Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Az bulutlu
24°
Ara

Kentsel dönüşüm!

YAYINLAMA:
Kentsel dönüşüm!

İstanbul’da kentsel dönüşüm, deprem riski ve plansız yapılaşma nedeniyle son derece önemli bir konu. Ancak uygulamada çeşitli sorunlar ve çelişkiler yaşanıyor. İstanbul birinci derece deprem bölgesinde yer alıyor. Riskli yapıların dönüşümü oldukça yavaş ilerliyor. Bürokratik engeller, mülkiyet sorunları ve finansman eksiklikleri dönüşüm sürecini yavaşlatıyor.

Kentsel dönüşüm bazı bölgelerde sosyal ihtiyaca değil, rant kaygısına göre yapılıyor. Yüksek gelir grubuna yönelik lüks projeler üretiliyor. Bu durum, dar gelirli kesimlerin şehir merkezinden dışlanmasına yol açıyor. Dönüşüm sürecinde hak sahiplerine adil teklifler yapılmayabiliyor.

Kiracılar genellikle sürecin dışında kalıyor. İnsanlar yaşadıkları mahallelerden uzaklaştırılıyor; sosyal bağlar kopuyor. Mahalle bazlı değil, bina bazlı dönüşümler yapılıyor. Altyapı, ulaşım, sosyal donatı gibi bütüncül planlamalar ihmal ediliyor. Bu da yaşam kalitesini artırmak yerine sorunları büyütebiliyor. Vatandaşların dönüşüm maliyetlerini karşılaması zor. Devlet destekleri yetersiz kalabiliyor. Bazı müteahhitler işi yarıda bırakabiliyor. Süreçlerde yeterli şeffaflık yok. Hak sahipleri yeterince bilgilendirilmiyor. Bazı bölgelerde usulsüzlük ve yolsuzluk iddiaları gündeme geliyor. Özellikle tarihi semtlerde yapılan dönüşümler,

geleneksel mimariyi yok edebiliyor. Tarihi dokunun yerini betonlaşma alabiliyor.

Kentsel dönüşüm, bütüncül ve sosyal adalet odaklı planlama yapılmalı. Deprem riski önceliğiyle bilimsel analizler esas alınmalı. Vatandaş katılımı ve bilgilendirme süreçleri güçlendirilmeli. Dar gelirli gruplar için özel koruma ve destek mekanizmaları kurulmalı. Altyapı ve sosyal yaşam unsurları dönüşümle birlikte ele alınmalı.

 

Rantsal dönüşüm!

 

Kentsel dönüşümün rantsal dönüşüme dönüşmesi, İstanbul gibi büyük şehirlerde en çok tartışılan konulardan biri. Dönüşümün asıl amacı riskli yapıları yenileyerek daha güvenli ve yaşanabilir kentler oluşturmakken, uygulamada bu süreç genellikle "rant üretme aracı" haline geldi.

Olması gereken; deprem riski altındaki yapıları yenilemek.

Gerçekte olan; merkezi konumdaki arsaları ekonomik kazanca çevirmek.

Dönüşüm, sosyal ihtiyaçlara değil ekonomik kâra göre planlanıyor.

Dönüşüm projeleri genellikle yüksek getiri sağlayacak bölgelerde yapılıyor.

Gerçek risk altında olan yoksul semtler çoğu zaman göz ardı ediliyor.

Bu da sosyal adaletsizlik yaratıyor.

Müteahhitler ve yatırımcılar, projeleri lüks konutlar ve AVM'ler üzerine kuruyor. Oysa o mahallede yaşayanların bu konutlara erişim gücü yok. Bu nedenle yerinden etme yaşanıyor.

Dönüşüm sonrası artan kira ve yaşam maliyetleri yüzünden düşük gelirli gruplar kent dışına itiliyor.

Bu, şehir içindeki sınıfsal ayrışmayı derinleştiriyor.

“Getto” benzeri sosyal yapılar oluşabiliyor.

Mahalle kültürü, komşuluk ilişkileri, tarihi yapılar zarar görüyor.

Betonarme lüks siteler, geçmişle bağları koparıyor.

Kararlar çoğu zaman halkın katılımı olmadan alınıyor.

Şeffaflık eksikliği, güven kaybına neden oluyor.

Rant paylaşımı üzerinden yolsuzluk iddiaları gündeme geliyor.

Kentin merkezinde yaşayan halk, kenarlara sürülüyor.

Güvenli, yaşanabilir şehirler yerine ekonomik fayda odaklı kent parçaları oluşuyor.

Kamu yararı ilkesi esas alınmalı.

Sosyal konut projeleri ve kira desteği ile düşük gelirli gruplar korunmalı.

Katılımcı planlama ve mahalle temelli dönüşüm teşvik edilmeli.

Yerel halkın kültürel, sosyal, ekonomik yapısı dikkate alınmalı.

Şeffaf ve denetlenebilir süreçler kurulmalı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *