
Eskişehir'in yanık kokusu

Yine bir ateş düştü yüreğimize. Eskişehir’in ormanları günlerdir yanıyor; ağaçlar, kuşlar, sincaplar, yaban hayatı kavruluyor. Ancak en acısı, bu yangını söndürmek için canını hiçe sayan kahramanlarımızdan gelen kara haberler oldu. 5 orman işçisi ve 10 Akut çalışanının şehit olduğu açıklandı. Sadece toprağa değil, yüreğimize de ateş düştü.
Bir orman yangını haberi geldiğinde ilk düşündüğümüz “kaç hektar yandı?” olur. Oysa orada toprağa, suya, yaşama, geleceğe dair her şey yanıyor. Ardından, yangınla savaşanların cansiperane mücadelesini izliyoruz. Sosyal medyada, alevlerin içine dalan işçilerin görüntüsü yayıldı. Kimse zorla götürmedi onları; maaşı, sigortası için değil, yanan her ağacı kendi evladı, kendi hayatı bildikleri için o ateşin içine girdiler. Ve içlerinden bazıları geri dönemediler.
Yine başka bir görüntü içimizi paramparça etti. Bir orman işçisinin yanmış miğferi bulundu. O miğfer, bir savaş alanından kalma kask gibi duruyordu. Çünkü gerçekten de orada bir savaş yaşanıyor; insanın ateşle, ihmalle, vurdumduymazlıkla savaşı. Herkes aynı soruyu soruyor: “Neden her yıl aynı acıyı yaşıyoruz?”
Çünkü biz ormanı sadece yeşillik zannediyoruz. Çünkü hâlâ yangına karşı hazırlıklarımız eksik.
Çünkü ormanı korumak, ağacı sevmek, yaşamı savunmak kadar önceliğimiz değil.
Artık bir yangın ülkesi olduğumuzu kabul etmeliyiz. İklim krizinin yakıcılığına, insan ihmallerinin kolaycılığı eklenince, bu ateşi durdurmak zorlaşıyor. Ama imkânsız değil. Yeter ki ormana sadece ağaç değil, yaşam gözüyle bakalım. Yeter ki bir ağaç kökünü, vatan toprağının kökü bilelim.
Bu ülkede orman yangınları sadece ağaç kaybı değil, insan kaybıdır. Sadece ekosistem felaketi değil, vicdan felaketidir. Çünkü biliyoruz ki; önlenebilir yangınlar, yeterli denetim, bilinçlendirme, modernize edilmiş söndürme sistemleri ve havadan destekle en az zararla atlatılabilir. Her yaz aynı çaresizlikle yanıp kavrulmamız, kader değil, ihmaldir.
Yangında hayatlarını kaybeden şehitlerimiz, hayatlarının geri kalanını bir ağaç gövdesini sarar gibi, bu ülkenin insanlarının vicdanında sarılı kalacak. Onların emaneti, bu vatanın her ağacıdır artık.
Ormanları yakan ellerden, bu felaketi siyasi malzeme yapan dillerden, görevini eksik yapan yöneticilerden, bu ülkenin toprağı da, havası da, insanı da yoruldu. Şehitlerimizin ruhu şad, ailelerinin başı sağ olsun.
Bir daha böyle haberler almamak dileğiyle…