
Kentsel dönüşüm ve mekan değiştiren yoksulluk

Kentsel dönüşüm, genellikle çürük yapı stoğunun yenilenmesi ve modern yaşam alanlarının oluşturulması olarak lanse edilir. Ancak bu süreç sadece bir “bina yenileme” den ibaret değildir ve olmamalıdır. Gerçek manada kentsel dönüşüm ekonomik, sosyolojik, kültürel ve psikolojik katmanları olan komplike ve disiplinler arası bir sistemi ifade eder. Bu sistem insan ve yaşam odaklı bir sistem olup bir bina yıkıldığında o yapının hafızası, mahalle ilişkileri ve mimari dili de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalır. 6306 Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun kapsamında İstanbul’un 39 ilçesinde deprem riski nedeniyle kentsel dönüşüm kararı alındı. Ancak İstanbul gibi metropollerde, süreç çoğu zaman rant odaklı bir büyümeyi tetikliyor. “Kentin çöküntü alanları” olarak da adlandırabileceğimiz eski ve genellikle gelir seviyesi düşük ailelerin yaşadığı bölgeler, kent merkezlerine yakınlıkları sebebiyle şu anda yüksek değerli araziler olarak yeniden keşfediliyor. Bu durum, dönüşümün yoksul kesimler için bir fırsat olmaktan çok, mevcut yaşam alanlarından koparılma tehdidi haline gelmesine neden olmaktadır. Literatürde “soylulaştırma” ya da “burjuvalaştırma” olarak da adlandırılan bu yöntem ile o bölgede yaşayan halk yerinden edilmektedir. Son zamanlarda da kentsel dönüşüm projeleri kapsamında yoksul, göçmen, mülteci gibi dezavantajlı gruplar kamusal alanın dışına itilerek mekânsal olarak izole edilmektedir. Daha da ötesinde dezavantajlarının görülemeyeceği yeni kentsel mekanlar oluşturarak adeta uzaklaştırılmaktadır. Mevcut veriler ve saha gözlemleri, bu ilişkinin boyutlarını ortaya koyuyor:
• Yerinden Edilme Oranları: Dönüşüm projeleri kapsamında yerinden edilen hane sayısına dair net bir resmi istatistik bulunmamaktadır. Ancak sivil toplum kuruluşları ve araştırmacıların çalışmaları, özellikle riskli alan ilan edilen bölgelerde yaşayan dar gelirli ailelerin, yeni konut projelerinin yüksek maliyetleri nedeniyle semtlerini terk etmek zorunda kaldıklarını gösteriyor. Örneğin, Fikirtepe, Sulukule gibi bölgelerde yaşayan binlerce kişinin farklı semtlere veya şehir dışına taşınmak zorunda kaldığı bilinmektedir. Bu durum, sadece konut sorunu değil, aynı zamanda sosyal ağların ve komşuluk ilişkilerinin de parçalanmasına yol
açıyor.
• Kira Artışları ve Erişilebilirlik Sorunu: Dönüşen bölgelerde kira fiyatları fahiş oranlarda artmaktadır. TÜİK verilerine göre, İstanbul'da konut kira endeksi son beş yılda ortalama %200'ün üzerinde artış göstermiştir. Bu artış, dönüşüm bölgelerinde çok daha keskin hissedilmekte ve dar gelirli ailelerin bu bölgelerde yaşamaya devam etmesini imkânsız hale getirmektedir. Yeni yapılan lüks konutlar, genellikle eski sakinlerin alım gücünün çok üzerinde kalmaktadır.
• İşsizlik ve Ekonomik Güvencesizlik: Dönüşüm süreçleri, küçük esnafın ve yerel ekonominin bozulmasına neden olabilmektedir. Özellikle yıkım ve inşaat aşamalarında birçok küçük işletme kapanmakta, bu da bölgedeki işsizliği artırmaktadır. Dar gelirli aileler için zaten zorlu olan ekonomik koşullar, bu süreçle birlikte daha da ağırlaşmaktadır.
• Katılımcılık Eksikliği: Dönüşüm projelerinde yerel halkın, özellikle de düşük gelirli kesimlerin karar alma süreçlerine yeterince dahil edilmemesi büyük bir sorundur. Onların ihtiyaçları, beklentileri ve yaşamsal döngüleri göz ardı edilerek tepeden inme projeler dayatılmaktadır. Bu durum, yeni yaşam alanlarına adaptasyonu zorlaştırmakta ve aidiyet duygusunu zedelemektedir.
• Yeşil Alanların Azalması ve Yoğunluk Artışı: Projelerde yeşil alanlar çoğu zaman betonlaşmaya kurban gitmekte, kentin zaten yetersiz olan nefes alma alanları daha da daralmaktadır. Yoğunluk artışı ise mevcut altyapıyı zorlamakta ve yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir. Kentsel dönüşüm projelerinin ayrıcalıklı bir grubun faydalarını maksimize etmek yerine tüm topluma hizmet edecek kapsamda ele alınması gerektiği açıktır. Bu sebeple kentsel dönüşüm uygulamaları kentin sosyal dokusu gözetilerek uzman eşliğinde ve bu dönüşümden etkilenecek mahalleli ile istişare edilerek yapılmalıdır.