Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Ara

Cengizhan Kaya ile magazin gündemi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Cengizhan Kaya ile magazin gündemi

Hediye yaktı geceleri!

Müziğe kalbinden gelen bir fısıltıyla başlayan Hediye, duygusal derinliği ve güçlü yorumu ile dinleyiciyi içine çeken yeni single’ı “Yaktım Geceleri” ile müzik yolculuğunda dikkat çekici bir durak daha oluşturuyor

Sanatçının iç dünyasından süzülen bu eser, yaşanmışlıkların notalara döküldüğü samimi bir anlatı sunuyor. İstanbul’da doğup büyüyen Hediye, müzikle küçük yaşlarda tanıştı. İlk müzik eğitimini özel bir müzik akademisinde bağlama dersleri alarak başlatan sanatçı, zamanla şarkı sözü yazımına yönelerek üretim sürecini derinleştirdi. Türk sanat müziğine olan ilgisini TSM korolarında geliştiren Hediye, yaklaşık 15 yıldır Türk sanat müziği korolarında solist olarak yer alıyor. Uzun süredir profesyonel sahne çalışmalarını sürdüren sanatçı, güçlü yorumu ve duygusal anlatımıyla dinleyicilerin beğenisini kazanıyor. Geçtiğimiz yıl kendi sözlerinden bestelediği ve kliplendirdiği “Yaktım Geceleri”, Hediye’nin solo kariyerinde önemli bir adım oldu. Sanatçı, bu çalışmasıyla içsel kırılmaları ve bekleyişin acısını yalın ama çarpıcı bir dille aktarıyor. Şarkı, “uçurum kenarında bekleyen bir kadının” hikâyesi üzerinden, aşk ve kayıp temalarını güçlü imgelerle işliyor.

Aktif bir şekilde çalışıyor

Elenor Müzik etiketiyle yayımlanan “Yaktım Geceleri”, 4K çözünürlüğündeki video klibiyle netd müzik platformunda müzikseverlerle buluştu. Söz ve müziği Hediye’ye ait olan eserin düzenlemesini Akın Şanlı, aranjesini Emre Akın üstlenirken, klibin yönetmen koltuğunda Doğukan Yaşar yer alıyor. Yapımcılığını Muhteşem Candan ve Kaan Candan’ın üstlendiği çalışmanın mix’i Mustafa Arapoğlu, mastering’i ise Emre Kral imzası taşıyor. Hediye, ikinci single’ı için de çalışmalarını sürdürürken, sahne ve stüdyo projelerine aktif olarak devam ediyor.

Ayrılık diye bir şey yok!

Ege’nin büyülü atmosferini notalara dönüştüren Mustafa Boran Durgun, son çalışması “Ayrılık Diye Birşey Yok” ile müzik dünyasında ses getirmeye devam ediyor

Çeşme’de sözlerini yazıp bestelediği şarkı, yalnızca beş günde 50 bin dinlenmeye ulaşmıştı; bugün ise rakam 80 bini bulmuş durumda. Bu hızlı yükseliş, eserin geniş bir kitle tarafından benimsendiğini gösteriyor. Tüm şarkılarını Çeşme’de besteleyen ve Çeşme’de yaşayan sanatçı, bölgeyi yalnızca bir ilham kaynağı değil, hayatının doğal bir parçası olarak gördüğünü vurguluyor. Alaçatı ve Çeşme’nin ruhu, hem melodilerinde hem de sözlerinde kendini belirgin biçimde hissettiriyor. Durgun’un dijital platformlarda yer alan toplam dört sözlü şarkısının ardından, beşinci eseri “Hayat Devam Ediyor” da çok yakında müzikseverlerle buluşacak. Sanatçının Alaçatı için özel olarak bestelediği “Alaçatı Yine Şarkımızı Söyledi” adlı eseri de büyük ilgi gördü ve Ege’nin romantik dokusunu başarıyla yansıtan çalışmalarından biri olarak öne çıktı. Müzik dünyasında Tanju Okan’ı idolü olarak gördüğünü belirten Durgun, Urla’nın efsane ismine duyduğu saygıyı ve onun sahiciliğini her eserine yansıtmayı önemsediğini söylüyor. Durgun’un müziğinde hem nostaljik hem modern bir çizginin buluşması da bu yaklaşımın sonucu. Sözlü eserlerinin yanı sıra, sanatçının enstrümantal yönünü ortaya koyan “Starlight Moment” adlı piyano serisi de dinleyiciden yoğun ilgi gördü. Bu seri, Durgun’un melodik duyarlılığını ve besteci kimliğini daha da belirginleştiriyor. Tüm şarkılarının bir araya geleceği albümün de yolda olduğunu belirten Mustafa Boran Durgun, Çeşme’nin esintisini, Alaçatı’nın tutkusunu ve Ege’nin samimiyetini taşıyan müziğiyle dinleyicileri büyülemeye hazırlanıyor. “Ayrılık Diye Birşey Yok”, bu yılın en güçlü bağımsız çıkışlarından biri olma yolunda hızla ilerliyor.

Aşk saf bir duygudur!

Romina Gas, söz ve müziği kendisine ait olan yeni şarkısı “Aşk Saf Duygudur (Love Is a Pure Feeling)” ile aşkın en yalın, en arınmış halini müzikle buluşturuyor. Sanatçının resmi müzik videosu, Adana’nın Osmaniye ilçesinde yer alan ve kadim tarihiyle dikkat çeken Kastabala Antik Kenti’nde çekildi

Binlerce yıllık geçmişiyle güçlü bir enerji taşıyan Kastabala, klibe yalnızca görsel bir estetik değil, aynı zamanda ruhsal bir derinlik de kazandırıyor. Antik kentin doğal atmosferi ve tarihsel dokusu, Romina Gas’ın müziğinde hissedilen yüksek aşk frekansını güçlü bir görsel anlatımla destekliyor. Spiritüel yönü ve şifacı kimliğiyle de tanınan Romina Gas, bu şarkıyı yüksek bir aşk frekansıyla bestelediğini vurguluyor. Sanatçı, “Aşk Saf Duygudur’u çok yüksek bir aşk frekansıyla besteledim. Dinleyen herkes bu frekansı mutlaka hissedecektir. Kalpten kalbe, tüm dünyada bir yolculuk yapacağına inanıyorum” sözleriyle, şarkının evrensel ve şifalandırıcı mesajına dikkat çekiyor. Klip çekimi, yalnızca sanatsal bir üretim olmanın ötesinde, Osmaniye’nin kültürel mirasını uluslararası platformlarda tanıtmayı da hedefliyor. Bu süreçte Osmaniye İl Kültür ve Turizm Müdürü Burhan Torun, Kastabala Kazı Başkanlığı ve Kadirli Koleji adına Mustafa Erdem ve Yunus Pekcan, projeye verdikleri destekle klibin hayata geçirilmesinde önemli rol oynadı.
Ekip çalışmasının bir ürünü 
“Aşk Saf Duygudur”, aşkı bir savaş, kıskançlık ya da acı olarak değil; saf, özgür ve kalpten gelen bir his olarak ele alıyor. Şarkı sözlerinde kelimelerin yetersiz kaldığı, gözlerin konuştuğu anlar ön plana çıkarken, dinleyici hem duygusal hem de ruhsal bir yolculuğa davet ediliyor.Şarkının müzikal ve görsel dünyası ise güçlü bir ekip çalışmasının ürünü. Söz, müzik ve beste Romina Gas’a ait olurken, düzenlemede Ruhin İsmayıl imzası bulunuyor. Kayıtlar Selim Öztürk Stüdyosu’nda alınırken, mix ve mastering süreci Özgül Yurdoğlu tarafından gerçekleştirildi. Klip yönetmenliğini Mustafa Kemal Kural üstlenirken, yardımcı yönetmenlik ve fotoğraf çekimleri Ümit Tekcan tarafından yapıldı. Makyaj ve saç tasarımında Hüsne Bal, kurguda Murat Aygör, color grading’de Caner Demiroğlu yer aldı. Görsel tasarım Kamile Topçu tarafından hazırlanırken, YouTube kapak grafik tasarımını Mehmet Atahan gerçekleştirdi.

Ekranların Simge'si!

Bursa’da başlayan bir yolculuk… 4 Ocak 2000 doğumlu Simge İnce, sahnenin çekim gücünü çocuk yaşta hissedenlerden. 2015 yılında ilk dizi deneyimiyle kamera karşısına geçen İnce, o günden bu yana üretmeyi, öğrenmeyi ve kendini yeni alanlarda sınamayı alışkanlığa dönüştüren genç bir yaratıcı olarak dikkat çekiyor

Eğitim adımlarını titizlikle seçen İnce; Yeditepe Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü’nde akademik temelini güçlendirirken, bale eğitimiyle beden dilini, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde aldığı tiyatro ve dans eğitimleriyle sahne varlığını derinleştirdi. Bu altyapı, onu sadece oyuncu değil; setin ritmini anlayan, üretimin görünmeyen damarlarını da kavrayan bir sinema insanı hâline getirdi. Profesyonel yolculuğu kısa sürede önemli yapımlara uzandı. Ay Yapım ve Netflix projelerinde hem reji ekibinde hem oyuncu kadrosunda yer alması, İnce’ye sektörün iki yakasını aynı anda tanıma fırsatı verdi. Bunun yanında ünlü sanatçıların sosyal medya menajerliği ve kişisel asistanlığı gibi yüksek tempolu görevlerde çalışarak iletişim, kriz yönetimi ve marka stratejisi konusunda da güçlü bir deneyim kazandı. Sanatın sahneden taştığı bir başka durak ise DasDas’ın Bursa şubesiydi. Operasyon Müdürlüğü görevini üstlenen İnce, tiyatronun mutfağını yönetirken sahnenin nabzını yakından tutan isimlerden biri oldu. Ardından yeniden Bursa’ya dönüşü, onu bu kez ekranın sunucu koltuğuna taşıdı. As Tv’de başladığı program sunuculuğu, hem anlatım gücünü hem de izleyiciyle kurduğu sıcak bağı görünür kıldı. Bugün Simge İnce; çok yönlü birikimi, kendine özgü çalışma disiplini, özgün projeler geliştirme becerisi, vizyoner yaklaşımı ve ekranı aydınlatan enerjisiyle dikkat çeken genç isimler arasında yer alıyor. Onu izleyenler için bu yolculuk, yeni başlangıçlarla uzayan bir hikâye gibi… 

Yerelden ulusala bir yolculuk 
Gazetecilik dünyasında bazı isimler vardır; sahaya adım attıkları ilk günden itibaren haber kokusunu sezgileriyle takip eder, ekran ışıklarıyla doğal bir uyum yakalar. Simge Özden’in hikâyesi de tam olarak böyle bir akışla şekilleniyor. Onun mesleki serüveni, 2009 yılında Doğan Haber Ajansı ve Aksaray Posta Gazetesi’nde stajyerlik yaparken başlayan, yıllar içinde giderek güçlenen bir çizgi taşıyor. 2010’da Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Gazetecilik Bölümüne adım atan Özden, henüz öğrenciyken haftanın üç günü Sipas TV’nin (bugünkü Vizyon 58) ana haber bültenini sundu. Öğrenci kimliğinin yanında omuzladığı canlı yayın sorumluluğu, ona hem erken deneyim hem de habercilik disiplininin ilk ciddi temelini kazandırdı. Ardından Halk Eğitim Merkezinde aldığı diksiyon eğitimi, onun ekrandaki etkili dil kullanımını daha da keskinleştirdi. 2014’te mezun olmasıyla birlikte profesyonel habercilik hattına Çanakkale Gündem Gazetesi’nde muhabir olarak giriş yaptı. Sonrasında Troia Medya bünyesindeki İşte Çanakkale Gazetesi ve Aktüel Dergisi ile devam eden süreç, Boğaz Medya’da perfore ve muhabirlik görevleriyle genişleyen bir üretim alanı yarattı. Haber odasından sahaya, perforeden özel dosya çalışmalarına kadar uzanan çeşitlilik; onun mesleğe çok yönlü bakışını da perçinledi. 2017 yılında İzmir’de Başkent İletişim Akademisi’nde TRT spikerlerinden sunuculuk-spikerlik eğitimi alması ise kariyerindeki dönüm noktalarından biri oldu. Bu eğitim, onun ekrandaki duruşuna profesyonel bir netlik, ritim ve otorite kazandırdı. 2018’de Çanakkale’de Kalem Gazetesi’nde Yazı İşleri Müdürü olarak görev yapan Simge Özden, masa başı yönetim tecrübesini de güçlü sahadaki dinamizmiyle harmanladı. 2022 yılı ise onu bir üst seviyeye taşıdı: Dardanel Medya çatısı altında ulusal ölçekte yayın yapan Ton TV’de Ana Haber Bülteni, Güne Başlarken, Gün İçinden, Gündem Özel ve Seçim Özel programlarının hem hazırlanmasında hem de canlı yayında sunumunda aktif görev aldı. Özellikle seçim dönemlerinde belediye başkanları ve milletvekilleriyle yaptığı özel söyleşiler, Ton TV ekranında dikkat çeken çalışmalar arasında yer aldı. Marmara Bölgesi’nden haber akışını izleyiciye aktardığı ana haber sunumları ise bölgesel habercilikte kendine has bir iz bıraktı. Bugün Ton TV’de Programlar Müdürü olarak görev yapan Simge Özden, aynı zamanda Not Defteri ve Spor Ajandası programlarının da sunuculuğunu üstleniyor.


Şant'tan bir Sezen klasiği

Türk pop müziğinin zamansız eserlerinden biri olan “Git”, Sezen Aksu’nun aşkın en derin çelişkilerini yalın ama sarsıcı bir dille anlattığı unutulmaz şarkılar arasında özel bir yere sahip

“Git” derken aslında gitmesini istememeyi, ağızdan çıkan sözlerle kalpte hissedilenin örtüşmediği o kırılgan anları anlatan bu eser, yıllar geçse de etkisini yitirmiyor. Bu güçlü klasiğe yeni bir yorum ise müzisyen Şant Nişanyandan geldi. Sanatçı, Sezen Aksu’nun “Git” şarkısını kendi duygusal dünyasından süzerek, sade ama derinlikli bir cover çalışmasıyla dinleyiciyle buluşturdu. “Dönemin üretilen pek çok şarkısında bulamadığım anlamı Sezen Aksu şarkılarında bulurum” diyen Şant, özellikle “Git”in taşıdığı tezat duyguların kendisine çok yakın olduğunu vurguluyor. Ezgisel yapısının da sesine yakıştığını belirten sanatçı, bu projede samimiyeti ön planda tutuyor. Çalışmanın en dikkat çekici yönlerinden biri, sürecin tamamen sanatçının kendi imzasını taşıması. Piyano, vokal, düzenleme ve klip çekimi dâhil olmak üzere her aşamada birebir emeği bulunan Şant, birçok cover projesinde olduğu gibi bu çalışmada da üretimin merkezinde olmayı tercih ediyor.

Dikkat çekici bir yorum
Müzikal yolculuğu ise oldukça erken yaşlarda başlamış. Henüz 2–3 yaşlarındayken, ailesinin kendisine aldığı küçük bir org ile televizyonda duyduğu melodileri çalmaya başlayan sanatçının yeteneği kısa sürede fark edilmiş. Ailesinin desteğiyle müzik eğitimine yönelen Şant, müziği hiçbir zaman yalnızca maddi bir kazanç alanı olarak görmediğini ifade ediyor. Piyasanın kalıplarından uzak, içinden akan ruha ve derinliğe hitap eden müziği üretmeyi kendisine ilke edinmiş durumda.
“Git” yorumu da bu anlayışın güçlü bir yansıması niteliğinde. Sezen Aksu’ya, nam-ı diğer Minik Serçe’ye saygıyla hazırlanan bu çalışma; sade düzenlemesi, duyguyu öne çıkaran vokali ve içten atmosferiyle dikkat çekiyor. Sanatçı, bu özel çalışmayı şu sözlerle özetliyor: “Sezen Aksu klasikleri arasında yeri çok ayrı olan ‘Git’i bir de benden dinleyin istedim. Düzenlemesinden kaydına kadar her aşamasını büyük bir keyifle ve titizlikle hazırladım. Umarım sizin de hislerinize tercüman olur.” Sezen Aksu’nun duygusal mirasına saygıyla hazırlanan bu yorum, “Git”i yeniden hissetmek isteyenler için sade, güçlü ve samimi bir durak olarak öne çıkıyor.

Yeşim Yurt çok başarılı

Dil, Medya ve Kültürle Örülen Çok Katmanlı Bir Başarı Yolculuğu. Ankara’da yaşayan ve medya dünyasında kendi çizgisini oluşturarak ilerleyen Yeşim Yurt, disiplinli çalışması, dil hassasiyeti ve kültürel donanımıyla ekranların yeni ve dikkat çeken yüzlerinden biri olarak öne çıkıyor

1994 doğumlu Yurt, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sağlık Bilimleri bölümünden mezun olduktan sonra çocukluk hayalini takip ederek medya sektörüne yöneldi. Dünya dillerine ilgisi çok küçük yaşlarda başlayan Yurt’un henüz üç yaşındayken diksiyonu çevresindekilerin dikkatini çekiyordu. İlkokul döneminde akıcı okuyan bir arkadaşından aldığı ilhamla dil sevgisini pekiştirdi; Oktay Sinanoğlu’nun “Bye Bye Türkçe” eserini okuyarak Türkçe’nin korunmasına yönelik güçlü bir bilinç geliştirdi. Türkçe–yabancı karışımı tabela ve yazıların bile kendisini rahatsız edecek kadar derin bir dil duyarlılığına sahip olması, bu tutkunun ne kadar erken şekillendiğini gösteriyordu.Üniversite yıllarında katıldığı çeşitli seminerler ve etkinlikler, onun medya alanına dair motivasyonunu daha da artırdı. Sahne hâkimiyeti, etkili iletişimi ve güçlü hitabeti ile dikkat çeken Yurt, bu dönemde hayallerini şekillendiren önemli tecrübeler edindi. Akademik altyapısını genişletmek için Eskişehir Üniversitesi Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümünü tamamlayan Yurt, bir süre İngilizce eğitmenliği yaptı; bu görevinden ayrılmış olsa da dil becerilerini ve iletişim hâkimiyetini geliştirmeyi sürdüren Yurt, orta derecede de İtalyanca biliyor. Aynı zamanda gönüllü olarak kitap seslendirme çalışmaları yaparak ses, tonlama ve anlatım tekniklerinde profesyonel bir derinlik edindi. Yurt, medya pratiğini yalnızca eğitimle değil, sahadaki deneyimleriyle de güçlendirdi. Çeşitli yerel kanallarda haber yazdı, stüdyo çalışmalarına katıldı ve farklı programlarda görev aldı. Ayrıca resmi kurum ve özel organizasyonlarda protokol sunuculuğu yaparak sahne hâkimiyeti ve temsil gücünü üst seviyeye taşıdı. Gazetecilik alanında kendini geliştirmek amacıyla İstanbul Esenyurt Üniversitesi’nde Araştırmacı Gazetecilik sertifika programını tamamlayan Yurt, mesleki disiplinini akademik bir perspektifle de pekiştirdi. 20. Altın Başarı Ödülleri’nde gerçekleştirdiği kırmızı halı röportajları, onun ekran enerjisini ve profesyonel duruşunu geniş kitlelere taşıyan önemli bir adım oldu.Bugün Yeşim Yurt, medya kariyerinde yeni bir sayfa açarak Tivi6 ekranlarında yer almaya hazırlanıyor. Bir süredir kanalda çalışmalarını sürdüren Yurt, yeni kuşak ve program formatları için teknik süreçlerin devam ettiğini belirtiyor. Hem haber hem açık oturum formatında projelerin planlandığı Tivi6’da, kanalın yükselen yüzlerinden biri olarak konumlanıyor. Dil hâkimiyeti, kültürel birikimi ve sahne tecrübesiyle Yurt, yalnızca haber okuyan bir ekran yüzü olmadığını vurguluyor: “Bir spiker, dili; dünya gündemi, kültür, objektiflik ve nezaketle birleştiren bir köprüdür.” Pozitif enerjisi, doğal zarafeti ve mesleğine duyduğu tutkuyla Yeşim Yurt, Tivi6 ekranlarında parlamaya hazırlanan; hem alanını okumuş hem sahada tecrübe edinmiş kültürlü ve güçlü bir medya profesyoneli olarak dikkat çekiyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *