
İstanbul’un köprüleri: Demirin ve taşın ötesinde..

İstanbul, iki kıtanın birbirine göz kırptığı eşsiz bir şehir. Bu şehrin kalbi, yalnızca tarihi eserlerinde değil, kıtaları birbirine bağlayan köprülerinde de atıyor. Çünkü İstanbul’un köprüleri, sadece mühendislik harikası değil; aynı zamanda bir şehrin ruhunu taşıyan damarlarıdır.
Boğaziçi Köprüsü: İlk buluşma
1973’te açıldığında, Asya ile Avrupa ilk kez bir köprüyle birleşti. Bugün “15 Temmuz Şehitler Köprüsü” adıyla anılan bu köprü, sadece çelikten yapılmış bir geçiş noktası değildir.
O, İstanbul’un modern çağa attığı imzadır. Her gece ışıklarıyla şehre ayrı bir siluet çizer, her gün binlerce insanı kıtadan kıtaya taşır. Boğaziçi Köprüsü, İstanbul’un ilk büyük selamıdır dünyaya.
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü: Tarihe selam
1988’de hizmete giren ikinci köprü, adını şehri fetheden büyük komutandan aldı. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, yalnızca trafiği hafifleten bir yol değil; aynı zamanda tarihe duyulan saygının bir göstergesidir. Boğaz’ın ortasında bir köprü değil, İstanbul’un geçmişiyle geleceği arasında kurulmuş bir hatıra gibidir. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, fethin hatırasını bugüne taşır.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü: Ufka açılan kapı
2016’da açılan üçüncü köprü, Boğaz’ın en kuzeyinde rüzgârla ve denizle buluşur. Hem kara hem demir yolu taşımacılığıyla, İstanbul’u yalnızca kendi içine değil, dünyaya bağlar.
Adını aldığı Yavuz Sultan Selim gibi heybetli, sert rüzgârlar gibi güçlüdür. Onun gölgesinde gemiler geçerken, İstanbul’un ufuklara açılan yüzünü görmek mümkündür. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İstanbul’un geleceğe uzattığı eldir.
Osmangazi Köprüsü: Şehrin kapısı
İstanbul’un biraz dışında, İzmit Körfezi’nin üzerinde yükselen Osmangazi Köprüsü, Marmara’nın en büyük halkalarından biridir. İstanbul’u Ege’ye, Anadolu’ya daha da yaklaştırır. Sadece kilometreleri kısaltmaz, zamanın da önüne geçer. Osmangazi Köprüsü, İstanbul’un Anadolu’ya açılan kapısıdır.
Köprülerin anlattığı şehir
Her köprü bir mühendislik başarısıdır; ama İstanbul’da köprüler bundan çok daha fazlasıdır. Onlar, bir şehrin hatırasını, gururunu ve geleceğini taşır. Bir kıtadan diğerine geçen her araç, aslında tarihten geleceğe giden bir yolculuğa çıkar.
Ve işte tam da bu yüzden…
İstanbul’un köprüleri, sadece iki kıtayı değil; geçmişi ve geleceği birbirine bağlar.