Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı bulutlu
5°
Ara

Değişim takvimle değil kararla başlar (2)

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Değişim takvimle değil kararla başlar (2)

Duygusal kaçınma: 

Ertelemenin görünmeyen sebebi

Erteleme çoğu zaman tembellik olarak yorumlanır. Oysa psikolojide erteleme, çoğu zaman duygusal kaçınmanın bir sonucudur. Kişi yapacağı işten değil; o işin onda uyandıracağı duygudan kaçar.

Başarısızlık korkusu, yetersizlik hissi ya da hayal kırıklığı ihtimali, zihni geri çeker. Bu durumda kişi kendini motive etmeye çalışır; ancak asıl ihtiyaç duyulan şey, duyguyla temas kurabilmektir.

Yeni yılda erteleme döngüsünü kırmanın yolu, kendine şunu sormaktır:

“Bu işi yapmaktan değil, hangi duyguyu yaşamaktan kaçıyorum?”

Bu farkındalık, davranış değişiminin kapısını aralar.

Motivasyon Beklenmez, İnşa Edilir

Motivasyon çoğu zaman yanlış anlaşılır.

İnsanlar motive olmadıkları için başlayamadıklarını düşünür.

Oysa psikoloji şunu söyler: Motivasyon, harekete geçtikten sonra gelir.

Küçük bir adım atıldığında beyinde dopamin salgılanır.

Bu da bir sonraki adımı atma isteğini doğurur.

Bu yüzden küçük ama düzenli adımlar, büyük ama düzensiz çabalardan çok daha etkilidir.

Öz güven yanılgısı: 

Cesaret motivasyondan önce gelir

Birçok insan yeni yılda “önce kendime güveneyim, sonra başlayayım” diye düşünür. Oysa psikoloji bunun tersini söyler. Öz güven, harekete geçmeden önce değil; harekete geçtikten sonra oluşur.

Kişi kendini hazır hissetmediği için bekledikçe, hazır olma ihtimali azalır. Çünkü öz güven, deneyimle inşa edilir. Küçük adımlar, küçük başarılar yaratır; bu başarılar da zihinde “yapabiliyorum” algısını güçlendirir.

Cesaret, korkunun yokluğu değil; korkuya rağmen adım atabilmektir. Yeni yılda öz güveni beklemek yerine, cesareti seçmek zihni özgürleştirir. Çünkü güven, yolun üzerinde oluşur.

Öz şefkat ve öz saygı: 

Kendinle kurduğun ilişki

Yeni yıl hedefleri konuşulurken çoğu zaman öz güven vurgulanır; oysa gözden kaçan çok daha temel bir kavram vardır: öz şefkat.

Öz şefkat, kişinin kendisiyle kurduğu ilişkinin tonudur. Hata yaptığında kendine nasıl davrandığıyla ilgilidir.

Kendine sert davranan biri güçlü değildir; çoğu zaman yorgundur. Sürekli kendini eleştiren bir zihin, ilerlemek yerine savunmaya geçer. Psikolojik olarak kişi kendini değersiz hissettiğinde değil, değersiz hissettiğiyle baş edemediğinde hedeflerinden uzaklaşır.

Öz saygı ise kişinin kendine verdiği sözleri ciddiye almasıyla gelişir. Küçük sözlerin tutulması, kişinin kendisiyle olan güven ilişkisini güçlendirir. Yeni yılda yapılabilecek en önemli yatırımlardan biri, kendinle daha yumuşak ama daha tutarlı bir ilişki kurmaktır.

Disiplin: Kendine 

verilen sözleri tutmak

Disiplin, kendini cezalandırmak değildir. Disiplin; kendini ciddiye almaktır. Kendine verdiğin küçük bir sözü tutmak, özsaygıyı onarır. Tutamadığın her söz ise içten içe kendine olan inancı zedeler. Bu yıl disiplin, sertlik değil; istikrar anlamına gelsin.

Duygusal dayanıklılık: Zorlandığında 

devam edebilme psikolojisi

Yeni yıl hedeflerini yarım bıraktıran şey çoğu zaman başarısızlık değildir; hayal kırıklığıyla baş edememektir. İnsan bir noktada zorlanacağını bilir ama bu zorlanmanın duygusal ağırlığını çoğu zaman hafife alır. İlk aksaklıkta yaşanan düşüş, kişinin hedefi değil, kendisini sorgulamasına neden olur.

Psikolojik açıdan duygusal dayanıklılık, hiç düşmemek değil; düştüğünde kendini yerden kaldırabilme becerisidir. Bu beceri, doğuştan gelen bir özellik değil; zamanla geliştirilen bir kas gibidir. Zor bir günde de devam edebilmek, aslında hedefe olan inançtan çok, kişinin kendisiyle kurduğu ilişkinin gücünü gösterir.

Duygusal olarak dayanıklı bireyler, zorlandıklarında kendilerine şunu sorar:

“Bugün tamamen vazgeçmek mi istiyorum, yoksa sadece biraz dinlenmeye mi ihtiyacım var?”

Bu ayrımı yapabilen zihin, süreci terk etmez; uyum sağlar.

Bırakmak da Bir Hedeftir

Yeni yıl sadece eklemekle değil, çıkarmakla da ilgilidir:

• Tüketen ilişkiler

• Kendini küçülten düşünceler

• Sürekli ertelemeye neden olan alışkanlıklar

Bırakmak; vazgeçmek değil, alan açmaktır.

Yeni hedefler, eski yüklerle birlikte ilerleyemez.

Yeni yılın gerçekten yeni olabilmesi için, belki de kendimize şu soruları sormamız gerekiyor:

1. Bu yıl koyduğum hedefler gerçekten bana mı ait, yoksa başkalarının beklentilerine mi cevap veriyor?

2. Hedeflerime ulaşamadığımda kendime nasıl davranıyorum: destekleyici mi, yargılayıcı mı?

3. Sosyal çevremin sesini mi dinliyorum, kendi iç sesimi mi?

4. Kendime verdiğim sözleri ne kadar ciddiye alıyorum?

5. Bu yıl bırakmam gereken ama hâlâ taşıdığım hangi düşünce ya da alışkanlık var?

Yeni yılın gerçekten yeni olabilmesi için, bu soruları sormak kadar cevapları dürüstçe duymaya da cesaret etmek gerekir. Psikolog gözüyle baktığımızda bu soruların her biri, aslında zihnin bize tuttuğu küçük bir aynadır. Hadi bu sorulara nasıl mantıklı cevap verebiliriz bir bakalım:

“Bu yıl koyduğum hedefler gerçekten bana mı ait, yoksa başkalarının beklentilerine mi cevap veriyor?”

Çoğu zaman hedeflerimiz bize ait değildir; aileye, çevreye, topluma ya da sosyal medyada gördüğümüz hayatlara aittir. Bir hedefi düşündüğümüzde içimizde bir genişleme mi oluyor, yoksa bir sıkışma mı? Zihin, bize cevabı zaten verir. Kişiye ait olmayan hedefler ağır gelir, sürekli ertelenir ve içsel bir direnç yaratır. Bu tembellik değil, uyumsuzluktur.

HEDEFLERİME ULAŞAMADIĞIMDA 

KENDİME NASIL DAVRANIYORUM?

Bir psikolog olarak en sık duyduğum cümle şudur: “Ben kendime çok kızıyorum.”

Oysa kendine kızan biri daha disiplinli olmaz; daha çok yorulur. Destekleyici bir iç ses, kişiyi ayağa kaldırır. Yargılayıcı bir iç ses ise ikinci denemeyi bile engeller. Kendimize zor zamanlarda nasıl davrandığımız, özgüvenimizin gerçek göstergesidir.

Sosyal çevremin sesini mi dinliyorum, kendi iç sesimi mi?

Çevrenin sesi genellikle daha yüksek çıkar. Çünkü korkuyla konuşur. İç ses ise daha sakindir ama daha doğrudur. İnsan çoğu zaman başkalarını hayal kırıklığına uğratmamak için kendini yarım bırakır. Oysa psikolojik olarak en yıpratıcı şey, başkalarını memnun ederken kendini terk etmektir. Çoğu zaman bu kontrol ihtiyacının arkasında, başkalarıyla kendimizi kıyaslama eğilimi yatar. Peki nedir bu başkaları ile kendimizi kıyaslama eğilimi…

Karşılaştırma psikolojisi: Başkalarının hayatıyla kendi yolunu ölçmek

Yeni yıl hedefleri çoğu zaman başkalarının hayatlarıyla kıyaslanarak şekillenir. Sosyal medya, başarıyı hızlı, kusursuz ve sürekliymiş gibi gösterir. Bu da kişinin kendi yolunu yetersiz hissetmesine neden olur. Oysa görünen hayatlar, çoğu zaman yalnızca bir kesittir. Psikolojik olarak karşılaştırma, motivasyonu kısa süreli artırabilir; ancak uzun vadede özgüveni zedeler. Kendi hızını kaybeden birey, başkalarının temposuna yetişmeye çalışırken tükenir. Herkesin başlangıç noktası, koşulları ve yükleri farklıdır.

Sağlıklı hedefler, kıyasla değil; kişinin kendi değerleriyle kurduğu ilişkiyle şekillenir. Başkasının yolunu referans almak, kendi yolunu kaybetmenin en hızlı yoludur. Yeni yılda yapılabilecek en önemli farkındalıklardan biri, başkalarının hayatına bakmak yerine kendi ilerlemeni gözlemlemektir.

Kendime verdiğim sözleri ne kadar ciddiye alıyorum?

Kendine verilen sözlerin tutulup tutulmaması, öz saygının en somut göstergesidir. Küçük sözler önemsenmediğinde, büyük hedefler de zihinde ciddiyetini kaybeder. Psikolojide bu durum, kişinin kendisiyle kurduğu güven ilişkisinin zayıflaması olarak değerlendirilir. Kendine güven, dış başarılarla değil; iç tutarlılıkla güçlenir.

Bu yıl bırakmam gereken ama hâlâ taşıdığım hangi düşünce ya da alışkanlık var?

Bazen ilerleyemememizin nedeni yeni bir şey yapmamamız değil, eski bir şeyi hâlâ taşımamızdır. İşlevini yitirmiş inançlar, bizi geçmişte korumuş olabilir; ama bugün büyümemizi engelliyordur. Bırakmak, kayıp değil; psikolojik bir hafiflemedir. Psikolog gözünden bakıldığında, bu soruların amacı kusur bulmak değil; kendinle temas kurmaktır. Çünkü insan kendini gerçekten duyduğunda, değişim zaten başlar.

YENİ YILIN GERÇEK VAADİ

Yeni yıl bir mucize vaat etmez. Ama şunu vaat eder: Eğer istersek, daha farkında, daha bilinçli ve daha kararlı biri olma ihtimalini. Bu yıl hedefimiz daha fazlasını yapmak değil; kendimizle daha sağlıklı bir ilişki kurmak olsun. Çünkü insan, kendisiyle ilişkisini değiştirmeden hayatını değiştiremez. Ve her gerçek değişim, önce insanın kendisiyle konuşma biçimini değiştirmesiyle başlar.

Yeni yıl, yeni bir şans değil…

Yeni bir bilinçtir.


 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *