Çocukluğumuzu özlemek

Masumiyetin, güvenli bir ortamın ve kaygısızlığın olduğu ortamda yaşamanın simgesidir çocukluk. Bu yüzden hepimiz yetişkinlik dönemimizde çocukluğumuzu özleriz. Bu yaygın ve doğal olan duygumuzun arkasında birden fazla etken bulunur.
Öncelikle çocukluk dediğimiz dönem, hepimizin sorumluluklardan uzak olduğu, korunup kollandığımız ve desteklendiğimiz bir dönemdir. Yetişkin olduğumuzda karşılaştığımız bir takım zorluklar, stres, kaygı ve iş gibi sorumluluklar bizleri zorlar ve geçmişteki huzurlu olduğumuz o anlara yönlendirir. Haliyle bu durum bizde nostalji duygusunu tetiklemiş olur. Nostalji, geçmişte yaşadığımız olumlu anıların hatırlanmasıyla oluşan bir duygudur ve çoğu zaman bizlerin ruh halini dengelemeye yardımcı olur.
Ayrıca, çocukluk anılarımızı çoğunlukla idealize ederiz. Hafızamız yaşadığımız olayları seçici olarak hatırlar ve genellikle bunu ön planda tutar. Bu durum ise geçmişimizi olduğundan daha güzel bir şekilde algılamamıza neden olur. Yaşadığımız bu psikolojik eğilim, şu anki yaşam koşullarımızdan sıkıldığımızda ya da memnuniyetsizlik duyduğumuzda daha fazla belirginleşmeye başlar.
Etkenlerden biri de kimlik gelişimimiz ve geçmişle bağ kurmamızdır. Yaşam boyu devam eden bu süreç, özellikle yetişkinlik döneminde kim olduğumuzu, hayatımızın ne yönde ilerlediğini, nerden geldiğimizi ve nasıl biri olduğumuzu sorgulamaya başlarız. Tüm bunları anlamaya çalışırken çocukluğumuza döneriz, geçmişimizi anlamlandırmaya ve kendi iç dünyamıza dair bir bütünlük oluşturmaya çabalarız. Bu da çocukluğumuza dair bir özlem duygusu yaratır.
Sonuç olarak, çocukluğumuzu özlemek yaşamımızda dönem dönem hissettiğimiz normal ve doğal bir duygu olmakla birlikte sadece geçmişe duyduğumuz bir özlemden ibaret değil, psikolojik olarak korunma, denge kurma ve içsel huzur arayışının bir yansımasıdır. Aynı zamanda yaşadığımız bu duygu, doğamız gereği geçmişimizle bağ kurma ve anlam arayışı içinde olmamızla da ilişkilidir.