
Türkiye'deki sahte diploma krizi ve mimarlık

Son günlerde gündemde olan "sahte diploma krizinden mimarlık tarafındaki etkilerinden bahsetmek istiyorum. Öncelikle "sahte diploma kullanımı" eğitim sisteminin ve mesleki yeterliliğin temelini sarsan, toplumsal güvenliği doğrudan tehdit eden ciddi bir suç. Özellikle mimarlık gibi insan hayatını doğrudan etkileyen kritik mesleklerde bu suçun sebep olduğu riskler de katlanarak artar. Bu suç, bir belge üretip onu kullanmanın ötesinde halkın can ve mal güvenliğini de tehdit eden bir durumdur.
Öncelikle sahte diplomanın ne anlama geldiği ile başlayayım. Sahte diploma, gerçek bir eğitim kurumundan alınmamış, ancak "öyleymiş gibi" düzenlenmiş; üzerindeki bilgilerin gerçeği yansıtmadığı, taklit veya tamamen uydurulmuş bir belgeyi ifade eder. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olması, mimarlık mesleğindeki yeterliliğin önemini daha çok arttırması gerekliliği bir yana, yetkinliği olmayan ya da şüpheli kişilerin attığı her imza potansiyel bir felaket davetiyesi haline gelir. Denetimi yapılmayan yapılarda depreme karşı dayanıklılık, yangın, su baskını gibi birçok güvenlik boşluğu yaşanması muhtemeldir. Zamanımızın büyük bir kısmını yapıların içerisinde geçiriyorken, canınızı konuyla ilgili bilgisi olmayan birine emanet etmek ister miydiniz? Örneğin geçtiğimiz yıllarda sahte diplomayla 42 sene müteahhitlik ve şantiye şefliği yapması sebebiyle haber olan bir mimar vardı. Akrabalarının da içerisinde olduğu bir inşaat şirketinde "mimarlık" yapmaya başlamış, daha sonra başka projelerde şantiye şefliği yapmıştı. Yani şantiyenin denetiminden ve projelerin yürütülmesinden sorumlu kişi… Bunun gibi daha niceleri var… Bir de dolandırıcılığın da dolandırıcıları var. Sahte diploma vaadiyle insanlardan para alıp sonra bu vaadi karşılamayan yerler bile var. İnternette birazcık araştırma yaptığınızda bile “Paramın karşılılığını alamadım, emeklerim boşa gitti.” gibi içi konusu itibariyle zaten oldukça boş birçok şikayete rastlayabilirsiniz.
Peki diplomaların doğruluğunu teyit etmek için ne gibi sistemler var? E-devlet üzerinden barkodla belge kontrol edilebiliyor. Bazı üniversitelerin, T.C. kimlik numarası ve diploma bilgileri ile sorgulama yapabileceğiniz sistemleri mevcut. Ayrıca e-imzalı, kare kodlu, filigranlı, hologramlı diplomalar kullanılarak da belgenin güvenliği arttırılmaya çalışılıyor. Daha ileri düzeyde blockchain teknolojisi de diplomaları hem korumak hem de doğrulamak için kullanılıyor. Bu teknoloji ile kodlanan ve onaylanan dijital diplomalar kullanılarak akademik güvence sağlanabilirken, dünyanın herhangi bir yerinden doğrulanabilirdik sağlanabiliyor. Blockchain teknolojisiyle şifrelenen ve e-devlet entegrasyonu sağlayan diplomalar güvenliği büyük bir ölçüde arttırabiliyor.
Konuyla ilgili Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) bu sorunun ciddiyetini ve önemini sürekli olarak vurguluyor olmasına rağmen meslek odalarının denetim yetkisinin kısıtlanıyor olması, sahte mimar ve mühendislerin takibini ve aldıkları ruhsatları izleme olanağını elinden almaktadır. Mimarlar Odası, bugüne kadar mimarlık ve diğer mühendislik dalları dahil yaklaşık 500 sahte diploma tespit ettiğini belirtmişti. Bu inanılmaz bir sayı değil mi? Toplum güvenliğini bir kenara atmanın yanı sıra mimarlık gibi okul ve iş hayatında emeğin yüksek olduğu bir sektörde bunun nasıl bir emek hırsızlığı olduğu da aşikâr. Bu kapsamda TMMOB, kamu ve toplum yararının gözetilmesi, mimar meslektaşlarımızın yetki ve haklarının korunabilmesi için; bütün mimarların Odaya kayıtlarının yaptırılmasını, üniversitelerin mezun listelerini her yıl düzenli olarak odaya iletmesini ve YÖK‘ün denklik belgelerini ciddiyetle ele almasını, yurttaşların ise bu konularda dikkatli olması gerektiğini belirtiyor.
Bununla beraber sahte diploma krizi, üniversiteye hazırlanan ya da mimarlık okuyan gençler için de oldukça umut kırıcı bir durum. Kazanmak da okumak da hem aileler hem de öğrenciler için maddi, manevi oldukça emek gerektiriyor. Durum buyken sözde "kısayol" olarak görülen bu durum öğrencilerin gelecek umudunu ve motivasyonunu da elinden alıyor.
Peki ne yapılmalı? Sahtecilik suçuna yönelik yasal düzenlemelerin, toplumsal vicdanı rahatlatacak kararlılıkla ve vakit kaybetmeksizin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Sadece sahte diplomayı kullananlar değil, bu belgeleri üreten, dağıta, sisteme entegre eden ve ihmale göze yuman tüm yetkililerin de hukuki sorumluluk altında tutulması ve yargılanmaları sağlanmalıdır. Sahte diploma skandalıyla ilgili tüm soruşturmalar şeffaf bir şekilde yürütülmeli, bu sahtecilik ağının tüm yönleri aydınlatılmalı ve sorumluların tamamı ile sahte diploma sahiplerinin isimleri derhal kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Bu, toplumsal güvenin “yeniden” tesisi için son derece acil ve önemli...