Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
19°
Ara

Ceviz ile elma arasında sıkışmış zihniyetimiz

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Ceviz ile elma arasında  sıkışmış zihniyetimiz

Nasrettin Hoca’nın ceviz ağacı altındaki şükrü ile Newton’ın elmanın neden düştüğünü merak edişi, iki insanın değil iki dünyanın zihinsel farkını anlatır. Biri “şükür” ile anlam üretirken diğeri “neden?” sorusuyla bilgi üretir.

Bazen iki meyve, iki dünyadan/medeniyetten daha fazla şey anlatır. Birinin başına ceviz düşer, “İyi ki kabak değilmiş” deyip hayatına devam eder. Öteki düştüğünü gördüğü elma için “neden düşüyor” diye sorgulamaya başlar. Nasrettin Hoca ile Newton’ın hikâyesi, yalnızca bir mizah ve bilim karşılaştırması değil, iki medeniyetin dünyaya bakışını şekillendiren köklü bir zihniyet farkı olarak yorumlanabilir.

Nasrettin Hoca’nın dünyasında doğa, insanın üzerinde çokça düşünmesi gereken bir muammadan ziyade, içinde yaşanan ve uyum sağlanan ilahi bir düzendir. Ceviz ağacı fıkrasında Hoca’nın yaptığı şey aslında düşünmemek değil; düşünceyi bir hikmete ve bir huzur arayışına dönüştürmektir. Bunun en pratik yolu evreni sorgulamak ve açıklamak yerine kabullenmek ve evrenle uzlaşmaktır. Anadolu’nun yüzyıllar içinde geliştirdiği uyum tam da budur. Dolayısıyla cevizin düşüşünde bilgi değil; kaderle barış hali ve kabullenme vardır.

Newton’ın elma hikâyesi ise başka bir dünyanın kapısını aralar. Bu defa doğa, anlam verilmesi gereken değil; açıklanması ve yasa konulması gereken bir fizik alanıdır. Elmanın düşüşü insan doğayı çözebilir iddiasının da başlangıcıdır. Dünyayı kaderle değil, nedensonuç ilişkileriyle okuyan modern bilimin tipik sahnesidir bu. Newton’ın sorgulayıcı merakı, insanın evren karşısındaki özgüveninin de sembolüdür.

İki hikâyeyi yan yana koyduğumuzda Nasrettin Hoca ve Newton’u değil, iki farklı zihniyeti karşılaştırmış oluruz. Antropologlara göre her toplumun dünyayı kavrama biçimi, yüzyılların alışkanlıkları, iktidar ilişkileri, korkuları, umutları ve kültürel örgütlenmesiyle şekillenir. Buna göre Nasrettin Hoca’nın zihniyeti/dünyası toplumsal uyumu; Newton’ın zihniyeti/dünyası bireysel merakı öne çıkarır.

Bu yüzden ceviz ağacının gölgesindeki kaderci kanaatkârlık ile elma ağacının altındaki şüpheci merak zıt kutuplar gibi görünse de, aslında birbirini tamamlayan bütüncül bir insanlık deneyiminin iki yüzüdür. Biri bizi hayatta tutan sağduyuyu, diğeri dünyayı dönüştüren cesareti simgeler.

Bugün ihtiyacımız olan şey, “Hoca mı haklı Newton mı?” tartışması değil; bu iki aklın ve düşünme biçiminin birlikte var olabileceğini hatırlamak olmalıdır. Çünkü yalnızca şükreden toplum ufkunu genişletemez ve yalnızca sorgulayan toplum da huzur bulamaz. Tam da bu nedenle hem kabaktan korunmayı bilecek bir mizaha, hem de elmanın neden düştüğünü soracak bir meraka ihtiyacımız var.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *