Kayyum ve bir kayyum hikayesi

Önce kayyum olarak atandığım İstanbul Gazeteciler Derneği'nin (İGD) kayyum marifetiyle yapılan Genel kurulundan bahsetmek isterim.
TRT Kökenli Rahmetli Orhan Taşanlar, daha önceleri Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) yöneticisi iken sonraları ne oldu ise cemiyetimize mahalif olmuş ve bunun için İstanbul Gazeteciler Derneğini kurmuştu.
Bu kuruluştan sonra TGC’nin bir Genel kurulunda mevcut yönetime karşı bir liste çıkarmış ve başarılı olamamıştı.
Bu olaydan sonra bazı gazeteci büyüklerimle istişarelerde bulunarak bu derneği ele geçirmek üzere üye oldum. Gel zaman git zaman çoğunluğu sağlayıp düzenlediğimiz dilekçe ile olağan üstü kongre yapılması için müracaatta ettik. Bekleme süresi geçtiği halde Orhan abi Genel Kurul yapmadığı gibi muhalifleri dernekten atmaya başlayınca, ben Beyoğlu Asliye Hukuk Mahkemesine başvurdum. Dernek yönetimine sunduğumuz dilekçe ve imzaları verdim ve Genel Kurul yapmak üzere kayyum atanmasını talep ettim.
Duruşmada ben ve bir arkadaşımı Orhan Taşanlar da bir isim önerdi ve mahkeme bana kayyum görevi verdi. Kayyum süresi 45 gün olduğu için belirtilen süre içerisinde Genel Kurulu yaptık. Orhan Taşanlar ve ekibi dernek yönetiminden uzaklaştırılmış oldu. Böylece TGC de muhalefetten kurtulmuş oldu.
Daha sonra Türkiye Gazeteciler Cemiyetini Baba Ocağı, Ana Kucağı sayan İstanbul Gazeteciler Derneği kendini fesh ederek İstanbul Yerel gazeteciler derneği ile birleşme kararı alıp yerel gazetelerin ve gazetecilerin gelişmesi hususunda çalışmalara başladı.
Sonrasında Yerel gazeteciler derneği de kendini fesh ederek İstanbul Gazeteciler Derneği (İGD) adını aldı ve halen Beylikdüzü’n de bulunan merkezinde faaliyetine devam etmekte ve TGC’yi üst kuruluş ile baba Ocağı Ana Kucağı olarak tanımaya devam etmektedir.
CHP’nin kayyum olayı
İstanbul İl Başkanlığı’nın 8 Ekim 2023 günü Haliç Kongre Merkezi’nde yapılan Özgür Çelik ile Cemal Canpolat’ın Başkan adayı olduğu kongrenin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı tartışılıyordu. Güya değişim isteyen grup yani Özgür Çelik ve ekibi güya il delegelerine çeşitli vaatlerde bulunarak seçimi etkilemişler ve Özgür çelik seçimi kazanmıştı. Sonrasında Cemal Canpolat ve İnan Güney bazı delegeler bu konuda ifadeler vermiş ve süreç devam ediyordu.
Ani karar
Süreç devam ederken söylenenlere göre Özlem Erkan isimli partili 14 Ağustosta 45. Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak İstanbul kongresinin, delegelere para, elektronik cihazlar iş vaadi ve başka vaatlerle yönlendirilerek etki edildiği ve bu nedenle kongrenin iptal edilmesine kayyum atanmasını istemiş. 27 Ağustosta mahkemeye Kayyum listesi verilmiş. Söylentiler bu liste verilirken Kayyum Olarak atanan Gürsel Tekin ile görüşüldüğü ve onun rızasının alındığı yönünde. 45. Asliye Hukuk Mahkemesi Kayyum listesini aldıktan 5 gün sonra İstanbul Kongresini iptal edip kayyum atanmasına karar vermiş olup partinin yeniden kongre yapmak için yapılan mahalle delegeleri seçimleri ve İstanbul İlçelerinde yapılacak seçimleri de tedbiren durdurma kararı vermiştir.
Kimler Kayyum
Gürsel Tekin: İstanbul İl başkanlığı, CHP Milletvekilliği ve Genel sekreterlik yaptı.
Zeki Şen: Son Yerel Seçimlerde Şile Belediye Başkanlığı Aday adayı atanamayınca Genel merkezde duran adam eylemi yaptı.
Müjdat Gürbüz: Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı tutuklanınca onun yerine seçilen AK Partili Başkan vekilini tebrik eden kişi.
Hasan Babacan: CHP İstanbul İli eski Başkan yardımcılarından.
Erkan Narsap: 2023 yılında CHP Pendik İlçe Başkan yardımcısı ve Ersele şirketi Yönetim kurulu Başkanı.
Parti Seçimleri
Partilerin yaptığı kongreler bilindiği gibi ilçe, il ve Yüksek Seçim Kurulunun gözetiminde ve hakimler kontrolünde yapılır.
Bildiğim kadarıyla seçimler sonrasında itiraz süresi iki günle sınırlıdır. Kongrelerde yanlış ya da haksızlık yapıldığı kanaatinde olan delegeler İlçe, İl ve YSK'ya başvurulur bu kurulların verdiği kararlar kesindir. Hatta Yüksek Seçim Kurulunun verdiği kararlar sonrası Anayasa Mahkemesine dahi gidilmemektedir.
Kongreler yapıldıktan sonra seçim kurulları varsa itirazları değerlendirir ve sonrasında seçilenlerin mazbatalarını verir ve seçilenler görevlerine başlar.
Durum böyle iken;
Evet durum böyle iken, gerek İstanbul, gerekse CHP Genel Merkezinin yaptığı 38. Olağan Kongresinin iptal edilmesini isteyenler bu prosedürü bilmiyorlar mıydı? Yoksa sonradan birileri bu müracaatçılara , “Aman siz mahkemelere başvurun gerisini biz hallederiz” diler me oldu?
Bu arada bu kararı veren yargı mensupları ya da mahkemeler kendilerini seçim kurullarının üzerinde mi görmeye başladılar? Bu kararlar Ülkemizi kaosa sürükleyip ekonomik ve sosyal alanlara etki etmez mi?
Nitekim İstanbul kararı borsanın düşmesine ve dövizin yükselişe dolayısıyla enflasyonun yükselmesine sebep olduğunu ve CHP Genel Merkezinin önümüzdeki günlerde görülecek davasında böyle bir karar çıkma ihtimalinde durumun ne olacağını umarım düşünürler.