Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Hafif yağmur
15°
Ara
yazar
Stratejik İletişim Danışmanı
Tüm Yazıları

Kanuna uygun hukuka aykırı

YAYINLAMA:
Kanuna uygun hukuka aykırı

“Bir sabah, Josef K. hiçbir şey yapmamış olmasına rağmen tutuklandığını öğrendi.”
Kafka’nın Davası, hukukla insan arasındaki uçurumu anlatan bir distopyadır.
Aradan bir asır geçti ama Kafka’nın gölgesi hâlâ adliye koridorlarında dolaşıyor.
Ve bazen o gölge, bir arkadaşımın yüzünde beliriyor: Özcan K.

Özcan’ın davası, tıpkı Kafka’nın kahramanı gibi bir sabah yeniden başladı.
Anayasa Mahkemesi, “hak ihlali vardır” dedi.
Yani devletin kendi mahkemesi, bir başka mahkemenin adaleti eksik tarttığını kabul etti.
Dosya, 2. Ağır Ceza’ya geri gönderildi.
Suçlama tanıdık: “Yasal olmayan bir kurumun propagandasını yapmak.”
Yıllar önce verilen 18 ay 22 gün ceza, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararıyla askıya alınmıştı.
Beş yıllık denetim süresi 1 Ekim’de doldu.
Yani kâğıt üzerinde artık mesele kapanmıştı.

Ama adalet bazen süre tanımaz.

Savcı, duruşmada eski kararın tekrar verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti de istinaf yolu açık olmak kaydıyla aynı cezayı yeniden kurdu.
“Gereği düşünüldü” dedi ve Kafka’nın gölgesi bir kez daha mahkeme salonunun duvarlarına düştü.

Savcı, “Hak ihlali başvurusunu siz yaptınız, AYM iptal etti, biz de yeniden baktık. Artık istinafa gidebilirsiniz” dedi.
Özcan K. ise gülümseyerek karşılık verdi:

“Yorumunuz kanuni, ama hukuki değil.”

Ardından savcı, istinafın üç ay içinde sonuçlanacağını söyledi.
O da son cümlesini ekledi:

“Bugün itibariyle Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının yasal üst sınırı beş yıl iken, savcılığın beyanı sonrası fiilen beş yıl artı üç ay olarak yürürlüğe girmiştir.”

Ve salonu terk etti.
Tam bir Kafkaesk sahneydi:
Yasa işliyordu ama adalet işlemiyordu.

Hukukun özü şekil değil, ruhtur.
Bir karar, kanuna uygun olabilir ama adalete aykırıysa o artık “hukuki” değildir.
Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararının amacı, ihlali gidermek, kişiyi yeniden yargılamak değil; hatayı onarmaktır.
Ama bizde yargı, bazen sadece tekrarlamayı “uygulama” sanıyor.

Sonuçta Özcan K.’nın davası, bir bireyin değil, bir sistemin hikâyesine dönüştü.
Kendisine isnat edilen suçu değil, adaletsizliğin rutine dönüşmesini yargılatıyor artık.
Ve tıpkı Josef K. gibi o da biliyor:
Gerçek mahkeme, salonun içinde değil, vicdanın içinde kuruluyor.

Beş yıl boyunca bir insan hayatını gözetim altında tutup, sürenin dolduğu gün yeniden cezayı hatırlatmak, adaletin değil, iktidarın refleksidir.
Belki de bu yüzden Özcan K.’nın duruşmadaki o sözü, yalnızca kendi davası için değil, hepimiz için geçerli: “Kanuna uygun, ama hukuka aykırı.”

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *