Yeni bir siyaset anlayışına doğru

Ülkemizde kutuplaşmayı, ayrıştırmayı; insanları “dinci, dinsiz, kâfir, milliyetçi, komünist, Atatürkçü” diye sınıflara ayıranlar bilsin ki bu güzel ülkemize kötülük etmektedirler.
İnsanları bölerek sınıflara ayıran her siyasetçi, tarih boyunca kan ve gözyaşının dökülmesine sebep olmuştur.
Bu ayrıştırmayı en çok kimler yapıyor? İçinizden gelen cevabı duyar gibiyim: “Tabii ki siyasetçiler!” diyorsunuz. Haklısınız, toplumun tabanında böyle bir ayrıştırma yokken, siyasetçiler toplumu bölüyor.
Siyasetini ve hizmet programını dine dayandırarak oy almaya çalışan da, sadece milliyetçiliğe sığınarak siyaset yapan da, Atatürk’ün ismini kullanarak halkı manipüle eden de bu millete zarar vermektedir.
Doğru olan, halkın istek ve ihtiyaçlarını gözetip, toplumu sınıflara ayırmadan; ilim, irfan ve ortak akıl yolunda hizmet etmektir. Yıllardır bu yöntemle seçim kazanan siyasilere çağrımdır: Lütfen bu anlayışı terk edin. Tüm toplumu kucaklayan, akla uygun, birleştirici bir siyaset anlayışıyla karşımıza çıkın. Çünkü çoğunuz, söylediklerinizin tam tersini yapıyorsunuz.
Bugün siyaset, kalıcı demokrasinin tek sığınağı olması gerekirken toplum nezdinde güvenilmez bir alan hâline gelmiştir.
Kendi gözlerimizle görüyor ve tarihten biliyoruz: Şehitler üzerinden siyaset yapılmakta, terör örgütleriyle pazarlık yapılmadığı söylenirken, sonrasında masaya oturulmaktadır. Halk tüm bunları görmekte ve duymaktadır.
Ayrıca seçilmiş belediye başkanlarının tutuksuz yargılanma imkânı varken, muhalefete mensup olanların tutuklu yargılanması toplumun sinir uçlarıyla oynamaktır. Adil bir siyaset, toplumun tüm kesimlerine eşit mesafede olmalıdır.
Mülakatların kaldırılacağı sözü hâlâ yerine getirilmemiştir; bu da sınav sistemine gölge düşürmektedir.
Bugün siyasetin güvenilirliği azalmış, toplumda karşılığı kalmamıştır. Bu yüzden siyaset arenası evrim geçirmek zorundadır. Tüm toplumu ilgilendiren, yeni doğmuş bir bebekten hayatını kaybetmiş bir yaşlıya kadar herkesi kapsayan bir anlayışa geçilmelidir.
Artık daha genç, demokrat, gerçekçi, eşitlikçi ve tüm kesimleri kucaklayan bir anlayışın önü açılmalıdır. Sağcı, solcu, milliyetçi, dinci, ateist, deist, komünist, Kürt ya da Laz ayrımı yapmayan bir neslin ellerine bu ülke emanet edilmelidir.
Siyaset, yandaşlara peşkeş çekilen liyakatsiz insanların zenginleşme alanı olmaktan çıkarılmalı; kibirli ve bencil anlayıştan uzaklaştırılmalıdır. Özde vatansever gençlerin önü açılmalıdır.
Kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün 1926 yılında ilan ettiği 30 Ağustos Zafer Bayramı tüm milletimize kutlu olsun. Cumhuriyet rejimi, bu milletin en değerli dayanağıdır. 86 milyonluk nüfusun büyük çoğunluğu Cumhuriyet’i benimsemiş ve ona zarar verilmesine asla müsaade etmeyecektir.
Kim Cumhuriyet’in altını oymaya kalkarsa, bu millet onu kendi kazdığı çukura gömecektir.
Cumhuriyet ve sandık Türk milletinin kırmızı çizgisidir.
Aklınızı açık tutun!