Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
22°
Ara

Yanlış anlamak kolay peki ya doğru anlamak?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Yanlış anlamak kolay peki ya doğru anlamak?

Ruhsal olarak en rahat hissettiğiniz yer neresi?
Sevdiklerinizin yanı mı, ya da başka bir şey mi?
İnsanın en rahat hissettiği yer anlaşıldığı yerdir. Kendi gibi olduğu yerdir. Yargılanmadığı, sözlerinin çarptırılmadığı ve yanlış anlaşılmadığı yerdir. 
Sevdiklerinizin yanında “anlaşıldığınız” sürece rahat edersiniz. Anlaşılmadığınız yer, en sevdikleriniz bile olsa sizi rahat ettirmez. 
Bir insanın anlaşılmadığını hissetmesi, zamanla iç dünyasında duvar örmesine yol açar. "Ne desem boş," düşüncesi yerleşir. Bu da iletişimi bitirir. Artık o insan konuşmaz, paylaşmaz, uzaklaşır. Çünkü her paylaşım, bir yanlış anlaşılma riski taşır. Ve insan, sürekli yanlış anlaşılacağı bir ortamda kalmak istemez. En kötüsü de budur: Oradayken bile yok gibi hissettirilmek.

Neden anlamayız?

Empati, bir başkasının dünyasına onun penceresinden bakabilmektir. Fakat çoğumuz, kendi doğrularımızla başkasını anlamaya çalışıyor, bu da empatiyi değil, yargılamayı getiriyor. Empati eksikliği, insanların sadece söylediklerine değil, ne hissettiklerine de uzak kalmamıza neden olur. Karşı taraf acı çekerken, biz sadece davranışını eleştiririz. Böyle olunca da anlamak mümkün olmaz. 
Empati, “Senin yerinde olsaydım ne hissederdim?” sorusuyla başlar. Ama burada önemli olan, kendi filtrelerimizle değil, karşıdakinin gerçekliğiyle bakabilmektir. Sizin düşünceniz herkesin düşüncesi demek değildir. Herkes sizinle aynı düşünmek zorunda hiç değildir. Empati yapabilmek için dinlemek gerekir — gerçekten, dikkatle ve yargılamadan. Göz teması kurmak, karşı tarafın duygularını küçümsememek ve nasihat vermeye çalışmadan önce anlamaya çalışmak... Bunlar empatiyi mümkün kılar. Bazen sadece “Bu seni çok zorlamış olmalı,” demek bile yeterlidir.
Empatinin olmadığı yerlerde insanlar yalnızlaşır. Güvensizlik artar, ilişkiler yüzeyselleşir. Kimse tam olarak kendisi gibi davranamaz çünkü her an yargılanma, reddedilme ya da küçümsenme korkusu vardır. Bu da ruhsal anlamda yorar. İnsanların birbirine tahammülü azalır, anlayış yerini savunmaya ve saldırıya bırakır.

Bir kişi sizi anlıyorsa, artık sizi sadece dinlemiyordur; sizinle birlikte düşünmeye, hissetmeye ve çözüm üretmeye başlamıştır. Oysa karşınızdaki sizi anlamıyorsa, ne söylerseniz söyleyin duvara çarpmış gibi olur. Problem orada kalır, hatta zamanla büyür. Çünkü anlaşılmayan hiçbir sorun, kendiliğinden çözülmez.
Herkesin derdi büyük ya da küçük olabilir ama her biri, dinlenmeyi ve anlaşılmayı hak eder. Birbirimizi yargılamak için değil, anlamak için dinlemeye başladığımızda, belki de ilk defa gerçek anlamda iletişim kurmuş olacağız. Ve belki de o zaman, herkes biraz daha az yalnız hissedecek bu kalabalık dünyada.

“Anlamak masraflı iştir. Emek ister, gayret, samimiyet ister. Oysa yanlış anlamak kolaydır; biraz kötü niyet, biraz cehalet kafidir.” Sezai Karakoç

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *