Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Parçalı bulutlu
21°
Ara

Avrupa hazır mı?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Avrupa hazır mı?

Kulağa oldukça etkileyici geliyor: Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Perşembe günü gururla duyurdu. "Hazırız, Avrupa hazır‘ dedi. Söylediğine göre, Ukrayna'daki savaş (1290 gündür devam ediyor) sona erdiğinde 26 ülke Ukrayna'ya bir koruma gücü sağlayacak. Macron, bu açık ve net açıklamasıyla, Ukrayna'ya yönelik güvenlik garantileri ve özellikle de temel unsuru olan çokuluslu bir koruma gücü konusunu çözdüğünü söylemek istiyordu. 

Ancak asıl soru şu: Ukrayna misyonuna asker göndermeye istekli 26 devlet gerçekten var mı? Katılım tam olarak ne anlama geliyor? Ne ölçüde, hangi görevlerle ve nerede? Kesin olan bir şey var: Durum Emmanuel Macron'un tasvir ettiği kadar basit değil. Bunun en belirgin örneği, 26 ülkeden biri olarak Alman askerlerinin Ukrayna'ya fiziksel olarak konuşlandırılması konusunda Berlin’de duyulanlar çok daha çekingen... 

Gönüllüler Koalisyonu'nun sorununun her zaman şu olduğu biliniyor. Üyeleri Ukrayna'nın egemen bir ülke olarak varlığını garanti altına almak için tam olarak ne yapmaya istekli? Ne vaat ediyorlar, ne düşünüyorlar, ne planlıyorlar? Bu konunun aylardır Avrupa'daki siyasi ve askeri çevrelerde tartışıldığı biliniyor. Perşembe günü Macron tarafından Paris'te düzenlenen toplantının amacı da zaten buydu. 

"Avrupalılar" deyince- pratikte genelde Büyük Britanya, Fransa ve Almanya akla gelir . İkisi Avrupa'nın önde gelen askeri gücüdür, nükleer silahlara sahiptir. Önemli ölçüde büyük bir koruma gücü için gerekli personel ve teçhizatı yalnızca onlar sağlayabilir. Bu nedenle, üç ülkenin son aylarda Ukrayna gücünün yaklaşık üçte birini oluşturması  daha küçük devletlerden de birliklerin eklenmesi konuşuluyordu.. 

Konuşulan şey, kara birliklerinin Londra ve Paris liderliğindeki Gönüllüler Koalisyonu tarafından Avrupa'dan geleceği. Ukrayna‘nın yaklaşık 20.000 ila 25.000 askere eşdeğer dört ila beş tugay önerdiği biliniyor. Bir barış anlaşmasından sonra, bu tugaylar eski cephe hattında değil, ikinci veya üçüncü hatta, tampon bölgede olası bir Avrupalı olmayan BM barış gücü arkasında, ancak her şeyden önce güçlü Ukrayna güçlerinin bulunduğu bir savunma hattının arkasında konuşlandırılacak. 

Ancak şu anda, güvenlik garantileri ve bir koruma gücü hakkındaki tüm söylenenler sadece spekülasyondan ibaret. Başkan Trump'ın tam olarak nasıl bir katkı katkı sağlayacağı da bilinmiyor. Bu katkının, Avrupalıların Ukrayna'ya önemli sayıda asker göndermeye cesaret edebilecek kadar güçlü olup olmayacağı da bilinmiyor. Dahası, Avrupalıların dört ila beş tugaylık bir kuvveti gerçekten toplayıp muhafaza edip edemeyecekleri de belirsiz. 

Ayrıca Macron, Perşembe günü çoğu video bağlantısıyla olmak üzere 30'dan fazla devlet ve hükümet başkanının katıldığı zirvenin sonunda düzenlediği basın toplantısında, "Bugün size hazır olduğumuzu söyleyebilirim," diyordu... Konuşmasına ‘Ancak, yakın gelecekte bir barış anlaşması veya ateşkesin mümkün olduğuna dair çok az işaret olduğu için henüz netleşmeyen bir şeye hazırız‘ diye devam ediyordu. Yani muğlak olana hazırlık. 

Alman Süddeutsche Zeitung gazetesi geçen gün ‘Macron, Ukrayna için istekliler koalisyonunu teşvik ediyor ve Filistin devletinin geniş çapta tanınmasını savunuyor. İkisi de haklı, ikisi de takdire şayan. Ancak Paris'in Avrupa’nın/dünyanın gidişatını şekillendirmeye yardımcı olduğu günler çoktan geride kaldı. Görkem  kayboldu. Artık en iyi ihtimalle yarı güçlü ve çılgınca fırtınalı bir kıtada yalnızca orta düzey bir güç‘ diyordu... 

Berlin'deki Humboldt Üniversitesi'nde Siyaset Teorisi Profesörü Herfried Münkler de, ‘Bildiğimiz Batının Sonu‘ başlıklı bir yorumunda ‘ABD, Çin ve Rusya birbirleriyle rekabet ve iş birliği içinde küresel siyasetin ritmini belirlerken, diğerleri seyirci. Avrupa da, bu duruma nasıl uyum sağlayacağını bilmediği için, en büyük kaybedeni oldu‘ diyordu. Şimdi dünya kaybeden Avrupa’nın Ukrayna’yı nasıl koruyacağını merakla izliyor sanırım.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *