Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
5°
Ara

Sapanca Gölü yok oluyor!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Sapanca Gölü yok oluyor!

Sapanca Gölü’nün bugünkü haline bakıp da hâlâ “mevsimsel bir durum” demek, gerçeği inkâr etmekten başka bir şey değildir. Göl çekiliyor, can çekişiyor ve biz bunu izlemekle yetiniyoruz. Oysa bu tablo ne ani ne de sürprizdir. Yıllardır göz göre göre gelen bir sonun ayak seslerini duyuyoruz.

Evet, iklim değişikliği var. Yağışlar azalıyor, yazlar uzuyor. Ancak Sapanca Gölü’nü asıl tüketen şey kuraklıktan çok insan iştahıdır. Göl, sanki hiç bitmeyecek bir depo gibi kullanıldı. Nüfus arttıkça musluklar biraz daha açıldı, sanayi büyüdükçe gölden alınan pay da arttı. Ama gölü besleyen kaynaklar aynı kaldı, hatta bazıları yok sayıldı.

Bugün göl kıyısında yürüyen herkes şunu net biçimde görüyor: Su geriye çekiliyor, yaşam alanları yok oluyor. Bu yalnızca çevresel bir sorun değil; aynı zamanda bir yönetim sorunu. Plansız yapılaşma, denetimsiz su kullanımı ve “şimdilik idare eder” anlayışı Sapanca’yı bu noktaya getirdi. Gölün çevresine kondurulan her beton parçası, gölün nefesini biraz daha kesti.

Asıl düşündürücü olan ise sessizlik. Göl çekilirken tepkiler cılız, önlemler geçici. Birkaç uyarı, birkaç toplantı, ardından unutulan raporlar… Oysa Sapanca Gölü sıradan bir doğal alan değil; milyonlarca insanın içme suyu kaynağı. Buna rağmen hâlâ net bir kırmızı çizgi çizilemiyor. Çünkü kısa vadeli çıkarlar, uzun vadeli yaşam hakkının önüne geçiyor.

Şunu açıkça söylemek gerekiyor: Sapanca Gölü’nün bugünkü durumu bir doğa olayı değil, bir tercih sonucudur. Yanlış tercihler, ertelenen kararlar ve cesaret edilemeyen yasaklar bu tabloyu oluşturdu. Eğer bugün ciddi kısıtlamalar uygulanmaz, havza bütüncül şekilde korunmazsa yarın bu köşelerde “Sapanca Gölü vardı” diye yazmak zorunda kalabiliriz.

Göl yok olursa, sadece bir su kaynağını değil; bir iklim dengesini, bir ekosistemi ve geleceğe dair güven duygusunu da kaybederiz. Asıl soru şudur: Sapanca Gölü’nün kurumasını izleyip alışan bir toplum, yarın susuz kalmaya da alışır mı? Eğer buna razı değilsek, artık izlemekten vazgeçip harekete geçme zamanı çoktan gelmiştir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *