Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
20°
Ara

Gazetecilik dediğin ateşten gömlek

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Gazetecilik dediğin ateşten gömlek

Gazetecilik, halkın haber alma hakkı ile iktidarın denetlenmesi arasındaki en önemli köprüdür. Doğru bilgiye ulaşmak, şeffaf bir yönetim anlayışının oluşmasını sağlamak ve toplumu bilinçlendirmek, gazeteciliğin temel taşlarıdır. Ancak bu kutsal meslek, ne yazık ki günümüzde hem ekonomik hem siyasi hem de etik anlamda ağır baskılar altında var olmaya çalışıyor. Basın emekçilerinin yaşadığı sorunlar sadece onların bireysel mücadeleleri değil; aynı zamanda bir toplumun demokrasiyle kurduğu ilişkinin aynasıdır.

1. İfade Özgürlüğü ve Sansür

Türkiye’de ve dünyanın birçok yerinde gazetecilerin en temel problemi ifade özgürlüğü üzerindeki baskılardır. İktidarların hoşuna gitmeyen haberlerin “yalan haber”, “milli güvenlik tehdidi” veya “kamu düzenini bozma” gerekçeleriyle sansürlenmesi artık olağan hale gelmiştir. Türkiye’deki gazeteciler, sosyal medyada yaptıkları bir paylaşım, attıkları bir başlık ya da sordukları bir soru yüzünden kolaylıkla hedef gösterilebilmekte, gözaltına alınmakta ya da yargılanabilmektedir.

Sansür sadece devlet eliyle yapılmaz; medya patronlarının ekonomik çıkarları, reklam ilişkileri ve siyasi bağlantıları da haberin niteliğini doğrudan etkileyen faktörlerdir. Bu da gazetecileri oto sansür uygulamaya, yani bazı gerçekleri bilerek yazmamaya ya da yumuşatarak vermeye zorlar.

2. Ekonomik Güvencesizlik

Gazetecilerin büyük bir çoğunluğu düşük ücretlerle, uzun saatler boyunca, iş güvencesinden yoksun şekilde çalışmak zorunda kalıyor. Özellikle yerel basında çalışan gazeteciler için sigortasız çalışma, geç ödenen maaşlar ya da ücretsiz fazla mesai artık kanıksanmış bir durumdur. Medya sektöründeki taşeronlaşma ve freelance çalışma sistemleri, gazetecilerin sosyal haklardan mahrum kalmasına neden olmaktadır.

Sendikal örgütlenme ise ya patron baskısıyla engelleniyor ya da medya sahiplerinin politik pozisyonları nedeniyle işten atılma gerekçesi haline geliyor. Oysa güçlü bir basın, ancak güçlü bir gazeteci örgütlenmesiyle mümkündür.

3. Medya Tekelleşmesi ve Sahiplik Yapısı

Türkiye’de medya sektörünün önemli bir kısmı birkaç büyük grubun elindedir. Bu tekelleşme, hem haberin içeriğini etkiler hem de gazetecilerin bağımsız hareket etme şansını ortadan kaldırır. Bir medya patronunun aynı zamanda bir inşaat şirketinin ya da savunma sanayi firmasının sahibi olması, gazeteciliği sermaye ilişkilerinin bir aparatı haline getirir. Bu durum, gazeteciliği halk için değil, patronun çıkarları doğrultusunda yapılan bir faaliyet haline dönüştürür.

4. Dijitalleşme ve Yeni Medya Tuzağı

Dijitalleşme her ne kadar habere erişimi kolaylaştırmış olsa da, gazeteciler açısından yeni ve karmaşık bir sorun alanı doğurmuştur. Tıklanma kaygısı, algoritmaların yönlendirdiği haber üretimi, sansasyonel başlıklarla içerik pazarlama gibi pratikler gazeteciliğin etiğini zayıflatmaktadır. Habercilikten çok “içerik üreticiliği”ne dönüşen bu süreçte, bilgi değil dikkat pazarlanır hale gelmiştir.

Ayrıca dijital platformlarda çalışan birçok gazeteci, klasik basın çalışanlarının sahip olduğu hukuki ve sosyal güvencelere sahip değildir. YouTube, podcast ya da bağımsız haber sitelerinde çalışan gazeteciler, içeriklerinin silinmesi, gelirlerinin kesilmesi veya dijital saldırılara maruz kalma gibi tehditlerle yüz yüzedir.

5. Fiziksel ve Psikolojik Güvenlik

Savaş bölgelerinde, afet alanlarında veya kitlesel eylemler sırasında görev yapan gazeteciler çoğu zaman doğrudan tehlike altındadır. Polis şiddeti, gözaltı tehditleri, linç girişimleri, sosyal medya trolleri tarafından hedef gösterilme gibi olaylar, özellikle bağımsız ve muhalif gazeteciler açısından sıradan hale gelmiştir. Kadın gazeteciler ise ayrıca cinsiyet temelli ayrımcılık, mobbing ve taciz gibi özel sorunlarla da mücadele etmektedir.

Bu tür tehditler, sadece fiziksel değil psikolojik olarak da yıpratıcıdır. Sürekli stres altında çalışan gazetecilerin tükenmişlik sendromuna girmesi, ruhsal bozulmalar yaşaması çok yaygındır.

6. Yerel Basının Kapanma Tehlikesi

Yerel gazeteler ve televizyonlar, halkın günlük yaşamına en yakın haber kaynaklarıdır. Ancak hem reklam pastasından yeterince pay alamamaları hem de resmi ilan gelirlerine bağımlı hale getirilmeleri nedeniyle birçok yerel medya kuruluşu kapanma noktasına gelmiştir. Yerel basının çökmesi, demokratik denetimin sadece merkezde kalmasına, taşrada olup bitenlerin ise gözden kaçmasına neden olur.

7. Eğitim Yetersizliği ve 

Meslek Etiği Sorunları

Gazetecilik artık sadece bir diploma mesleği değildir; ancak bu durum, gazetecilik etiğinin tamamen göz ardı edilmesine de yol açmaktadır. Meslek içi eğitimler, basın meslek ilkeleri, hak odaklı habercilik gibi konularda ciddi eksiklikler söz konusudur. Hızlı habercilik uğruna teyitsiz bilgi verilmesi, özel hayatın ihlal edilmesi ya da ayrımcı dil kullanımı, gazeteciliğe olan toplumsal güveni zedelemektedir.



SONUÇ

Gazetecilik bir halk hizmetidir ve gazeteciler kamu görevi ifa eder. Ancak bu görevi yerine getirebilmeleri için ifade özgürlüğüne, ekonomik güvenceye, mesleki bağımsızlığa ve fiziksel güvenliğe ihtiyaçları vardır. Unutulmamalıdır ki gazetecinin sustuğu yerde halk da körleşir. Eğer bir ülkede gazeteciler özgür değilse, orada demokrasiden söz etmek mümkün değildir.

Bugün gazetecilerin yaşadığı sorunlar sadece basın sektörünün değil, tüm toplumun meselesidir. Bu nedenle daha adil, şeffaf ve özgür bir toplum için gazetecilerin yanında durmak, her bireyin görevidir. Çünkü gerçek, susturulamaz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *