Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
20°
Ara

Demokrasimiz bitkisel hayatta

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Demokrasimiz bitkisel hayatta

Türkiye'de artık her sabah yeni bir karanlıkla uyanıyoruz. Dün hakkında haber yapılmış bir belediyeye bugün kayyum atanıyor. Bugün seçimle gelmiş bir başkan, yarın sabaha gözaltına alınmış oluyor. Yargı kararı bile olmadan, idari tasarruflarla, kararnamelerle, siyasi hesaplarla bir milletin iradesi yerle bir ediliyor.

Bu ülkenin milyonlarca vatandaşı, sandığa gidip oy veriyor. Ve o oy, seçilmiş yöneticileri göreve getiriyor. Fakat iktidar, sandığın sonucunu artık bir formalite olarak görüyor. “Yanlış” çıkan her sonucu düzelten bir sistem kuruldu: Kayyumlar, yasaklar, soruşturmalar, cezalar, tehditler, medya ambargoları ve erişim engelleri.

Son dönemde özellikle CHP’li belediyelere yönelik baskılar artık sistematik hale geldi. Seçimi kazanmak, artık bir şey ifade etmiyor. Kazananlar görevden alınıyor, onların yerine merkezden atanan isimler oturtuluyor. Gerekçe mi? Genelde ucu açık iddialar, belirsiz soruşturmalar ya da tamamen siyasi zeminde şekillenen kampanyalar.

Bu sadece CHP’nin ya da muhalefetin sorunu değil. Bu, bu ülkede hala demokrasiye inanan herkesin sorunudur. Çünkü mesele bir partinin başına gelenler değil, milletin iradesine yapılan sistematik müdahaledir.

Hukuk, artık iktidarın ihtiyaçlarına göre şekillendirilen bir araç haline geldi. Bağımsız yargıdan söz etmek neredeyse imkânsız. Kararların ne zaman, kimin için, hangi gerekçeyle verileceği öngörülemez durumda. Ve bu ortamda ne özgürlük kalıyor, ne de güven.

Erişim engellemeleriyle gerçekler saklanıyor. Medya susturulmuş, kalan az sayıda bağımsız ses ise sürekli hedefte. Her eleştiri “terör”, her muhalif duruş “darbe girişimi” ilan ediliyor. Bu ülkede artık en büyük suçlardan biri, doğruyu söylemek.

Türkiye, hızla bir hukuk devleti olmaktan çıkıyor. Demokrasinin yalnızca seçim günü hatırlandığı, geriye kalan günlerde ise iktidarın mutlak tahakküm kurduğu bir rejime doğru sürükleniyoruz.

Sandığa, hukuka, temel hak ve özgürlüklere sahip çıkmak; sadece muhalefetin değil, bu ülkede onurlu yaşamak isteyen her bireyin sorumluluğudur. Çünkü bu gidişle, bir sabah hep birlikte kendi sesimizden bile mahrum kalabiliriz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *