PKK'nın Türkiye'den ayrılma açıklaması
Son dönemde PKK'nın, Suriye'deki faaliyetlerini sürdüren YPG ile olan bağlantıları ve Türkiye'nin güvenlik öncelikleri doğrultusunda yaptığı açıklamalar, bölgedeki denklemi yeniden şekillendirmektedir. Türkiye, yıllardır PKK ve bağlantılı örgütlerle mücadelesinde teknolojiyi ön plana çıkarmaya çalışmıştır. SİHA'lar, PKK gibi terör örgütlerinin faaliyetlerini izlemek ve etkisiz hâle getirmek için oldukça etkili bir araç olarak öne çıkmıştır.
Bu doğrultuda, PKK'nın Türkiye'den ayrılacağını açıklaması, kendi içinde çeşitli çelişkiler barındırmakta ve stratejik açıdan değerlendirmeyi elzem kılmaktadır. PKK'nın 25 Ekim 2025’te Türkiye’den çekildiğini açıklaması, jeostratejik, askerî ve diplomatik anlamda çok önemli bir gelişme olmakla birlikte, temkinli yaklaşanlar için bir dizi önemli çekinceyi de beraberinde getirmiştir. Bu çekinceler yalnızca Türkiye’nin güvenlik kaygılarıyla sınırlı değil; bölgesel güç dengeleri, uluslararası ilişkiler ve iç politika dinamikleriyle de doğrudan bağlantılıdır.
Temkinli yaklaşanların en büyük kaygısı, PKK’nın Türkiye’den çekilmesinin gerçekten bir silah bırakma ve barış sürecine dönüş anlamına gelip gelmediğidir. PKK’nın geçmişteki “çekilme” açıklamaları genellikle geçici bir stratejik geri çekilme olarak kalmış ve sonrasında şiddet yeniden tırmanmıştır. Bu nedenle temkinli çevreler, PKK’nın yalnızca toprağı terk etmiş gibi görünüp geride yeniden silahlanıp savaşı başka yöntemlerle sürdürme olasılığını göz önünde bulundurmaktadır. PKK'nın Türkiye'den çekilmesinin ardından Suriye ve Irak'taki PYD/YPG gibi örgütlerle birleşip birleşmeyeceği, temkinli yaklaşanların en büyük kaygılarından biridir. Bu durum, özellikle Türkiye’nin güney sınırında hâlâ aktif olan Kürt unsurları daha da tehlikeli hâle getirebilir.
PKK'nın Türkiye'den çekilmesinin arkasında bir müzakere veya dış baskı olup olmadığı konusunda netlik yoktur. Temkinli çevreler, bu tür bir açıklamanın Türkiye’ye yönelik bir dış baskı sonucu alınmış olabileceğini ve bu durumda Türkiye'nin güvenlik çıkarlarının ikinci planda kalabileceğini düşünmektedir. ABD, Rusya, İran ve hatta bazı Körfez ülkelerinin PKK’nın çekilmesi için yaptığı pazarlıklar veya karşılıklı tavizler, Türkiye’nin ulusal güvenliğini riske atabilir. PKK'nın çekilme kararı, ABD'nin PYD/YPG’ye verdiği desteği bir süreliğine dengeleyecek gibi görünse de, perde arkasında ABD'nin PKK ve YPG ile olan ilişkilerini kesin olarak kesip kesmeyeceği sorusu hâlâ cevaplanmamıştır. Özellikle Washington’un bölgedeki çıkarları doğrultusunda PYD/YPG’ye destek vermeye devam etmesi ihtimali, PKK’nın silah bırakmasını engelleyebilir.
PKK'nın çekilmesi, Türkiye'nin güneydoğusundaki askerî gücünü başka tehditlere yönlendirme fırsatı sunabilir. Ancak temkinli yaklaşanlar, PKK'nın yerini alacak başka terörist grupların bu bölgeye sızma olasılığını göz ardı etmemektedir. Bu bölge hâlâ devlet otoritesinin sınırlı olduğu, güvenlik zaafiyetlerinin bulunduğu bir alan olarak dikkat çekmektedir. Çünkü bazı uluslararası gruplar tarafından yeni bir fırsat olarak görülebilir. Özellikle İran ve Suriye’den gelen militan grupların bu boşluğu doldurabileceği endişesi, Türkiye’nin bölgedeki güvenlik açığını daha da artırabilir. Bu nedenle Türkiye’nin bu bölgedeki askerî varlığını sürdürme kararı, hem iç hem de dış tehditle mücadele etmek adına kritik olacaktır.
Perde arkasında, PKK'nın çekilmesinin kesinlikle bir çözüm süreci değil, büyük bir uluslararası pazarlığın parçası olduğu konuşulmaktadır. Özellikle ABD ve Rusya’nın, Suriye’deki YPG'yi kullanarak Türkiye'nin güvenlik kaygılarını hafifletmeye yönelik gizli görüşmeler yaptığına dair spekülasyonlar vardır. Bu ülkelerin PKK’yı desteklemek yerine örgütün çekilmesi yönünde baskı yapmış olması olasılıklar arasındadır. Aynı zamanda Irak ve İran ile yapılan bir anlaşmanın sonucu da olabilir. İran'ın PKK'ya karşı hassasiyetleri bilinirken, örgütün bu ülkelerdeki etkisinin sınırlanması adına yapılan pazarlıklar söz konusu olabilir. PKK’nın çekilmesinin ardından İran’ın Türkiye ile güvenlik işbirliği yapması için özel görüşmeler gerçekleştirilmiş olabilir.
Bazı kaynaklar, PKK'nın bu çekilmeyi Türkiye’ye karşı stratejik bir geri çekilme ve savaşın başka alanlara kaydırılması için kullanabileceği görüşündedir. Bu tür bir hareket, özellikle Irak’ın kuzeyinde ya da Suriye’nin başka bölgelerinde yeni bir varlık oluşturmak için bir taktik olabilir. Bu, PKK’nın yeniden toparlanıp Türkiye’ye karşı yeniden saldırmak için sadece zaman kazanması anlamına gelebilir.
Sonuç olarak, PKK'nın Türkiye'den çekilmesi birçok temkinli yaklaşımı ve çekinceyi beraberinde getirmektedir. Bu çekinceler yalnızca Türkiye’nin güvenliğiyle değil, bölgesel güçler arasındaki stratejik denklemlerle ve uluslararası müzakerelerle de doğrudan ilişkilidir.