Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
25°
Ara

19 Mayıs ve Atatürk'e hasret

YAYINLAMA:
19 Mayıs ve Atatürk'e hasret

Yıl 2025… Takvimler 19 Mayıs’ı gösteriyor. Yine bayraklarla donatılmış sokaklar, yine gözlerinde umutla yürüyen çocuklar, gençler, aileler… Ama içimde tarifini kolay veremediğim bir eksiklik var. Bir eksiklik ki, her 19 Mayıs’ta biraz daha büyüyor, biraz daha derinleşiyor.

Bugün, Samsun’a çıkan o adamın yaktığı bağımsızlık meşalesi hâlâ yanıyor — evet. Ama onun sesi yok. O kararlı yürüyüşü, o gözlerdeki tutku, o her kelimesinde halkına duyduğu inanç… İşte bunlar yok artık. Eksik.

Mustafa Kemal Atatürk’ün olmadığı bir çağda yaşamak, bazen onsuzluğu sindire sindire fark etmek demek. Çünkü Atatürk yalnızca bir komutan, bir devlet adamı değildi. O, milletine umut olmanın, karanlık bir dönemde dahi “Yarın doğacak güneş bizimdir” diyebilmenin adıdır.

19 Mayıs’ta sadece bir kurtuluşun ilk adımı değil, bir karakterin, bir ahlakın, bir duruşun doğumu kutlanır. Bugün gençliğe armağan edilen bir bayramdan çok daha fazlasıdır. Bugün, bir liderin halka olan sonsuz güveninin tarihsel belgesidir.

Peki bugün? Bugün onu gerçekten anıyor muyuz? Yoksa sadece “kutluyor” muyuz?

Bazı yıllar 19 Mayıs bir stadyum gösterisine, bir protokol törenine sıkıştırılıyor. Gençlik ruhunun değil, program akışının bir parçası gibi… Oysa Atatürk bu günü kutlamayı değil, yaşamayı isterdi gençlerden. Düşünmeyi, sorgulamayı, üretmeyi… Ve her 19 Mayıs’ta ona yakışır biçimde, bir milletin vicdanını ayağa kaldırmayı…

Atatürk’ün yokluğu, yalnızca bir fiziksel yokluk değil. O, her susturulan düşüncede, her görmezden gelinen gençte, her küçümsenen kadında biraz daha yok oluyor bu topraklarda. Biz ise onu özlemle değil, bazen sessiz bir utançla arıyoruz. Çünkü vasiyetine tam sahip çıkamadık.

Ama yine de bu ülkenin çocukları her sabah okula giderken o meşalenin izini taşıyor gözlerinde. Gençler, adına belki “farkındalık” demiyorlar ama adaleti, eşitliği, özgürlüğü istiyorlar içten içe. Onların yüreğinde hâlâ o ilk adımın yankısı var. O yüzden bu millet hâlâ dimdik ayakta. O yüzden Atatürk hâlâ aramızda.

Eksik evet… Ama silinmemiş.
Uzak evet… Ama unutulmamış.
Ve belki de tam da bu yüzden, onun yokluğunda bile onun yolunda yürüyen her gençte bir iz, her adımda bir umut var.

Bugün bir kez daha Samsun’dan başlayan o yolculuğa selam duruyorum.
O ilk adıma, o kararlılığa, o sonsuz inanca…
Ve eksik kalan her şeyin adı olan o adama:
Mustafa Kemal Atatürk’e.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *