EKREM HACIHASANOĞLU
2026 yılı asgari ücreti tartışmaların gölgesinde belirlendi. İşçi kanadını temsil eden Türk-İş'in katılmadığı komisyon toplantılarının üçüncüsünde iktidar ve patronlar bir araya gelerek 22 bin TL olan asgari ücret yüzde 27 zam yaptı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, asgari ücretin 2026 yılı için net 28 bin 75 lira 50 kuruş olarak belirlendiğini bildirdi. Asgari ücretin 30 bin TL olan açlık sınırının altında açıklanmasının ardından tepkiler çığ gibi büyüdü. Açıklanan rakamı sadece iktidar kanadı makul buldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni asgari ücretle ilgili, “2026 yılı için 28 bin 75 lira olarak açıklanan yeni asgari ücretin işçi ve işverenlerimize hayırlara vesile olmasını diliyorum. Böylece net asgari ücret geçtiğimiz yıla göre yüzde 27 oranında artmış oldu. Ayrıca asgari ücret desteğini önümüzdeki yıl bin 270 lira olarak uygulamayı sürdüreceğiz” açıklamasını yaptı.
Sorumlusu Erdoğan!
Belirlenen asgari ücrete en sert tepkiyi gösteren CHP lideri Özgür Özel, “Erdoğan sorumlusu benim diyor. Mehmet Şimşek ne yapıyorsa Erdoğan yüzünden yapıyor. Bu memlekette Erdoğan dışında birine fatura kesmek Erdoğan'ın ekmeğine yağ sürmektir. Efendim, 'Erdoğan vermek istiyor da Mehmet Şimşek direniyor.' Erdoğan'a bu zamana kadar kim direnmiş de Mehmet Şimşek direniyor. Yurttaşı sefalete mahkum ettiler. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez asgari ücret açıklandığı gün açlık sınırının altında kaldı” dedi. Özel, kendi taleplerinin ise 39 bin lira olduğunu yineledi. Avrupa ülkelerinde asgari ücret alanların oranının yüzde 10'un altında olduğunu söyleyen Özel, Türkiye'de yurttaşların yüzde 55'inin asgari ücret aldığını ifade etti.
Yazıklar olsun!
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ise 2026 yılı asgari ücretinin 28 bin 75 lira olarak açıklanmasına çok sert tepki gösterdi. “Asgari ücretin 28 bin TL olması demek, çalışanı açlığa mahkûm etmek demektir” diyen Babacan, “Türkiye; faize para yatıranın servetine servet kattığı, alın teriyle çalışanın ise perişan olduğu bir ülke hâline geldi. Yazıklar olsun! Kaç kere söyledik; geçen seneden işçimizin yüzde 15 alacağı var dedik. Bu yılın enflasyonu en az yüzde 30 olacak dedik. Yüzde 5 büyümeden pay almak işçimizin hakkıdır dedik. Toplamda yüzde 50’nin altında bir zam asgari ücretliye zulümdür dedik. Anlamadılar, anlamıyorlar” ifadelerişni kullandı
Bu bir utanç vesilesi!
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu da açıklanan rakama tepki gösterdi. Dervişoğlu, “Açlık sınırının 30 bin lira, bekar bir çalışanın aylık maliyetinin 40 bin lira, yoksulluk sınırının yaklaşık 100 bin lira olduğu Türkiye’de asgari ücret 28 bin 75 lira olarak ilan edildi. Bu bir utanç vesilesidir. Bu, vatandaşın açlığa ve sefalete mahkum edilmesidir. Bugün Türkiye’de asgari ücret, başlangıç maaşı değildir. Asgari ücret, Türkiye’nin ortalama ücretidir. Bu parayla ayın sonunu getirebilmek mümkün müdür? Yarattığınız sefaleti yöneterek iktidarda kalmanın yolunu arıyorsunuz. Cehaleti ve fukaralığı yöneterek ondan besleniyorsunuz. Enflasyon hedefine ulaşılana kadar işverenin ödediği SGK primini ve işsizlik sigortası işveren payını devlet üstlenmelidir. Asgari ücret Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmadan yeniden gözden geçirilmeli. İşçisine asgari ücretin üzerinde maaş veren veya istihdamını koruyan küçük esnafa elektrik, doğal gaz ve kira konularında vergi indirimi sağlanmalıdır” uyarısını yaptı.
Yoğun tepki var
Yeni asgari ücrete iktidar kanadından sadece AK Parti eski Milletvekili Şamil Tayyar tepki gösterdi. “Yeni asgari ücrete yoğun tepki var, bize sitem edenler de” diyen Tayyar, “Geçen yıl hükümet kendi ürettiği mal ve hizmetlere yüzde 43,93 zam yaparken, asgari ücret artışını yüzde 30’la sınırlandırmıştı. Biz de eleştirmiştik. Bu yıl hükümet değerleme oranını 25,49 olarak belirlerken, asgari ücret artışını yüzde 27’le bu oranın üzerine çıkardı. Soruna yaklaşımda zihniyet değişimini olumlu buldum. Elbette, hayat pahalılığı ve derin yoksulluğun farkındayım. Fiyat algısının çöktüğünü ve rakamların piyasa şartları karşısında kifayetsiz kaldığını görüyorum. Ne var ki çalışma hayatındaki sorun, asgari ücreti aşan boyuttadır. Ücret politikasındaki zihniyet değişimi önemli ancak, teknik düzeltmenin kapsamlı bir reformla genişletilerek refahın tabana yayılması gerekir” ifadelerini kullandı.
OLAN YİNE ÜCRETLİYE OLDU!
28 bin 75 TL olarak belirlenen asgari ücrete ekonomi uzmanları da kayıtsız kalmadı. Ekonomis İris Cibre, “Aralıkta açlık sınırı, yüzde 1 artış olsa 30126 TL. Asgari ücret yıla doğrudan yüzde 7.3 aşağıdan başlıyor. TCMB hesabına göre yıllık enflasyona etkisi, iki çeyrek içinde tamamlanmak üzere, 2,7 puan. Hep diyorum ya, olan ücretliye oldu” derken, Aziz Çelik, “Asgari ücret rezaleti! Asgari ücret açlık sınırının bile altında belirlendi” tepkisini gösterdi. Uğur Gürses ise “2026'nın sözü 'Geçim' olmalı. Asgari ücretin yüzde 27 oranında artışı, kötü bir ortalama bakkal hesabına dayanıyor olmalı: Bu yıl yüzde 31'le biter, gelecek yılsonu enflasyon beklentisi mali piyasada yüzde 23 civarında; topla-böl 2'ye eşittir yüzde 27 demiş olmalılar. Çok yazık” ifadelerini kullandı. Ünlü ekonomist Mahfi Eğilmez de “28 bin 75 TL olarak açıklanan 2026 yılı asgari ücreti 2025 yılı kasım ayı açlık sınırı olan 29 bin 828 TL'nin altında belirlenmiş oldu. Benim önerim 33 bin 333 TL idi” diye konuştu.
ÜCRET ADALETİ BOZULDU!
Sahim-Sen Genel Başkanı Özlem Akarken, yaptığı açıklamada açıklanan asgari ücretin kamu çalışanları açısından ciddi bir referans sorunu yarattığını vurguladı. Akarken, ekonomik tablonun 2026’ya girerken daha da ağırlaştığını ifade ederek, “Asgari ücrette açıklanan rakam, milyonlar için bir umut değil; geçim sıkıntısının tescilidir. Kamu emekçileri yıllardır enflasyon karşısında eriyen maaşlarla ayakta kalmaya çalışıyor. Asgari ücret bu seviyedeyken, kamu çalışanlarının ücret skalası da fiilen aşağı çekilmiş oluyor” dedi. Asgari ücret artışının kamu çalışanlarının maaş politikaları üzerinde doğrudan etkisi olduğuna dikkat çeken Özlem Akarken, “Bugün gelinen noktada; eğitim, sorumluluk, risk ve hizmet yükü görmezden gelinerek kamu emekçileri adım adım yoksullaştırılıyor. Asgari ücret artışıyla birlikte, kamu çalışanlarının alım gücü daha da düşüyor. Bu tablo sürdürülebilir değildir. Ücret adaleti tamamen bozuldu” diye konuştu.