Çatalca’yı seviyorsan kirletme tıkama, taciz etme!

Çatalca İstanbul’un arka bahçesi gibi... Ormanı bol, suyu temiz, havası serin. Ama gel gör ki bu güzelliğin kıymetini bilen az, gelen çok. Özellikle hafta sonları Çatalca’nın köy yolları, sahilleri ve dere kenarları tam bir keşmekeşe dönüşüyor. Pikniğe gelen piknikçisinden, acemi şoförüne; doğayı seveninden çok doğayı sömüreni geliyor artık bu topraklara. Karamandere’den Bahşayiş’e, Yalıköy’den Gökçeali’ye kadar nereye gitsen aynı hikâye.
Özellikle Karamandere Mahallesi... Bu güzel köy, içinden akan dereyle adeta bir doğa harikası. Ama bu dere artık piknikçiler yüzünden doğal olmaktan çıkmak üzere. Günübirlik gelen bazı vatandaşlar, dereye masa atıyor, ayaklarını suya sokup keyif çatıyor, sonra da artığını, pisliğini, naylonunu oracıkta bırakıp çekip gidiyor. Daha kötüsü, köyün zaten daracık olan giriş yoluna arabalarını rastgele park ediyorlar. O yol kilitleniyor. Ne ambulans geçebiliyor, ne traktör, ne köylünün aracı. İnsan “Bir masa atacağım diye bir köyün düzenini niye bozuyorsun kardeşim?" diye sormadan edemiyor.
Tabii gelsinler, gelsinler elbette. Doğamız herkese açık, Çatalca misafirperverdir. Ama kusura bakmasınlar, bu misafirlik değil, resmen istila. Gelsinler ama doğayı ve bizim yaşam kalitemizi mahvetmesinler. Kimsenin doğayı çöplüğe çevirme, köy yolunu tıkama, burada yaşayan insanların huzurunu kaçırma hakkı yok. Karamandere halkı artık isyan noktasında. "Yeter artık!" diyorlar. Çünkü bu gidişle bu köy piknik alanı değil, park yeri savaş alanına dönecek.
Bir de acemi şoförler meselesi var. Bazı sürücüler Çatalca’nın kıvrımlı, dar, sakin köy yollarını adeta sürüş dersi pistine çevirmiş. Sağa sinyal verip sola döneni mi ararsın, yokuşta kalkamayıp trafiği kilitleyeni mi... Hele birkaç araç bir araya gelip durunca, yollar mahvoluyor. Köy yolları eğlence alanı değil! İnsan canıyla oynanacak yer değil! Kazaların çoğu zaten bu ciddiyetsizlikten çıkıyor. Yetkililerin artık bu konuyu dikkate alması, trafik denetimlerini sıklaştırması gerekiyor.
Gelelim sahil meselesine… Yalıköy, Ormanlı, Karacaköy sahilleri. Deniz kenarı, doğa harikası yerler. Ama ne hikmetse gelenlerin bir kısmı ellerinde getirdiğini ağızlarında bırakıp gidiyor. Plajlarda poşetler, pet şişeler, mangal artıkları, naylonlar… "Buraya neden geldin?" diye sorası geliyor insanın. Deniz havası mı almak istedin, doğa mı görmek istedin, yoksa çöplük mü oluşturmaya geldin? Çevre bilinci olmadan doğa sevgisi olmaz. Burası senin evin değil diye çöplerini bize miras bırakma hakkın da yok.
Çatalca’nın yerlisi de, doğayı seven misafiri de artık aynı sorunu paylaşıyor: Saygısızlık. Ne trafiğe saygı kaldı, ne doğaya, ne köy halkına. Günübirlik gelen bazı kişiler yüzünden, burada yaşayanların günlük yaşamı çileye dönüştü. Bu keyfi ziyaretler yüzünden Karamandere’de huzur kalmadı, sahillerde ayak basacak temiz yer kalmadı, yollar geçit vermez oldu.
Bir çağrı yapmak istiyorum hem yetkililere hem ziyaretçilere…
Bu böyle gitmez!
Zabıta kontrolleri artırılsın. Trafik denetimi artık bu köy yollarında da olsun. Sahillere kamera koyulsun, çöplerini bırakıp gidenler tespit edilsin.
Ve sevgili misafir, eğer bu topraklara bir gün piknik yapmaya geleceksen…
Getirdiğini götür, doğaya dokunma, köylünün yolunu tıkama.
Çatalca’yı seviyorsan, çiğneme, kirletme, öldürme.