
Yüzyılın yoksulluğu derdimiz geçim!

Türkiye'de bugün yaşananlar inanın başka bir ülkede bir Afrika ülkesinde yaşansa orada iktidar mutlaka değişirdi. Ama burası Türkiye, muhalefet eden her kimse bir şekilde hapise tıklıyor. Bakın bir örnekle açıklayayım durumu. Uganda’nın 1971-1979 yılları arasındaki devlet başkanı İdi Amin’in bir sözü var: “İfade özgürlüğü var ama ifade ettikten sonra olacakları garanti edemem.” demişti. O günden bugüne gelirken AKP ne diyor slogan şu "Nereden nereye"
Bu ülkenin Adalet Bakanı Yılmaz Tunç her gün en az iki kere “Türkiye bağımsız demokratik bir ülkedir. Türkiye'de yargı yansız ve bağımsızdır” deme gereğini duyuyorsa ortada ciddi bir sorun var demektir. Adaletin tartışıldığı, ülke ekonomisinin yerlerde süründüğü, milli eğitim sisteminin darmadağın edildiği, öğrencilere bir kap yemek veremez hale gelindiği, sağlıkta ise kangren haline gelen sorunları çözüm beklediği ama iktidarın çözüm yerine laf ürettiği ülkede kimse bir düzen beklemesin. O yüzdendir ki Türkiye gerçek anlamda yüzyılın yoksulluğunu yaşamaktadır.
Bakın artık burada etiket değil, fiyat konuşuyor. Sebze tezgâhında utanç değil, yoksulluk büyüyor. Buda yüzyılın yoksulluğu. Ekmek küçüldü, utanç büyüdü. Yer gök yoksulluk. Hiçbir AB ülkesinde yoksulluk sınırı altında emekli maaşı yok. Hiçbir AB ülkesinde 2 yılda vekil emekliliği yok. Hiçbir AB ülkesinde 1 vekil aylığı 30 emekli aylığı değil. Hiçbir AB ülkesinde halk aç, siyasetçiler obez değil. Bugün için bence emekliler için AKP bir yalan olmuş bitmiştir. Bizim yoksulluk kaderimiz olamaz!
Sefalet ekonomisi uygulanıyor. Bu çağda yoksulluk, yalnızca cebin boşluğu değil; zihnin kuşatılmasıdır. İnsanlara “daha iyisini hak etmiyorsun” inancı aşılandığında, kölelik gönüllü hale gelir! Bu ülke kendi öz varlıklarıyla çok daha güzeli ve dha iyisini hak ediyor. Gündem Geçim. Yoksulluk sınırının altında verdiģiniz maaşlar insanlık suçudur.
Emekli 16.881 lirayla geçinemiyor. Türkiye Yüzyılı’nda gerçek tablo budur. Açlık sınırı: 27.970 TL. Yoksulluk sınırı: 91.109 TL. Asgari ücret: 22.104 TL. En düşük emekli maaşı: 16.300 TL. Yazıklar olsun.
Feyodor Dostoyevski bu konuda çok net bir tespit yapmış yıllar önce demişki "Bir halk ne kadar ezilmiş, bitkin, yoksulluk içindeyse; o kadar büyük bir inatla cennette ödüllendirilmeyi bekler.” İşte bizim acı gerçeğimizde budur.
Ağlatıyor bizi acı gerçekler
Türkiye'de bir avuç zengin dışında kalan herkes artık yoksuldur. Bunun baremleri var elbette. Açlığa kadar yolu var. Çocuklarımız yeterli eğitimi alamıyor, beslenemiyor. Okula aç gelip aç dönüyor. Derin Yoksulluk Ağı'nın nisan yayınladığı rapora göre; Türkiye'de geçtiğimiz bir yıl içinde öğün atlamak zorunda kalan bireylerin sıklığı yüzde 13.1. Gerekenden daha az besin tüketenlerin sıklığı yüzde 16.5. Karnı aç olmasına rağmen yemek yiyemeyenlerin sıklığı ise yüzde 8.4. Yaklaşık öğrencilerin yüzde 40'ı aç beyler aç..Siz ne diyorsunuz.Yoksulluk koşullarındaki çocuklar için okul sağlık ve beslenme programlarının okula devam süresini 2,5 yıl uzattığı görüldü.
Okul beslenme programları dünyadaki en geniş sosyal güvenlik müdahalesini oluşturuyor.388 milyon çocuk okul beslenme programından faydalanıyor. Bu rakama göre, dünyada okul çağındaki çocukların yarısı her gün ücretsiz okul beslenmesi hizmetinden yararlanıyor. 161 ülkede okul beslenme programları uygulanıyor. Yani 5 ülkeden 4'ünde okul beslenme programları uygulanıyor. Programların yüzde 90'ı iç kaynaklar tarafından fonlanıyor, yalnızca yüzde 10'u uluslararası kaynaklardan faydalanıyor. Birleşmiş Milletler Dünya Besin Programı (WFP) okul beslenme programları konusunda ülkeleri desteklemeye hazır olduğunu söylüyor.
Emekli emekleyemiyor
Bugün için kamunun huzurevi sayısı ve bakım servisleri çok yetersiz. Bugün her 4 haneden 1’inde en az 1 yaşlı birey yaşıyor; 1,75 milyon yaşlı ise tek başına yaşıyor. Maaşlara ve yardımlara yapılan zamlar yüksek enflasyon ve özellikle büyükşehirlerdeki konut kiraları dikkate alındığında temel yaşam giderlerini karşılamada yetersiz kalıyor. Nitekim yaşlıların %10,4’ü ( 907.172 kişi) kiracı ve evde bakım desteğine ihtiyacı olanların oranı %16,4.12 Üstelik 65 yaş ve üzeri her 5 yaşlıdan yaklaşık 4’ü kronik hastalığa sahip. Evde bakım desteğine ihtiyacı olan yaşlıların sayısı 2024 yılında 1.494.417 (toplam yaşlıların %16,4’ü).14 65-74 yaş grubundaki kişilerin %11’i, 75 ve üzeri yaştaki kişilerin %27’si evde bakım desteğine ihtiyaç duyuyor. Ancak, son 12 ay içinde 75 ve üzeri yaştaki kişilerin sadece %5’i evde bakım desteği alabildi. Yaklaşık 1,5 milyon bakım ihtiyacı olan ve 1 milyona yakın kiracı yaşlının varlığına karşın,Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine göre 2024 Aralık itibariyle Türkiye’de yaşlı bakım kuruluşlarının sayısı 505’te kaldı.
Bu tesislerde bakım gören toplam yaşlı sayısı sadece 30.668.Huzurevi hizmetleri veren kuruluşların büyük çoğunluğu özel sektöre ait. Yüzde 59’u özel (272), yüzde 37’si (169) ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı. Bakanlık huzurevlerindeki yaşlı sayısı yaklaşık 14 bin iken, 2023’de 17,5 bin kişiye ulaştı. Huzurevlerinin mevcut kapasitesinin yüzde 78’i dolu.