Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
19°
Ara

Kapitalizmin gölgesinde adaletsiz bir dünya

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Kapitalizmin gölgesinde adaletsiz bir dünya

Öylesine zor bir süreç ki; zımnen, yani üstü örtülü ve saklı bir şekilde, üçüncü dünya savaşı başlamış durumda.

Dünyada ve ülkemizdeki gelişmelere baktığımızda; Rusya-Ukrayna savaşı, Afrika bölgesinde süregelen Sudan-Kongo çatışmaları, Çad, Senegal ve Fildişi Sahili gibi ülkelerin Fransa’yı kendi topraklarından çekilmeye zorlaması; Nijerya’nın ise Amerika’yı kendi topraklarından çıkarması dikkat çekmektedir.

Doğu Afrika’da, özellikle Somali ve Mozambik’in kuzeyinde isyan hareketleri sürmektedir. Pakistan-Afganistan ve Pakistan-Hindistan arasında sınır çatışmaları devam ederken; Filistin-İsrail savaşı ve buna benzer küçük çaplı iç savaşlar da yaşanmaktadır. Bugün itibarıyla İsrail-İran savaşı da fiilen başlamış durumdadır.

Bu duruma bir çözüm bulunamazken; aksine, fiilen bir üçüncü dünya savaşı yaşadığımız dünyada başlamış görünmektedir.

Şimdiki savaşlar da tıpkı geçmişteki savaşlar gibi güçlü olanın kazandığı, güçsüzün ise hiçbir şansı olmadığı savaşlardır.

Eskiden ülkeleri yönetenlerin büyük çoğunluğu diktatör, kral ya da padişahlardan oluşurken; günümüzde seçimle iktidara gelenler, cumhuriyet ve demokrasiyi kullanarak başkan, başbakan ya da cumhurbaşkanı sıfatlarıyla birer “yumuşak diktatör” olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ancak yaptıkları şey aynıdır: Güçlü ne isterse onu yapmak, onun isteğini uygulamak.

Güçlünün isteğinde adalet olup olmaması önemli değildir. Güçlünün planı neyse o uygulanır; orada yaşayan vatandaşlara da bu eylemlerin sonuçlarına katlanmak düşer.

İsrail’in yaptıklarını onaylayan kaç kişi vardır? En fazla yüz kişidir. Peki, onaylamayan kaç kişi vardır? Milyarlarca insan. Hatta İsrail’in kendi vatandaşları bile bu durumu onaylamamaktadır.

Buna rağmen 10 milyonluk İsrail, Ortadoğu’daki — biz Türkler de dahil olmak üzere — yüz milyonlarca insana karşı, şuursuzca ve cesaretle, hiçbir ülkeden korkmadan istediğini yapmaktadır.

Peki, eleştirmek dışında bir şey yapılıyor mu?

Yüreğin yetiyorsa yap!

Amerika “Ben arkasındayım.” diyor. Hadi yap, yapabiliyorsan!

İşte karşında; haklı da olsan kazanamayacağın bir güç duruyor.

Orta Doğu’daki savaşın, İsrail’in ve Amerika’nın yürüttüğü bu haksız ve hukuksuz savaşın çıkar ve ihtiras uğruna yapıldığını sağır sultan bile biliyor.

Peki, bu savaşlar engellenebiliyor mu? Hayır…

Peki, çare nedir? Çözüm nedir?

Bu yüzyılda yaşayan totaliter ve demokratik ülkelerin vatandaşları kendilerine şu soruyu sormalıdır:

“Ben bunu hak ediyor muyum?”

Her toplum, kendi içinde örgütlenmeli, okumalı, kendini geliştirmeli; doğruyu yanlıştan ayırabilecek bir bilinç düzeyine ulaşmalıdır.

İnançla, aşırı milliyetçi duygularla ya da fanatik biçimde parti tutarak doğru insanları seçmemiz mümkün değildir.

Doğru insanları seçemediğimizde ise yaşadığımız tüm olumsuzluklar bizim eserimiz hâline gelir.

Avrupa kıtasında yaşayan insanların adalet, özgürlük ve ekonomik sorunları bizim kadar fazla mı?

Tabii ki değil.

Tıpkı Avrupalı seçmenler kadar bilinçli olmalı; demokrasiye ve adalete saygılı davranmalıyız.

Eğer örgütlü bir toplum olamazsan, okumazsan, kendini geliştirmezsen; sandıkla seçtiğin kişi sana sormadan, senden korkmadan her şeyi yapar.

Yaşadığın ülkeyi talan da eder, savaşa da sokar; seni perişan da eder. Ve sen hiçbir yaptırımda bulunamazsın.

Sen perişan olurken o zenginleşir, sen ölürken o ülke değiştirir.

Yani, deliler gibi savunduğun kişilere çoğu zaman hiçbir şey olmaz; olan sana, bana olur.

Mesela senin seçtiğin siyasetçiyi hapse atar, sorgusu dahi tamamlanmadan görevden alır.

Adaleti iki dudağının arasına saklar; adaleti istediği gibi kullanır.

Ülkeyi ikiye böler, vatandaşını yoksullaştırmasına rağmen her şey yolundaymış gibi konuşur.

Suçlu da olsa kendi yandaşlarını korur.

Sen hâlâ “Ama o benim partim, ne yaparsa yapsın yine onu seçerim.” diyorsan; yoksulluğa da, adaletsizliğe de, perişanlığa da, savaşlarla ölmeye de hazır ol demektir.

Ortadoğu’da dökülen kanın, yaşanan dramın ve insanlık suçlarının ortakları; BOP projesinde görev alanlar ve bu projeyi savunanlardır.

Ve biz seçmenler, bu trajediyi bize yaşatan yöneticileri; kendi ellerimizle, defalarca seçiyoruz.

“Güç bende, ne istersem onu yaparım.” diyen, adaleti yok sayan, keyfi uygulamalarla yöneten siyasetçileri biz seçiyoruz.

Eğer ülkendeki durumdan memnun değilsen ve hâlâ aynı yöneticileri seçiyorsan, aynaya bak.

Suçun birazı da sende kardeşim.

Savaş kapımıza kadar geldi.

Ulu Önderimiz, kurucu devlet başkanımız ne diyordu:

“Savaş, eğer vatan savunması için şart değilse, bir cinayettir.”

Dünyadaki tüm insanlık için bu vahşi kapitalizmi ciddi bir şekilde sorgulama zamanı çoktan gelmiştir.

Dünya kaynaklarının büyük bölümü, bir avuç zenginin elinde olmamalıdır.

Kapitalizm sorgulanmalı, kuralları değişmelidir.

Sınırsız zenginlikler olmamalıdır.

Elit bir kesimin yönettiği bu dünya, asla güvende olmayacaktır.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *