Pembe Türkiye gerçek değil!
Türkiye'de gündem çok hızlı değişiyor. Bir günde 3-4 kez gündem ters yüz oluyor. Ama tüm bu değişikliklerin büyük çoğunluğu AKP iktidarı ve tek adam rejiminin operasyonları. Bunun yanında yaşadığımız sıkıntıların ana nedenine. Yani gelelim ekonomimizin durumuna. Açıkçası toplumun büyük kesimi açlık ve yoksulluk altında kelimenin tam anlamıyla "FASFAKİR. Öyleki ülkemizin kahir ekseriyetinin hayal kurma hakkı bile elinden alındı. Gariban işsiz açlıkla boğuşan vatandaşlarımız fırından ekmek alamıyorsa, dışarıda bir kez yemek yiyemiyorsa işin açığı onlar fakir bile değil. O zaman nedir bunu adı "Milyonlar Fas fakir". Su anda çalışan vatandaşlar ise iş yerinde meyve çıkınca eve götürüyor, akşam pazarı yapıyor, kombiyi 40 dereceye çıkaramayan yine onlar. Çalışıyorlar ama hayal kurma hakkı bile elllerinden alındı. Öte yandan Derin Yoksulluk Ağı, Türkiye’nin finans başkentinde yaşayan ailelerin insanlık dışı hayat şartlarını gözler önüne serdi. Durum şu " İnsanlar farelerle yaşıyor, anneler çocuklarını farelerden korumak için başlarında nöbet tutuyor."
Ülke gündemi manipüle ediliyor
AKP iktidarı ülkemizde hergün bir başka düğmeye basarak raf ömrünü uzatmaya çalışıyor. Öyleki şu son dönemde Erdoğan partidan de umud kesip yeni arayışlara toplumsal muhalefeti sindirme peşine düştü. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'de bu konuyla ilgili olarak “Saldırılara karşı CHP Bir Bütündür, Bir Avuç Aparat ve AKP yargı kollarının karşısındadır”. dedi. Özel, Erdoğan’ın cesareti varsa karşılarına çıkmasını isteyerek " Erdoğan’ın bizimle mücadele etmeye takati yok o yüzdern de kadın kolları ile gençlik kollarına güvenmiyor. Yeni bir kol kurdu oda yargı kollarıdır."dedi.
Bu kollarla başarı arıyor
“Erdoğan partisinde yeni bir kol kurdu: AK Parti yargı kolları” diyen Özel, yargı kollarının başkanlığına Akın Gürlek’in atandığını belirtti. Gürlek’in bakan yardımcılığından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na görevlendirildiğini söyleyen Özel, o günden beri yapılmadık zulüm kalmadığını iddia etti. Aslında geldiğimiz noktada şöyle bir değerlendirme yapmak mümkündür. Bakın; İnsanları yönetmek çok kolaydır, önce onları fakirleştirirsin, temel ihtiyaçlarını zar zor karşılayacakları maaşı verirsin, karısının çocuklarının ihtiyaçlarını, bakkalın borcunu, ev kirasını nasıl ödeyeceğini düşünmekten; demokrasiymiş, özgürlükmüş, adaletmiş, daha iyi yaşamakmış, böyle konuları düşünemez olur. Aynen bugün ülkemizde AKP'nin tek adam rejiminde de olduğu gibi. Yaşadığımız olaylar Dostoyevski'nin Budala eserinde söylediği gibi " Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir."
Kıbrıs seçimi AKP'ye dert oldu
Cübbeli Ahmet Hocanın bile, KKTC seçimlerinde Ersin Tatar'ın kazanması için dua istediği ortamda ayrıca AKP'nin tüm gücüyle Ersin Tatar'a destek vermesi bir işe yaramadı. Sadece o değil elbette.Havuz medyaları da işe yaramadı. Bugün Kıbrıs 'da seçimleri TufanErhürman kazandı. Değişim sevinci yaşıyor. Dileğimiz aynı değişimin ülkemizd de yaşanmasıdır. Burada MHP liderinin söylemlerine de pek kimsenin tınmadığını da anımsatmak gerek. Kıbrıs Halkı bu seçimle hem AKP'ye ve yandaşlarına hem de tüm dünyaya "Özgürlük" mesajı verdi. Bahçeli'nin konuşmasına KKTC'liler büyük tepki gösterdi. Kalem Kıbrıs Genel Yayın Yönetmeni ve Basın-Sen Başkanı Ali Kişmir, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, grup konuşmasında "KKTC 82. il olmalıdır" ifadesiyle ilgili köşe yazsısı kaleme aldı Kişmir'in yazısı şu şekilde: Bak Devlet Bey, Kıbrıs’ı biz Kıbrıslılar değil sizin atalarınız çıkarları için satıp kaçmıştı…Bu topraklarda bugün Türkiye Bayrağı dalgalanabiliyorsa, bunu satıp ortada bıraktığınız Kıbrıslı Türklerin direnişine borçlusunuz…
O nedenle haddini bil! İyi alıştınız seçimleri tanımama ve kayyum atama modeline!.. Bu toplumun iradesi ortada, sen önce 81 ilinde halkının iradesi ile seçilen belediye başkanlarına saygı duymayı öğren sonra 82. İlin neresi olması gerektiğini düşünürsün. Bakalım önümüzdeki günlerde neler göreceğiz.
RTÜK sansürleme peşinde
Acı gerçekler her türlü sizi bulur. Türkiye'de AKP'nin tek adam rejimi derinleşen sorunların üstünü kapatmak için çırpınırken her şeyi güllük gülistanlık göstermenin derdinde. RTÜK Başkanı Şahin, geçtiğimiz hafta “halkı karamsarlığa sürükleyen içeriklerine” izin vermeyeceklerini açıkladı.
Ülkemizde ekonomik kriz derinleşiyor, yurttaşlar borç batağında, baskılar artarken temel hak ve özgürlüklere yönelik saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Derinleşen iç ve dış sorunlar karşısında toplumu dizayn etmek baskıya almak isteyen ve bunu bir ölçüde olsun başaran AKP'nin yeni hedefi sokak röportajları oldu. İktidarın medya sopasına dönüşen Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, sokak röportajlarına karşı önlemler alacaklarını dile getirdi.Şahin önceki gün görev süresini tamamladı. Yapılan seçim sonunda RTÜK Başkanlığına AKP eski Çanakkale Milletvekili hukukçu Mehmet Daniş seçildi
Güya algı yapılıyor !
Bu röportajlarda bilinçli yönlendirme çabaları ile "her şeyin kötüye gittiği" yönünde algı oluşturulduğunu savunan Şahin, "RTÜK olarak daha önce de açıkça uyardığımız bu tür yayınların, toplumda umutsuzluk ve ayrışma oluşturmasına asla izin vermeyeceğiz. Kamuoyunu kasıtlı biçimde yönlendiren, halkı karamsarlığa sürükleyen içeriklere müsamaha gösterilmeyeceğini bir kez daha vurguluyor, benzeri yayınlarla ilgili tüm yasal yetkileri sonuna kadar kullanacağımızı önemle hatırlatıyoruz" ifadelerini kullandı. RTÜK’e idari para cezaları, TV’lerin ekranını karartmak yetmedi, sıra sokak röportajlarına geldi!. Sokakta konuşan vatandaş ‘her şey kötüye gidiyor’ diyorsa bu bir algı operasyonu değil, iktidarın yarattığı acı tablonun ifadesidir. Ekonomi politikalarının yarattığı yoksulluk diz boyu mutfakta tencere kaynamıyors dert kaynıyorsa, insanlar geçinemiyorsa, işsizlik ve yoksulluk artıyorsa; yurttaşın söylediği şey propaganda değil, yaşadığı gerçektir! RTÜK’ün asli görevi basını susturmak değil, medyanın özgürce yayın yapmasını güvence altına almaktır. RTÜK, bugün AKP gölgesinde hareket eden bir propaganda aygıtına dönüştü. Bu anlayış, demokrasinin değil, otoriterliğin göstergesidir. Bu ülkede kimse ‘geçinemiyoruz’, ‘işsiziz’, ‘barınamıyoruz’ diyemesin diye mi RTÜK var? Bu açıklama ifade özgürlüğünü hedef alan, halkın sesini kısmaya yönelik açık bir sansür girişimidir. Mikrofonu sustursanız da, sokak konuşur! Halkın sesini kısamazsınız...