Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
19°
Ara

Olan demokrasiye oluyor

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Olan demokrasiye oluyor


Türkiye’nin siyasal hayatında demokrasi denildiğinde akla gelen ilk ilke, halkın iradesinin sandığa yansıması ve bu iradenin kayıtsız şartsız korunmasıdır. Ancak son dönemde yaşanan gelişmeler, özellikle CHP’li belediyelere yönelik gözaltı ve operasyon süreçlerinin yoğunlaşması, bu temel ilkeye gölge düşürüyor.

Her gün yeni bir belediye başkanının tutuklandığı, belediye binalarına polis baskınlarının yapıldığı bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu durum sadece muhalefet partilerini değil, doğrudan doğruya sandığa giderek iradesini ortaya koyan milyonlarca vatandaşı hedef alıyor. Çünkü seçmen, oy verdiği, güvenerek sandıktan çıkardığı yöneticisinin her an görevden alınabileceği, yerlerine kayyum atanabileceği bir siyasal düzende yaşamaya mecbur bırakılıyor.

Bu sürecin yarattığı en tehlikeli sonuç, halkın demokrasiye olan inancının zayıflaması. Vatandaş, “Ben oy versem de bir anlamı yok” duygusuna kapılıyor. Bu da seçimlerin meşruiyetini tartışmalı hale getiriyor. Sandığın kıymeti azaldığında ise demokrasinin en temel dayanağı çöker.

AKP iktidarı, yargıyı adeta bir siyasal mühendislik aracı haline getirerek muhalefeti dizayn etme çabasında. Seçmen iradesi yok sayılarak, yargı kararları üzerinden siyaset dizayn edilmesi, demokratik ülkelerde kabul edilebilir bir yöntem değildir. Bu yaklaşım, sadece Türkiye içinde değil, uluslararası kamuoyunda da ciddi eleştirilere neden oluyor. Avrupa’dan Amerika’ya, farklı demokratik ülkelerden gelen açıklamalar; Türkiye’de hukuk devletinin yara aldığı, demokrasinin gerilediği yönünde.

Oysa ki güçlü bir demokrasi, farklı siyasi partilerin özgürce yarıştığı, sandıktan çıkan sonuca herkesin saygı duyduğu bir sistemdir. Belediye başkanlarını gözaltılarla, operasyonlarla devre dışı bırakmak, siyasi iktidarın kendisine duyduğu güvensizliği de gözler önüne seriyor. Kendi seçmenini konsolide etmek için muhalefeti susturma stratejisi, kısa vadede bir “iktidar aracı” gibi görülse de uzun vadede hem ülke içinde kutuplaşmayı derinleştiriyor hem de Türkiye’nin dünyadaki itibarını sarsıyor.

Unutulmamalıdır ki, demokrasilerde esas olan; halkın sandıkta verdiği kararın sonuna kadar korunmasıdır. Kayyum siyaseti, gözaltı ve tutuklamalarla muhalefeti baskı altına almak, Türkiye’yi daha da otoriter bir yola sürüklüyor. Bu gidişatı durdurmanın yolu, hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmekten ve halk iradesine kayıtsız şartsız saygı göstermekten geçiyor.

Bugün yaşanan süreç sadece bir partinin meselesi değildir; doğrudan doğruya Türkiye’de demokrasi isteyen herkesin meselesidir. Çünkü demokrasi, sadece bir kesimin değil, 85 milyonun ortak nefesidir. Eğer bu nefes kesilirse, kaybeden hepimiz oluruz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *