Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
11°
Ara
Damga Genel Az daha ölüyordu!

Az daha ölüyordu!

Haber spikeri Ezgi Soysal, CİMER'e ve savcılığa şikayette bulunduğu komşuları tarafından darp edildi. Kendisinin ve babasının can güvenliğinin kalmadığını söyleyen Soysal, “Adalet yerini bulmadığı için bugün neredeyse öldürülüyordum” dedi.

Okunma Süresi: 4 dk

Ataşehir'de ikamet eden Can TV hyaber spikeri Ezgi Soysal, yaklaşık dört yıldır aynı mahalledeki komşularının kendisini sistematik olarak taciz ettiğini ve şiddet uyguladığını açıkladı. Soysal, defalarca belediyeye, CİMER’e ve karakola başvurduğunu, ancak hiçbir önlem alınmadığını belirtti. Soysal, 2025 yılı başında üç kadın tarafından saldırıya uğradığını ve bu olayda parmağının kırıldığını anlattı. Aynı kişiler nisan ayında babasına da saldırdığını belirten Soysal, “Babamı çocuğunun yanında dövdüler, burnu kırıldı, gözü morardı” dedi.

10 kişi saldırdı

Soysal, 28 Ekim Salı günü evine dönerken on kişilik bir grubun saldırısına uğradığını söyledi. Soysal saldırıyı, “Yaklaşık dört yıldır aynı kişiler tarafından rahatsız ediliyorum. Evimin çevresi kirletiliyor, arabam zarar görüyor. Defalarca şikâyet ettim ama hiçbir önlem alınmadı. O akşam sokağa girmeden önce perdelerin arkasında beni izleyenleri gördüm. Bir kişi arabanın arkasından çıkıp küfrederek saldırdı. Yere düştüm, ardından kadın, erkek ve çocuklardan oluşan yaklaşık on kişi kafama ve vücuduma tekmeler attı. Yoldan geçen bir kadın ve bir çift olmasa, beni öldüreceklerdi” şeklinde anlattı. Soysal, saldırının ardından akşam 6’dan gece 2’ye kadar hastane ve karakolda işlem yaptığını ancak saldırganlar hakkında hiçbir işlem yapılmadığını söyledi.

Yargı yavaş işliyor

Gazeteci Soysal, on ay önce yapılan şikayetlerin hâlâ iddianameye dönüşmediğini belirterek, “27 Ekim’de karakola gittim, iki kez geri çevrildim. Ertesi gün evimin önünde pusu kurdular” dedi. Cezasızlık politikalarının bu saldırıları cesaretlendirdiğini vurgulayan Soysal, “Bu duyarsızlık yüzünden neredeyse canımdan oluyordum. Ne benim ne de babamın can güvenliği var. Suç kayıtlı kişiler sokakta serbestçe dolaşıyor. Biz medya çalışanları bile korunamıyoruz. Adaletin yavaş işlemesi yüzünden her gün insanlar hayatını kaybediyor” dedi. Soysal, yetkililere adalet ve koruma çağrısı yaptı.

TBMM gündeminde

DEM Parti İstanbul Milletvekili Celal Fırat, saldırıya uğrayan gazeteci Ezgi Sosysal'ın durumunu TBMM'ye taşıdı. “Basın emekçileri, halkın haber alma hakkı için görev yaparken her geçen gün artan baskı, tehdit ve şiddet olaylarının hedefi haline gelmektedir” diyen Fırat, “İstanbul’da yaşayan Can TV haber spikeri Ezgi Soysal, yaklaşık dört yıldır aynı mahallede oturduğu komşuları tarafından sistematik biçimde tehdit, taciz ve fiziksel saldırılara maruz kalmaktadır. Soysal, CİMER’e, belediyelere ve emniyete defalarca başvurmasına rağmen hiçbir koruyucu veya önleyici tedbirin alınmadığını, defalarca karakoldan geri çevrildiğini belirtmektedir. Ocak ayında üç kadın tarafından saldırıya uğrayarak parmağı kırılmış, Nisan ayında babası da aynı kişiler tarafından darp edilmiş, son olarak 28 Ekim 2025 tarihinde evinin önünde on kişilik bir grubun organize saldırısına uğramıştır. Saldırı anında kafasına ve vücuduna defalarca tekmelerle darbe alarak küfürlere maruz kalmış, Iphone XR telefonu zarar görmüş, airpods pro 3 kablosuz kulaklığı kaybolmuş ve tespit edebildiği kadarıyla Erciyes apartmanında oturan Rahime ÖZCAN ve Betül ÖZCAN ile birlikte yaklaşık on kişilik başka kadın-erkek ve çocukların saldırısı sonucunda hayatını kaybetme riski yaşamıştır” ifadelerini kullandı.

Komşu kavgası değil

Ezgi Soysal'ın “Adalet yerini bulmadığı için neredeyse öldürülüyordum, can güvenliğim yok” açıklamasını hatırlatan Fırat, “Tüm bu saldırılara rağmen saldırganlar hakkında herhangi bir gözaltı ya da yargısal işlem yapılmadığı, kamera kayıtlarının dahi incelenmediği ifade edilmektedir. Bu olay, sadece bir 'komşu kavgası' değil, kadın gazetecilere, basın özgürlüğüne ve muhalif seslere yönelmiş sistematik şiddetin bir yansımasıdır. Gazetecilik mesleği, bu ülkede ağır bedellerle var olmaya devam etmektedir. Hasan Fehmi’nin öldürüldüğü 1909 yılından bu yana 116 yılda son olarak İstanbul’da gazeteci Hakan Tosun’un dövülerek katledilmesi ile birlikte en az 68 gazeteci benzer biçimde saldırıya uğrayarak, bombalarla ya da kurşunlarla yaşamını yitirmiştir. Basın özgürlüğü, demokratik toplumların temel direğidir. Ancak Türkiye’de gazetecilere yönelik şiddet olayları artarken, faillerin korunması, soruşturmaların geciktirilmesi ve koruma tedbirlerinin uygulanmaması toplumsal adalet duygusunu derin biçimde zedelemektedir” eleştirisinde bulundu.



 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *