Yarım kalanlar ve açılanlar...

Çatalca için güzel bir gün daha…
Yılların Verem Savaşı binası, yani Verem Savaş Derneğine ait o yapı, nihayet yeniden hayat buldu. Uzun zaman atıl bir haldeydi, duvarları sessiz, pencereleri küskün... Ama artık öyle değil! Artık orası, Çatalca Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği.
Bu hikâyenin başlangıcını bilen bilir...
Çatalca Belediye Başkanı olduğu dönemde Mesut Üner, buranın bir diş hastanesi veya polikliniğe dönüşmesi için ciddi çaba vermişti.
Kolay olmadı tabii.
Yerin devri, prosedürler, bakanlık yazışmaları, projelendirme derken zaman su gibi aktı gitti.
Ama sonuçta, “Diğer ilçelerde var, bizde neden olmasın?” diyen bir anlayış, bugün meyvesini verdi.
Üner’in belki de en büyük hayallerinden biriydi bu. Catalca halkının da en cok arzuladığı hizmet.
Ve o hayal, bugün güzel bir törenle, alkışlarla, dualarla gerçeğe dönüştü.
Tabii emeği geçen çok...
AK Parti İstanbul Milletvekili Seda Gören Bölük, bu işin en büyük takipçilerindendi.
Çatalca’nın Yalıköy evladı olarak ilçesine hizmet konusunda azimle durdu.
Eski İlçe Başkanı Levent Özkan adım adım takip etti süreci.
Hastanemizin Başhekimi ise, bu işin mutfağındaki en büyük emekçilerden biri.
İlçe Sağlık Müdürü’nden tutun da orada görev yapan hizmetliye kadar herkesin emeği var.
Bir Çatalcalı olarak hepsine gönülden teşekkür etmek lazım.
Ve gelelim diğer yarım kalanlara...
Bir süredir herkesin dilinde aynı soru:
Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi ne oldu?
Bina bitmiş, ışıklarını yakmak için sanki “beni açın” diye haykırıyor.
Ama ne hikmetse bir türlü hizmete alınamıyor.
Dün önünden geçtim… Dış cephesinde dökülmeler ve darbelerden ötürü kırılmalar başlamış.
İnanın, içim acıdı.
Poliklinik açılışından sonra vatandaşlarla çay içen AK Parti İlçe Başkanı Mesut Üner’e bir vatandaşın, “Başkanım, bu bina böyle duruyor ya... benim içim acıyor” cümlelerine şahit olduk.
Bu cümle üzerine Üner’in cevabı net oldu.
“Senin mi, benim mi?”
Neresinden bakarsan bak haklı!
Atatürk isminden rahatsız olup 19 Mayıs Gençlik Merkezi olsun denilmesine mi, yoksa hala içerisinde bir faaliyet olmamasına mı içi yansın. Hem vatandaşın hem onun. Ama birileri anlasın artık. Kafaya baret takıp fotoğraf çektirmekle, mikrofonu yakaya bağlayıp reels çekmekle olmuyor bu işler.
Hizmet, kurdelesi kesilen binadır.
Hizmet, vatandaşa kapısını açandır.
Ve bir de Çağlayan Ege Ticaret Merkezi meselesi var.
Orası da içler acısı.
Geçenlerde meslektaşım Savaş Atak ile birlikte gittik binaya…
Ne beklediysek, maalesef onu bulamadık.
Orasıyla ilgili de anlatacak çok şey var, ama biz biraz sabredelim.
Zira Kırmızı Mikrofon yakında orada da olacak!
Vatandaş neler söylüyor, neler... Bekleyin, duyacaksınız.
Sonuç olarak;
Çatalca’da açılan her yeni hizmet, elbette gurur verici.
Ama yarım kalanlar, bu gururu gölgeliyor.
O yüzden diyorum ki;
“Artık şu yarım kalan işler tamamlansın.”
Çünkü vatandaşın içi yanıyor,
hem de sandığınızdan çok daha fazla…