Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Az bulutlu
8°
Ara

Masumiyet karinesi unutulursa

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Masumiyet karinesi unutulursa

Türkiye, Aralık 2025’in başında yine tanıdık bir tabloyla karşı karşıya kaldı. Bir gazeteci hakkında yürütülen soruşturma, daha dava dosyası bile tam anlamıyla açılmadan, kamuoyunda kesin hükümlerle tartışılmaya başlandı.

Habertürk TV Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Ersoy’un gözaltına alınması ve ardından tutuklanması, yalnızca bir adli süreç değil; aynı zamanda medya, hukuk ve kamu vicdanının nasıl sınandığını gösteren bir örnek oldu.

Elbette hiç kimse hukukun üstünde değildir. Gazeteci de olsa, siyasetçi de olsa, sıradan bir vatandaş da olsa, iddialar yargı önünde araştırılır. Ancak tam da bu noktada unutulmaması gereken temel bir ilke vardır: Masumiyet karinesi.

Masumiyet karinesi, bir kişinin suçluluğu kesinleşmiş bir yargı kararıyla sabit oluncaya kadar masum sayılmasını emreder. Bu ilke yalnızca mahkemeleri değil, medyayı ve kamuoyunu da bağlar. Ne var ki son yıllarda sıkça gördüğümüz üzere, gözaltı haberleri çoğu zaman “suç ispatlanmış” algısıyla sunulmakta, kişiler daha savunma yapma imkânı bulamadan mahkûm edilmektedir.

Mehmet Akif Ersoy hakkında yöneltilen suçlamalar henüz iddia aşamasındadır. Ersoy’un da açıkça ifade ettiği üzere, kendisi suçlamaları reddetmekte ve iddiaların somut delillere dayanmadığını savunmaktadır. Bu beyanlar, hukuki sürecin doğal bir parçasıdır ve ciddiyetle ele alınmalıdır.

Bu noktada medyaya düşen sorumluluk büyüktür. Haber verme hakkı ile yargısız infaz arasındaki çizgi giderek incelmektedir. Gazetecilik, kamuoyunu bilgilendirme görevi kadar, hukuka ve insan onuruna saygıyı da gerektirir.

Nitekim gazeteci Ruşen Çakır’ın da ifade ettiği gibi, “Mahkemeler tarafından suçları sabitlenip cezalandırılmadıkları müddetçe herkes masumdur.” Bu cümle, aslında tüm tartışmanın özeti niteliğindedir.

Bugün mesele yalnızca Mehmet Akif Ersoy meselesi değildir. Bugün tartışılan, yarın herhangi bir yurttaşın başına gelebilecek bir sürecin nasıl ele alındığıdır. Masumiyet karinesinin zedelenmesi, adalet duygusunun aşınması anlamına gelir.

Hukuk devleti, yalnızca suçluları cezalandırmakla değil, suçsuz olma ihtimalini sonuna kadar korumakla ayakta durur. Yargı süreci tamamlanmadan verilen her hüküm, toplumda telafisi zor yaralar açar.

Bu nedenle bu ve benzeri davalarda soğukkanlılık, hukuka saygı ve adil yargılanma hakkı titizlikle korunmalıdır. Çünkü masumiyet karinesi kaybolduğunda, kimsenin güvende olduğu bir düzen kalmaz.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *