Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Ara
Damga Sağlık HIV kadınlarda 3 kat fazla görülüyor

HIV kadınlarda 3 kat fazla görülüyor

ENFEKSİYON Hastalıkları Uzmanı Dr. Songül Özer, HIV ve AIDS hakkında bilgi verdi. Dr. Özer, “Dünya genelinde genç kadınlarda HIV enfeksiyonu oranının, genç erkeklere göre 3 kat daha yüksek. Türkiye, düşük yayılımı olan ülkeler arasında yer alsa da son 10 yılda HIV enfeksiyonlarında yüzde 460 artış ile dikkat çekmektedir” dedi.

Okunma Süresi: 3 dk

HIV, bağışıklık sistemini baskılayarak fırsatçı enfeksiyonlar ve kanserlerle seyreden kronik bir hastalık olan AIDS'e yol açabiliyor. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı’nın 2022 verilerine göre dünya genelinde 38,4 milyon kişi HIV ile yaşıyor; HIV ile enfekte bireylerin yüzde 54’ünü kadınlar ve kız çocukları oluşturuyor.

Medicana Ataköy Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Songül Özer, dünya genelinde genç kadınlarda HIV enfeksiyonu oranının, genç erkeklere göre 3 kat daha yüksek olduğunu ifade ederken, “Türkiye, düşük yayılımı olan ülkeler arasında yer alsa da son 10 yılda HIV enfeksiyonlarında yüzde 460 artış ile dikkat çekmektedir. 7 Kasım 2024 itibarıyla bildirilen resmi sayılara göre 45.835 HIV pozitif kişi, 2.438 AIDS vakası görülmektedir. Vakaların yüzde yüzde 81,8’i erkek, yüzde 18,2’si kadın; yüzde 16,1’i yabancı uyrukludur. Toplumda HIV konusunda yanlış bilgi oranı yüksektir. Halkın yüzde 77’si HIV hakkında güncel bilgilere sahip değildir, yüzde 75’i, tedavi gören HIV pozitif bireylerin normal bir yaşam sürdürebileceğini bilmemektedir” dedi.

‘TOKALAŞMAKLA BULAŞMIYOR’

HIV’in, virüsü taşıyan kişinin vücut sıvılarının (kan, sperm, vajinal sıvı, anne sütü) sağlıklı kişinin vücuduna girmesiyle bulaştığını ifade eden Uzm. Dr. Özer, “En yaygın bulaş yolu korunmasız cinsel ilişkidir. Bunun yanında kan ve kan ürünleri, ortak enjektör kullanımı, anneden bebeğe gebelik, doğum veya emzirme döneminde, enfekte organ/doku nakli bulaş nedenleri olmaktadır. Aynı ortamda bulunmak, tokalaşmak, sarılmak, öpmek, ortak tuvalet-banyo kullanmak, aynı kaptan yemek yemek, havuz-sauna-hamam kullanımı, hava yoluyla temas ile bulaş olmaz” diye konuştu.

‘TEDAVİSİ ÖMÜR BOYU’

HIV bulaştıktan sonra uzun süre belirti göstermeyebilir diyen Uzm. Dr. Songül Özer, “İlk dönemde grip benzeri yakınmalar görülebilir. İlerleyen dönemlerde ishal, ağızda plaklar, kilo kaybı, gece terlemesi, uzun süren ateş, sık enfeksiyonlar, pnömoni gibi belirtiler ortaya çıkabilir. HIV tanısında ilk basamak ELISA testidir. Pozitif sonuç doğrulama testi olan Western Blot ile teyit edilir. Antikorlar genellikle 3–8 haftada oluşur ve tanı konulabilir. HIV, bağışıklığın temel hücreleri olan CD4 hücrelerine saldırır ve zamanla bağışıklık sistemini zayıflatır. AIDS döneminde birçok organda enfeksiyonlar ve kanserler ortaya çıkabilir. İlk HIV ilacı 1987 yılında onaylanmıştır. 1995’te proteaz inhibitörleri ile tedavide büyük ilerleme sağlanmıştır. Günümüzde tedavi yüksek etkili antiretroviral tedavi ile yapılır ve yaşam süresi sağlıklı bireylere yaklaşmıştır. Tedavi ömür boyudur ve düzenli kullanım en önemli başarı kriteridir” dedi.

‘HIV GEBELİĞE ENGEL DEĞİL’

HIV pozitif olmanın gebeliğe engel olmadığını ifade eden Uzm. Dr. Songül Özer, “HIV pozitif erkek–negatif kadın çiftlerde, erkeğin viral yükünün en az 6 ay saptanamaz olması gerekir. HIV pozitif kadında viral yükün baskılanması bebeğe bulaşmayı önemli ölçüde azaltır. Tedavi, elektif sezaryen ve emzirmeme ile bulaş oranı yüzde 1–2’ye kadar düşmektedir. Doğum sonrası bebeklere en kısa sürede şurup başlanmalı ve 6 hafta sürdürülmelidir. HIV, günümüzde etkin tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınabilen kronik bir hastalıktır. Toplumda doğru bilgiye erişimin artırılması, erken tanı ve tedaviye uyum, hem bireysel hem de halk sağlığı açısından kritik önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *