
İmkânsızlığın esiri olma!

İmkânsızlık çoğu zaman karşımıza çıkan bir duvar değil, zihnimizde büyüttüğümüz bir gölgedir. Cesaret ettiğimizde, o gölge dağılmaz mı zaten?
İnsanın en büyük engeli çoğu zaman dışarıda değil, kendi içindedir.
Bir kelime, bir korku ya da bir hayal kırıklığı… Ardından kendi ellerimizle ördüğümüz görünmez zincirler.
Oysa zincir dediğimiz, çoğu zaman sadece bir düşünceden ibarettir.
Columbia Üniversitesi’nde bir öğrenci, derste uyuyakalır. Uyandığında sınıf boşalmıştır; tahtada iki matematik problemi durmaktadır.
Bunları ödev sanıp defterine geçirir. Eve gidince fark eder ki, sorular neredeyse çözülemez niteliktedir.
Ama yılmaz. Günlerce çalışır, hesaplar, araştırır ve sonunda biri için dört sayfalık çözüm hazırlar.
Ders günü profesöre teslim ettiğinde aldığı yanıt şaşırtıcıdır:
“O problemler, bugüne kadar kimsenin çözemediği imkânsız sorulardı.”
Oysa öğrenci bunu bilmiyordu. Bilmediği için duraksamadı, duraksamadığı için başardı.
İmkânsızlığın duvarı ona anlatılmadığı için, o sadece yürünmesi gereken bir yol gördü.
Peki ya biz?
Hayatımızda kaç kere, daha başlamadan vazgeçtik?
Kaç kere, birilerinin "Yapamazsın", "Senin harcın değil", "Zaten zor" sözlerine boyun eğdik?
Ama şu da unutulmamalı:
Başarmak sadece istemekle, hayal etmekle olmaz.
Ne istiyorsan; araştırarak, öğrenerek, çalışarak, sabır ve emek harcayarak ulaşılır.
Bir şeyin gerçekleşmesini gökten bekleyerek değil, o göğe ulaşacak merdiveni inşa ederek olur.
Çünkü mucizeler, çalışmaya cesaret edenlerin yolunu seçer.
Oysa biliyoruz ki; Wright Kardeşler gökyüzüne inandı, Edison karanlığa razı olmadı,
Nazım zincirlere şiirle karşılık verdi.
Hepsi, “Yapılamaz” denileni yaptı. Çünkü “imkânsız” dediklerine inanmamışlardı.
İnsanın ruhuna yerleştirilmiş o görünmeyen mucize, ancak fark edildiğinde anlam kazanır.
Ve bu fark ediş, sadece bir inançla başlar.
Kendine inanmak…
Unutma, imkânsızlık bir duvar değil; korkuyla beslenen bir hayaldir.
Sen onu cesaretle beslersen, o hayal bir gün seni aşılmaz sandığın zirvelere taşır.
Günün birinde sana da diyecekler: "Sen nasıl başardın?"
Ve sen içinden, sadece şunu fısıldayacaksın:
"Çünkü ben imkânsızlığı hiç tanımadım."
Bugün bir adım at.
Kendine, hayallerine, Yaradan’ın sana bahşettiği mucizeye bir adım.
Ve her yeni güne şöyle başla:
“Bugün mucizemi yazacağım.”