Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
18°
Ara

Geçinemeyenler ülkesi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Geçinemeyenler ülkesi

Türkiye’de her sabah aynı tabloyla uyanıyoruz: Pazara giden emekli fileyi dolduramıyor, maaşını alan işçi daha cebine koymadan harcıyor, gençler geleceğini başka ülkelerde arıyor. Rakamlar ne söylerse söylesin, sokakta reel hayatın sesi başka çıkıyor. İnsanlar geçinemiyor.

Emekli maaşlarının “iyileştirme” adı altında düzenlenmesi konuşuluyor ama ortada iyileşmeden çok, “geçinebilme mücadelesi” var. TÜİK verileriyle market rafları arasında uçurum büyüdükçe, vatandaşın devletin söylediğine olan inancı azalıyor. Emekli, pazarda bir kilo meyve alırken hesap yapıyor, ay sonunda elektrik faturasını ertelemek zorunda kalıyor.

Bugün 10-12 bin lira maaşla geçinmeye çalışan milyonlarca insan var. Kira, gıda, ilaç, ulaşım derken maaş daha ikinci haftada eriyor. “Torunuma harçlık veremedim” diyen bir dede aslında ekonominin en yalın özetini yapıyor. Çünkü mesele artık sadece alım gücü değil; onurun, emeğin, yaşlılık huzurunun değeri kalmadı.

Ekonomik iyileşme beklentisi yüksek. İnsanlar umudunu tamamen kaybetmiş değil. Herkesin ağzında aynı cümle var: “Bir gün düzelir.” Ama o “bir gün” hiç gelmiyor. Çünkü sorun sadece döviz kuru, faiz, enflasyon değil. Sorun, yıllardır çözülemeyen gelir adaletsizliği. Emekliyle yönetici arasındaki makas her yıl biraz daha açılıyor. Yüksek maaşlı bürokratlar için kriz çoktan bitti ama emekli hâlâ kasaptan gramla et alıyor.

Bir ülkenin refah seviyesi, en çok emeklisinin yüzünden anlaşılır. Emekliler huzurluysa, o ülke gerçekten iyileşiyordur. Ama Türkiye’de bugün emekliler, devletin merhametine değil; pazardaki indirim saatlerine güveniyor.

Evet, son dönemde iktidar da, muhalefet de “ekonomide toparlanma” mesajları veriyor. Ama bu mesajlar, mutfaktaki tencerenin sesini bastıramıyor. Çarşı-pazarda fiyatlar hâlâ uçurumda. Vatandaş maaşına zam değil, nefes istiyor.

Gerçek iyileşme, rakamlarda değil; sofrada, mutfakta, pazarda, eczanede hissedilirse anlamlı olur. İnsanların yeniden “yarını” düşünebildiği bir Türkiye’ye dönmek zorundayız. Çünkü bugün emekli yarını değil, bugünü nasıl çıkaracağını düşünüyor.

Bir ülke emeklisine iyi bakamıyorsa, hiçbir ekonomik başarı sürdürülebilir değildir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *