Yalan söylemek bitmiyor
Politikacılar ve devlet yöneticileri yalan söylemeyi bir alışkanlık haline getirdi.
Sadece politikacı ve devlet yöneticileri yalan söylemiyor sokakta ki yurttaş, ibadet hanedeki yetkili, adli görevliler, maliye ve merkez bankası yöneticileri dahası hemen herkes yurttaş bir birine yalan söylemekte.
Yalan söylemek ya da kendince doğru yaptığını(?)savunma amacıyla uydurmak abartılı ya da küçümsenen bir durumdur. Toplum olarak abartmayı ya da küçümsemeyi alışkanlık haline getirmişiz. Bunu yaparken gerçeği yok saymışız. Oysa gerçeği söylediğini açıklayan inanmamızı sağlayan kendine olduğu gibi topluma yani bize samimi değil.
Seçilen ya da atanan her kim olursa olsun göreve başlarken “namusu ve şerefi” üzerine yemin eder ant içer. Yemin edip ant içmek ne demektir? Bir veya birden fazla kişi ya da topluluğun değerleri (inançları) temelinde bir şeyi yapmak ya da yapmamak adına verilen sözdür. Bu bir sır da olabilir görevde olabilir.
Yemin ya da söz veren hiçbir baskı ve zorlama olmadan kendi isteğiyle “söz” verir. Seçilen, atanan ya da bir topluluğun içine dâhil olan iyi ya da kötü günde verdiği sözü, içtiği andı unutmamalı. Görevi gereği yapması gereken sorumluluklarını bilirken yapmaması gerekenden de sakınacaktır.
Birileri yani “iktidar” yani “yöneticiler” dikkatleri üzerine çekmek için toplumun duygu ve düşünceleriyle oynamakta. Yapamayacakları yerine getiremeyecekleri şeyleri bazen abartarak bazen de dramatize ederek gündeme getirip topluma yalan söylemekte. Kendini acındırıp mağdur göstererek yani ısrarla yalan söyleyerek savunma yaparken gerçekleri saklamaya çalışmakta. Bunu o kadar ısrarla yaparlar ki kendi de yalanlarına inanır.
Söz verip ant içmek hele bunu “unutup” hatırlatanlara aba altından sopa göstermek yöneticilerin genel alışkanlıklarından biri. Zor günler geldiğinde ya da iktidar alındığında nedense yöneticiler verdiği sözleri ve ant unutulur. Oysa gerçekler acı da olsa ortadadır. Maliye bakanlığı hazine ya da merkez bankası borçlanmak için bu yıl enflasyon üzerinde borçlanma yaptı. Aynı yönetim vergi ve diğer kamu harçları içinde enflasyon üzerinde zam yapma kararı aldı. Kamu çalışanları ve resmi asgari ücret bu çizgide olacak mı? Yurttaşını enflasyona karşı ezdirmeyeceğini açıklayan “sayın yöneticiler” geçen yıl olduğu gibi bu yılda aynısını yapacak mı?
Devlet yurttaşı varsa ve onun huzur ve güvenliğini sağlamak zorunda, yasalar bunu belirtiyor. Göreve gelirken verilen söz ve ant bunu sağlamak yerine getirmekle yükümlü. Yurttaşın huzur ve güvenliği, eğitim-öğretim, sağlık, iletişim başta olmak üzere diğer kamusal hizmetler ne kadar eşit ve dengeli? Yakası kalkık, omuzu kalabalık, beli silahlı ve iktidarın yarattığı egemen güç zengin takımı bir yurttaş ile eşit olduğunu kim iddia eder? Hele iktidarın yanlışlarını ve yalanlarını ortaya çıkarmak, verdiği sözlerin yerine getirilmediğini göstermek ve bunların takipçisi olana günümüzde ağır bedel ve baskılar yapılmakta.
Devletin yakası kalkık, omuzu kalabalık, beli silahlı güçleri iktidara değil yurttaşa karşı sorumlulukları vardır. Tabii ki geçmiş başbakan ve cumhurbaşkanı “Özal”ın dediği gibi “benim memurum işini bilir” cinsinden olanlar bunların haricindedir. 12 Mart 1971 hatta 12 Eylül 1980’den bugüne ülkeyi bir türlü düze çıkaramayan askeri darbe ve onun uzantıları iktidarlar devleti yönetmekte. “Kurulu sistemin” yöneticilerinin hemen hepsi yanlışı ve suçu bir önceki iktidara atmakta, sormazlar mı sen de onların içindeydin ne yapıyordun?
Topluma yeni hedefler gösterilmekte. Yeni hedefler gösterilirken gerçeklerden uzaklaşmaları sağlanmakta. “Çalışan”, “aile” ya da “emekliler” yılı derken hazine ve merkez bankası dış borçlanma için enflasyonun üzerinde faiz getirisi verirken yurttaşına enflasyonun altında zam vermek ne kadar gerçek ne kadar samimi?
İktidarlar değişebilir ama yöneticilerin yalan söylemleri bitmek bilmiyor.
Mızrak çuvala sığar mı?