Beykoz'da istifa ve itiraf zinciri
Beykoz siyasetinde CHP’nin iç çatışmaları artık gizlenemiyor. 20 yıl aradan sonra sadece bin oy farkla kazanılan belediye, birkaç ay içinde istifalar ve itiraflarla çözülen bir yapıya dönüştü.
Son olarak CHP’li meclis üyeleri Murat Uzun, Uğur Gökdemir ve Nevzat Cebeci partiden istifa etti. Bu tablo, Beykoz’da seçimle kazanılan umudun nasıl kendi elleriyle tüketildiğinin fotoğrafıdır.
Aile Şirketi Gibi Liste
Murat Uzun, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sevgi Kılıç’ın amcası Süleyman Kılıç’ın muhasebecisi. Aynı Süleyman Kılıç da CHP meclis üyesi. Yani: yeğen, amca ve muhasebeci aynı siyasi zincirde buluşmuş. Beykoz listeleri, aile bağları ve ticari ilişkiler üzerinden kurulmuş.
100 Bin TL’lik Skandal
İstifa eden bir diğer isim, Uğur Gökdemir. İstanbul İl Kongresi’nde oy karşılığı 100 bin TL almakla suçlanan ve bu yüzden yargılanan bir figür. CHP’nin demokrasi iddiasını gölgeleyen bu kirli tablo, bugün istifayla yeni bir boyut kazandı.
Yaprak dökümü sürüyor
Nevzat Cebeci’nin de istifasıyla CHP Beykoz’da çözülme hızlandı. Yerel basının aylarca dile getirdiği iddiaların görmezden gelinmesi, sonunda partiyi yönetilemez noktaya taşıdı.
Taştan’ın itirafı
CHP Beykoz İlçe Başkanı Mahir Taştan, basın toplantısında öyle cümleler kurdu ki aslında partideki çürümeyi itiraf etmiş oldu:
“Onur ve şerefleri varsa meclis üyeliğinden de istifa etsinler.”
Bir ilçe başkanının, kendi partilileri için bu sözleri kurmak zorunda kalması, Beykoz’daki tablonun vahametini tek başına anlatmaya yeter. Dahası Taştan, Özlem Vural Gürzel’in listeye alınmasının Genel Merkez’in baskısıyla gerçekleştiğini açıkladı. Yani, Beykoz’un kaderi örgütün değil, Ankara’daki masaların kararıyla belirlendi.
Beylikdüzü’nden ithal kadro
Özlem Vural Gürzel ve Başkan Yardımcısı Fidan Gül Miniç, Beylikdüzü’nden Beykoz’a getirildi. Gürzel, Başkan Vekili oldu; fakat ilçeyle organik bağı olmadığı kısa sürede anlaşıldı. Miniç, görev yaptığı süreçte yargı dosyalarıyla gündeme geldi. Bugün tutuklu değil ama adı hâlâ şaibelerle anılıyor.
Soru basit: Beykoz’da hiç mi liyakatli, temiz, örgütle bağı olan isim yoktu da ithal kadro tercih edildi?
Çifte koltuk meselesi
Bugün Beykoz’da konuşulan en büyük çarpıklıklardan biri de şu: Meclis üyeleri aynı zamanda belediye şirketlerinde yönetici.
Halk adına denetim yapması gereken kişiler, maaşlı yönetici koltuklarında oturuyor. Bu durumda denetimden, şeffaflıktan nasıl söz edilebilir?
Eğer gerçekten “onur ve şeref”ten bahsediliyorsa, öncelikle meclis üyelerinin belediye şirketlerindeki görevlerinden derhal istifa etmeleri gerekir. Ancak o zaman Mahir Taştan’ın ve meclis üyelerinin söyledikleri sözler anlam kazanır. Aksi halde bu sözler sadece içi boş birer propaganda cümlesi olarak kalacaktır.
1000 oyun bedeli
Beykoz, 31 Mart’ta 1000 oy farkla kazanıldı. Tarihi bir başarıydı. Ama aile bağlarıyla yapılan listeler, para pazarlıklarıyla gündeme gelen isimler ve Genel Merkez dayatmalarıyla bu başarı heba ediliyor.
Beykoz halkının değişim umudu, CHP’nin iç kavgalarına kurban ediliyor.
“Onur ve şeref” meselesi sadece istifa edenler için değil, bu tablonun oluşmasına göz yuman herkes için geçerli. CHP eğer bu çürümeyi kesip atmazsa, Beykoz’u çok yakın bir zamanda kendi elleriyle yeniden AK Parti’ye teslim edecek.
Ve o gün geldiğinde, hesap verme sırası yalnızca istifa edenlerde değil, bu yanlışları dayatan ve görmezden gelen herkes için geçerli olacak.