Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
17°
Ara

Çevre politikaları neden önemli?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Çevre politikaları neden önemli?

Bugün siyaset yazmaya, politikadan dem vurup durmaya ara vereceğim. Çünkü insanlığın ve dünyanın başka gündemleri de var. Onlar ne mi? Birçok şey sayılabilir ama ben bunlaradan birini anlatacağım. İklim krizini...

İklim krizi, artık sadece geleceğin bir sorunu değil; günümüzün en yakıcı gerçeği haline gelmiştir. Dünyanın dört bir yanında aşırı sıcaklık dalgaları, seller, kuraklıklar ve orman yangınları her geçen yıl daha da artarken, Türkiye de bu krizden doğrudan etkilenen ülkeler arasındadır. Coğrafi konumu gereği Akdeniz Havzası’nda yer alan Türkiye, iklim değişikliğinin en sert hissedileceği bölgelerden biri olarak tanımlanıyor. Bu nedenle ülkemizin çevre politikaları, sadece bugünü değil, gelecek kuşakların yaşam hakkını da belirleyecek niteliktedir.

Türkiye, Paris İklim Anlaşması’nı 2021’de onaylayarak 2053 yılı için “net sıfır emisyon” hedefini ilan etti. Bu önemli bir adımdır, ancak hedefin gerçekçi politikalarla desteklenmesi gerekmektedir. Enerji üretiminde yenilenebilir kaynakların payı artmakla birlikte hâlen kömür ve fosil yakıtlara yüksek oranda bağımlılık sürmektedir. Plansız kentleşme, tarım alanlarının daralması, sanayi atıkları, plastik kirliliği ve su kaynaklarının bilinçsiz tüketimi de mevcut çevre politikalarının en zayıf noktalarını oluşturmaktadır.

Atık yönetimi konusunda geri dönüşüm ve sıfır atık projeleri umut verici gelişmeler yaratırken, uygulamada sürdürülebilirlik ve toplumsal katılım hâlâ yetersizdir. Ayrıca doğa koruma alanlarının imara açılması, maden faaliyetlerinin ekosisteme verdiği zararlar ve ormansızlaşma, Türkiye’nin çevre politikalarının ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koymaktadır.

Ne yapmak gerekiyor?


Enerji Dönüşümü: 

Fosil yakıtlardan hızla çıkış planı yapılmalı, yenilenebilir enerji yatırımlarına daha güçlü teşvikler verilmelidir. Güneş ve rüzgâr potansiyeli yüksek olan Türkiye, bu alanda Avrupa’nın öncülerinden biri olabilir.

Su Yönetimi: 

Kuraklık tehdidine karşı baraj politikalarının ötesine geçerek yağmur hasadı, damla sulama, gri su kullanımı gibi yöntemler yaygınlaştırılmalıdır.

Kentleşme Politikaları: 

Betonlaşma yerine yeşil alanların korunması ve artırılması öncelik olmalıdır. Deprem riski kadar iklim riskleri de şehir planlamasının merkezinde yer almalıdır.

Tarımda Dönüşüm: 


Kimyasal gübre ve pestisit kullanımını azaltan, toprak sağlığını koruyan sürdürülebilir tarım yöntemleri desteklenmelidir.

Biyoçeşitlilik Koruma: 

Ormanların, sulak alanların ve doğal yaşam alanlarının imara açılması kesin olarak engellenmelidir. Maden politikaları doğa dostu bir şekilde yeniden düzenlenmelidir.

Toplumsal Katılım: 


Çevre bilinci, yalnızca devletin değil toplumun da sahiplenmesi gereken bir meseledir. Eğitim müfredatından yerel yönetim projelerine kadar her alanda çevre farkındalığı artırılmalıdır.

Çevre önemli...

Çünkü çevre yalnızca doğal güzellikler değil, aynı zamanda yaşamın ta kendisidir. Nefes aldığımız hava, içtiğimiz su, yediğimiz gıda ve sağlığımız doğrudan çevreyle bağlantılıdır. Ekonomik büyüme uğruna doğayı tahrip etmek, aslında uzun vadede kendi yaşam kaynaklarımızı yok etmektir. Çevreye önem vermek, hem bugünün insanlarının hem de gelecek kuşakların yaşam hakkına saygı göstermek demektir.

Türkiye, iklim krizinden en çok etkilenecek ülkelerden biri olmasına rağmen, aynı zamanda bu krize karşı en güçlü dönüşüm fırsatlarına sahip ülkelerden biridir. Sürdürülebilir politikaların kararlılıkla hayata geçirilmesi, çevre dostu yatırımların teşvik edilmesi ve toplumsal bilincin artırılması ile Türkiye, hem kendi vatandaşlarını koruyabilir hem de küresel iklim mücadelesinde öncü bir rol üstlenebilir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *