Rusya’nın enerji politikasındaki 'varoluşsal pivot' eksen değiştiriyor
“Varoluşsal pivot”, Rusya’nın enerji politikasında zorunlu ve köklü bir yön değişimini ifade ediyor. Bu bir tercih değil, hayatta kalma ve sistemini sürdürme meselesi. Rusya, Avrupa enerji pazarını büyük ölçüde kaybetti. Yaptırımlar, siyasi kopuşlar ve altyapı krizleri sonrası Avrupa artık Rus gazının ana alıcısı değil. Bu nedenle Rusya, enerji ihracatında Asya ve Orta Asya’ya kesin ve geri dönülmez biçimde yöneldi. Çin, Orta Asya ülkeleri ve kısmen Güney Asya artık yeni merkez.
Enerji gelirleri
Enerji gelirleri, Rus ekonomisinin bel kemiği. Bu gelirler olmadan devlet bütçesi, sanayi ve jeopolitik güç sürdürülemez. Rusya’nın enerjiyle var olma stratejisinin ekseni değiştiriyor Gazprom’un Orta Asya’ya sevkiyatı %20 artırması, Çin’e kontrat üstü gaz göndermesi gibi gelişmeler, bu “varoluşsal pivot”un somut göstergeleri. Rusya, Avrupa’dan kopuş sonrası enerjiyle ayakta kalabilmek için Asya’ya yaslanmak zorunda.
Yeni hamle, sıradan bir ticari büyümeden ziyade, küresel enerji jeopolitiğinde tarihi bir eksen kaymasının somut ve ölçülebilir bir göstergesi. Bu gelişmenin ardındaki üç katmanlı gerçek yeralıyor: Rusya’nın zorunlu stratejik dönüşümü, Orta Asya’nın ikilemli bağımlılığı ve Çin merkezli Asya pazarının yükselen hegemonyası.
Rusya’nın varoluşsal Pivotu
Artışın arkasındaki birincil dinamik, Rusya’nın enerji politikasındaki “varoluşsal pivot” düşünülebilir. Ukrayna savaşı sonrası Batı yaptırımları ve Avrupa’nın enerji kaynaklarını çeşitlendirme kararlılığı, Gazprom’un geleneksel can damarını kuruttu. Bu durum, dünyanın en büyük doğalgaz şirketini derin bir stratejik arayışa itti. Orta Asya, bu arayışta yalnızca bir “alternatif pazar” değil, aynı zamanda jeopolitik ve lojistik bir köprübaşı. Bölge, mevcut boru hatları altyapısı, siyasi yakınlık ve karşılıklı bağımlılık tarihi sayesinde, Gazprom’un Batı’daki kayıplarını en hızlı ve en düşük maliyetle telafi edebileceği alan. Doğu Ekonomik Forumu’nda Kazakistan ile imzalanan uzatılmış anlaşma, bu zorunlu dönüşümün adeta resmi evrakı niteliğinde
İkili Sarmal kıskacındaki Orta Asya ülkeleri Orta Asya devletleri için bu artış, “kalkınma-bağımlılık ikilemi” olarak tezahür ediyor.
Uluslararası diplomasi
Bir yanda, Kazakistan ve Özbekistan’ın sanayi üretimi, Kırgızistan’ın artan nüfus ve kentleşme baskısı, güvenilir ve artan bir enerji arzını ekonomik bir zorunluluk haline getirdi. Rus gazı, bu acil ihtiyacı karşılamada en erişilebilir çözüm. Ancak diğer yanda, bu erişilebilirlik, stratejik özerkliğin aşınması anlamına geliyor. Kaldı ki son dönemde Orta Asya ülkeleri uluslararası bir diplomasi ortaya koyuyor. Son olarak ABD Başkanı Trump, gelecek yıl Miami’de düzenlenecek G20 Zirvesi’ne Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev ile Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’i davet edeceğini açıkladı. Bir yanda kalkınma bir yanda uluslararası açılım iki sarmalı oluşturuyor.
Enerji altyapısı ve uzun vadeli tedarik anlaşmalarıyla Rusya’ya daha sıkı bağlanan bu ülkeler, gelecekteki dış politika ve ekonomik manevra alanlarını gönüllü olarak daralttıklarının farkında. Bu durum, Rusya’nın bölgedeki “yumuşak gücünü” ve baskı kapasitesini güçlendiren bir durum oluşturuyor.
Bugünde yarına aslında bölge de yeni bir kördüğümün temeli atılıyor gibi.
Büyük resim
Nihai Hedef ve Büyük Resim yüzde 20’lik artışın nihai stratejik anlamı, Orta Asya’nın ötesine, Çin’e kadar uzanıyor. Aleksey Miller’ın açıklamasında Çin vurgusunu yapması tesadüf değil. Rusya için Orta Asya, giderek daha fazla, “Power of Siberia” ve planlanan “Power of Siberia 2” gibi mega projelerle beslenen Çin pazarına hizmet eden bir “transit koridor ve ikincil pazar havuzu” olarak kavramsallaştırılıyor.
Bölge ülkelerine yapılan satışlar, sadece gelir değil, aynı zamanda bu transit rotaların siyasi istikrarını ve Rusya’nın bölgedeki operasyonel varlığını garanti altına almanın bir maliyeti. Dolayısıyla bu hamle, Moskova’nın tek kutuplu bir “Doğu’ya Dönüş”ten ziyade, Çin merkezli, Asya-ağırlıklı çok kutuplu bir enerji düzenine entegrasyon çabasının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Dengeler nasıl şekillenecek?
Bu gelişme, enerji piyasalarında istikrar ile birlikte, yeni gerilim alanlarının habercisi gibi. Önümüzdeki dönemde üç temel eksende mücadele şekillenecek.
• Çeşitlendirme Çabaları: Orta Asya ülkeleri, (Türkmenistan gazı, Azerbaycan üzerinden Avrupa bağlantıları veya yenilenebilir enerji yatırımları gibi) bağımlılıklarını azaltacak seçenekleri ne ölçüde ve hızla hayata geçirebilecek?
• Transit Gücü: Kazakistan ve Özbekistan, coğrafyalarının sağladığı transit gücü, Rusya ve Çin’le olan anlaşmalarda kendi lehlerine çevirerek daha fazla özerklik kazanabilecek mi?
• Küresel Rekabet: ABD ve AB, bölgedeki artan Rus nüfusunu dengelemek ve enerji güvenliği alternatifleri sunmak için somut ve cazip bir strateji geliştirebilecek mi?
Gazprom’un yüzdee 20’lik artışı, bu mücadelenin ilk hamlesidir. Rakam, Rusya’nın bölgedeki derin yapısal avantajını ve dönüşüm kararlılığını gösterirken, Orta Asya’yı bir kez daha büyük güçlerin enerji satrancında kilit bir kare haline getirdi. Bu oyunun sonucu, yalnızca bölgenin değil, Avrasya’nın gelecek on yıllardaki ekonomik ve siyasi dengesini de belirleyecek.
Kısaca 'varoluşsal pivot' Rusya için bir varoluş mücadelesi – eski ekonomik modeli çöktüğü için, yeni bir jeo-ekonomik kimlik inşa etmek zorunda. Gazprom'un Orta Asya'daki yüzde 20'lik artışı, bu büyük dönüşümün küçük ama anlamlı bir yansıması. Sürecin nihai başarısı veya başarısızlığı, 21. yüzyılın ortasındaki Rusya'nın küresel statüsünü belirleyecek.