Unutulmuş bir devrimci: İsmail Canbulat’ın trajik hikâyesi
Tarih sayfaları bazen kahramanları yüceltirken, bazen de onları gölgelere hapseder. Bu yazımda da Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan fırtınalı bir yolculuğun kahramanı olan İsmail Hakkı Canbulat’ı anmak istedim. 1880’de İstanbul’un karmaşık sokaklarında doğan bu Çerkes kökenli adam, sadece bir siyasetçi değil, adeta bir devrim rüzgârıydı. Harp Okulu’ndan mezun olup Makedonya’da Meşrutiyet’in tohumlarını eken, sonra da Cumhuriyet’in ilk yıllarında muhalif bir ses olarak yükselen bir figür. Ama ne yazık ki, onun da hikâyesi trajediyle sonlandı. 1926 İzmir Suikastı davasında idam edildi. Peki, kimdi bu adam ve neden bugün hâlâ tartışmalı bir miras bırakıyor?
Canbulat’ın hayatı, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşüyle paralel ilerliyor. Manastır ve Selanik’te görev yaparken, Meşrutiyet’in ilanında aktif rol aldı; hatta İstanbul’a dönüp Harp Okulu’nda tarih öğretmenliği yaptı. Askerliği bırakıp Büyükada Kaymakamlığı’na atandığında, daha 30’lu yaşlarındaydı. Ardından İzmit milletvekilliği, Balkan Savaşı’nda gönüllü subaylık, Emniyet Genel Müdürlüğü, İstanbul Valiliği ve belediye başkanlığı… Liste uzar gider. 1918’de kısa bir süre İçişleri Bakanı oldu, Stokholm Elçiliği yaptı. İttihat ve Terakki’nin feshi sonrası Teceddüt Fırkası’nın (Yenilik Partisi) kurucularındandı. Mütareke döneminde Damat Ferit Paşa tarafından tutuklanıp Malta’ya sürüldü, o sürgünler, Osmanlı’nın son nefesindeki siyasi hesaplaşmaların simgesiydi.
Cumhuriyet’e geçişte de durmadı. 1923’te TBMM’nin 2. Dönem İstanbul milletvekili seçildi ve Rauf Bey’le birlikte Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı kurdu. İşte burada işler karmaşıklaşıyor. Bu parti, Atatürk’ün Cumhuriyet Halk Fırkası’na muhalif bir ses olarak doğdu; çoğulculuk ve demokrasi vaat ediyordu. Ancak 1925’te Şeyh Sait İsyanı bahanesiyle kapatıldı. Canbulat, muhalif kimliğiyle hedef tahtasına oturtuldu. Ve 1926’da, Atatürk’e yönelik İzmir Suikastı girişimiyle bağlantılı olduğu iddiasıyla İstiklal Mahkemesi’nde yargılandı. Mahkeme hızlıydı, karar kesindi: İdam. Kokluca Mezarlığı’na gömüldü, ama mirası hâlâ sorgulanıyor. Gerçekten suikastte parmağı var mıydı, yoksa muhalifleri temizleme operasyonu muydu?
Milli mücadele için hayatını ortaya koyan bu unutulmuş kahramanlar neden bu şekilde bu dünyadan ayrıldı. Tarih sadece kazananların değil, kaybedenlerin de hikâyesiyle tamamlanır. İsmail Canbulat gibi figürler, bize geçmişin gölgelerini aydınlatma fırsatı verir.
Bu yazı vesilesiyle bize bu cumhuriyeti bırakan hatırlanan ve unutulan bütün kahramanlara selam olsun.