Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
14°
Ara

Herkes unutur, yaşadıkça asla unutmam…

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Herkes unutur, yaşadıkça asla unutmam…

Büyükçe “Akçaabat Köfte Salonu” tabelasını görünce girmiştim. Yıl 1998. Saat öğle yemeği için geç olduğundan masalar boştu. Fotoğraf makinamı masa üstüne sırt çantamı sandalyeye yerleştirerek oturdum. Sonradan amcası olduğunu öğrendiğim Ahmet abi siparişimi aldı. Hava puslu ve yağmurlu idi. Henüz siparişim gelmişti ki, takım elbiseli yakışıklı delikanlı Güneş gibi içeri girdi. Önce kasaya geçti. Sonra masama gelip ben Ekrem İmamoğlu diyerek elini uzattı. Sıkıca tokalaşıp tanıştık.

O yıllarda Cumhuriyet Gazetesi spor servis muhabirliği ile Karadeniz Gazetesi İstanbul temsilciliğini birlikte yürütüyordum. 

Aylar sonra Bahçelievler Trabzonlular derneğinde karşılaştık. Kader göreve başlamıştı. Sanki ikinci karşılaşmamız değil de yıllardır arkadaşmışız gibi özlemle sarılmıştık. 

Sen yönetim kurulu başkan yardımcısı idin ben ise üye. Toplanma amacımız Yunanistan’dan gelen heyeti ağırlama organizasyonun detaylarını belirlemekti. 

Söyleşiler, toplantılar, kemençe dinletisi horon sonrası vizyonunu yeni tamamlamış olan Bahçeşehir Gölette akşam yemeğiyle konuklarımızı ağırlamıştık. Haberi Karadeniz gazetesinde yayımlamıştım. 

2001 yılında rahmetli futbol duayeni Özkan Sümer’in başkanlığında Trabzonspor yönetim kurulu üyesi seçilmiştin. O yıllarda Aksaray’da bulunan Trabzonspor ofisinde Trabzon Dernekler Birliği adına “TRABZON” dergisini hazırlıyordum. 

Bir gün aniden çıka geldin. 

Trabzonspor yönetim kurulu üyesi seçildiğini birlikte İstanbul’da Trabzonspor için birlikte çalışmayı teklif ettin. Yıllarca spor muhabirliği yapıyordum. Mesleğimi çok seviyordum. Şart -şurt konuşmadan “olur” demiştim. 

Trabzonspor’un renklerinin Pantone numaralarına kadar kurumsal kimliğinin oluşmasına, TS Clup ismini ve ilk mağazanın açılmasına kadar bir çok işe emeğimizi gece gündüz koymuştuk. O yıllarda ikimizin de birer oğlu vardı. Oğulcan ve Selim. Semih daha anne karnında idi. 

Çok badireler atlatıp, çok güzel işler yaptık. Her gün iki TV -Gazete-Ajans müdürüyle randevu oluşturuyordum. Önceleri kayıtsız kalan gazete yöneticileri, karşılarındaki genç, heyecanlı, kibar, akıllı, mantıklı dersine çalışmış konuşmanı şaşkınlıkla dinliyorlardı. Randevu vermek dahi istemeyenler maçlardan sonra görüş almak için arar hale gelmişlerdi. Kısa bir süre sonra spor programlarına yorumcu olarak davet edilmeye başlamıştık. 

Gazetelerin sayfa aralarına sıkışmış haberlerden manşetlere çıkan haberler yaptırıyorduk. Trabzonspor’un yeni genç yönetici İstanbul basınında devrim yapmıştı. 

Öyle çevremizde pek fazla kimse yoktu. İnşaat işlerini arada bir aksatıyoruz diye bozulsa da en büyük destekçimiz senin baban benim abi dediğim Hasan İmamoğlu idi.

2002-03 sezonunda Antalya’da Gençler Birliğini final maçı sonrası aldığımız kupa Hilton Otel’de organize ettiğimiz Trabzonspor gecesinde tam bin 300 kişi yakından görme fırsatı tanımıştık. Ertesi gün tüm gazetelerin Türkiye baskısında sürmanşet haber olmuştu. O yıllar da sayılı Televizyon kanalları dakikalarca “Trabzonspor’un İstanbul fehti” diye duyurmuştu. 

İflah olmaz bir çalışma disiplinin vardı. Kıskanılıyordun. O zamanda birçok dedikoduya, engellere, tuzaklara maruz kaldın. Yıllar sonra öğrenmiştim. İsim benzerliğim yüzünden benim üzerimden bile seni vurmaya çalışmışlar. Meyve veren ağaç her zaman taşlanıyordu. Fakat meyvenin suçu yoktu. Suçlu taş değildi. Onu atan elin sahibinin hazımsızlığı idi. 

Yıllar yıllar sonra Beylikdüzü Cumhuriyet Halk Partisi ilçe başkanı olarak atanmıştın. Doğum gününü bilen dahi yoktu. Her zaman ki gibi yoğun çalışıyordun. Altı ayda üye sayısını kurduğun ekibinle altı yüz üyeden altı bini aşan sayıya çıkartmıştın. 

Gündüz aramama akşam saatlerinde dönüş yaptığında tam evime girmiştim.

“Erol beni aradın”

Gülerek, “Unuttum mu sandın? Bugün doğum günün. Yeni yaşın kutlu olsun…” 

“Herkes unutur ama sen asla unutmazsın” cümlen her doğum günün yaklaştıkça unutacakmışım endişesiyle kulaklarımdan çınlamaya başlar. 

Yiğidim, aslanım, delikanlım bugün senin doğum günün, yine unutmadım geleceğin Cumhurbaşkanı canım kardeşim, arkadaşım ve de dostum…

Yaklaşık 25 yıl sonra ilk defa arayıp kutlayamayacağım. Kalbim buruk olsa da umudum hiç tükenmiyor. Ara ara gözlerim sadece nemleniyor. Ağlamıyorum. Dediğin gibi yanımızda Türkiye var. Biz çok güçlüyüz. Çaresiz değilim. Her gün dua ediyorum. 

Sen artık sadece bir Ekrem İmamoğlu değilsin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının umudusun, iyi ki doğdun. 

Doğum günün, isim günün kutlu olsun. Yeni yaşın sana sağlık mutluluk, özgürlükler getirsin. 

Gözlerinden hasretle öpüyorum…

İyi ki doğmuşsun, iyi ki varsın Ekrem İmamoğlu.


 

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *