Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı bulutlu
15°
Ara

Çatalca’da akran zorbalığı

YAYINLAMA:
Çatalca’da akran zorbalığı

Bir ilkokul bahçesinde, bir çocuğun kalemi yere düşüyor. Diğeri onu yerden alıp alay ediyor, “Beceriksiz!” diye bağırıyor. Küçük bir gülüş dalgası yayılıyor çevreye. Oysa o gülüş, bir çocuğun kalbine bıçak gibi saplanıyor. İşte zorbalık, tam da böyle başlıyor — bir bakışla, bir kelimeyle, bir sessizlikle.

Zorbalık sadece fiziksel değildir. Sözlü ve duygusal şiddet de en az yumruk kadar yıkıcıdır. Sosyal medyada, sınıf gruplarında, okul bahçelerinde her yerde büyüyen bir gölge gibi yayılır. Ve ne yazık ki, birçok çocuk bu gölgenin içinde yalnız kalır.

Çatalca’nın öğretmenleri, rehberlik servisleri, bazı duyarlı veliler bu konuda sessiz bir mücadele yürütüyor. Öğrenciler arasında empati çalışmaları, zorbalığa karşı bilinçlendirme seminerleri yapılıyor. Ama hâlâ yeterli değil. Çünkü çocuklar, gördükleri her davranışı model alıyor.

Bir çocuk evde bağırışa, aşağılama sözlerine şahit oluyorsa, okulda aynı dili öğreniyor. O yüzden çözüm sadece okulda değil, evin kalbinde, aile içi iletişimde başlıyor.

Bir etkinlikte şöyle bir olayla karşılaştım.

Çocuklara “Birini üzmeden de güçlü olunabilir mi?” sorusu soruldu. Cevaplardan biri hâlâ kulaklarımda çınlıyor:

“Ben güçlü olmak istemiyorum, çünkü güçlüler bazen kötü oluyor.”

İşte bu cümle, bir neslin bize fısıldadığı gerçeği anlatıyor: Güç, başkalarını ezmekle değil; onları koruyabilmekle ölçülür.

Çatalca’da, köy okullarından merkez liselerine kadar her yerde bu konuda konuşmamız gerekiyor. Okul bahçelerinde “Birlikte Güçlüyüz” panoları, veli toplantılarında “Zorbalık Farkındalığı” köşeleri oluşturulmalı. Öğrencilere yalnız olmadıklarını hissettirecek küçük adımlar bile büyük dönüşümler yaratabilir.

Unutmayalım, bir çocuğun gözyaşı sessizdir ama yankısı yıllarca sürer.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *