Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
22°
Ara

Cengizhan Kaya ile magazin gündemi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Cengizhan Kaya ile magazin gündemi

Sanat ve tasarımın yüzü

Kültür, sanat, müzik ve modanın kesişim noktasında durarak iz bırakan projelere imza atan disiplinlerarası sanatçı ve tasarımcı Sema Günay, çok yönlü kariyeriyle dikkat çekmeye devam ediyor

Şahin Özer Production etiketiyle yayımlanan, söz ve müziği kendisine ait "Araftayım Yar" adlı fantezi bestesiyle müzik dünyasında da adından söz ettiren Günay, MESAM üyesi olarak üretkenliğini birçok alanda sürdürüyor. Sanatla olan bağını sadece müzikle sınırlamayan Sema Günay, koleksiyonluk tabloları ve giyilebilir sanat tasarımlarıyla moda-sanat ekseninde güçlü bir duruş sergiliyor. Aynı zamanda DJ performansları ve kültürel içerikli kitaplarıyla entelektüel kimliğini pekiştiriyor. Özellikle "Kral Midas ve Türk Kristalinin Tılsımı" ile "Aleksander-i Zülkarneyn ve Anatolian Kristali’nin Tılsımı" adlı eserleri, tarihi-kültürel mirası sanatsal bir dille ele alarak okuyuculara eşsiz bir bakış açısı sunuyor. Bu eserler, kültürel projelerde referans niteliği taşıyor.

Moda da adından söz ettiriyor

Moda dünyasında da adından söz ettiren Günay, patentli giyim markası "Paonbleu" ile sanatı giyilebilir forma dönüştürüyor. Hem bireylere hem de kurumlara danışmanlık hizmeti sunarak tasarım vizyonunu yaygınlaştırıyor. Akademik alanda da öne çıkan Günay, MÜGSF Tekstil ve Endüstriyel Tasarım alanındaki yüksek lisansının ardından, İtalya'nın prestijli Domus Academy'de Fashion Design eğitimi aldı. Lüks tüketim eğilimleri ve endüstri ürünleri tasarımı üzerine hazırladığı tezi, uluslararası alanda ses getirerek pek çok üniversite ve öğrenci için vazgeçilmez bir kaynak haline geldi. Sanatını farklı disiplinlerde ustalıkla işleyen Sema Günay; güçlü iletişimi, özgün eserleri, yaratıcı vizyonu ve pozitif enerjisiyle sadece Türkiye’de değil, uluslararası arenada da etkileyici bir iz bırakıyor. Sahip olduğu ışıltı ve zarafetle sanat dünyasının en özgün figürlerinden biri olmayı sürdürüyor. Sema Günay: Sanatla yaşayan, ilham veren ve geleceği tasarlayan bir isim…

Porselenin ruhuna dokunuyor

Trakya Üniversitesi Seramik Bölümü mezunu olan Burçin Sezer, 20 yılı aşkın süredir toprağa, kille şekil veriyor; geçmişin izlerini taşıyan, geleceğin antikalarına aday porselen eserler üretiyor

Sadece bir sanatçı değil, aynı zamanda bir eğitmen, bir kültür taşıyıcısı, bir ilham kaynağı. Onun için sanat bir meslekten çok daha fazlası: “Sanat, benim yaşam ve kendimi ifade etme biçimim” diyen Sezer’in hayatı, porselenle adeta örülmüş bir anlatı niteliğinde. Seramik sanatına olan tutkusu, üniversite yıllarında değerli hocalarından ve Avanos’taki usta çömlekçilerden aldığı ilhamla daha da pekişmiş. Kilin sabrını, fırçanın özgürlüğünü keşfettikçe sanatında daha da derinleşmiş. Bugün kendi atölyesinde, incelikli detaylarla bezediği porselen ürünleriyle, kültürel mirasımıza kalıcı izler bırakıyor. Her biri eşsiz, tekrar etmeyen tasarımlarında doğadan ilham alıyor; yaprakların kıvrımı, suyun akışı, gökyüzünün renk geçişleri, onun eserlerinde hayat buluyor. Burçin Sezer’in en sevdiği çalışmalardan biri ise Türk kahvesi fincanları. Ancak sıradan değil; her biri bir sorunun, bir hissin cevabı gibi: “O gün nasıl bir fincanda kahve içmek isterdim?” sorusuyla başlayan her eser, onun ruh halinin fırçaya, oradan da porselene yansıyan bir izdüşümü. Kendi deyimiyle “Tekrarı sevmem” diyen Sezer, özgünlükten ödün vermeden çalışıyor. Eserlerinde dinginlik, huzur ve aynı zamanda bir merak duygusu uyandırmayı hedefliyor.

Birçok öğrenci yetiştirmiş biri 

Bugüne dek birçok öğrenci yetiştiren Sezer, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarıyla ortak projelere de imza attı. Kişisel sergiler açtı, eserleri sanatseverlerle buluştu. Hem sanatçı yönü hem kültürel duyarlılığıyla dikkat çeken Burçin Sezer, aynı zamanda güçlü iletişimi, vizyoner bakış açısı ve birikimiyle de öne çıkıyor. Samatya’da doğup büyüyen Sezer, bu çok kültürlü semtin renkli ve tarihî dokusunun sanatına yadsınamaz bir katkısı olduğuna inanıyor. “Doğup büyüdüğünüz yer hayata bakışınızı şekillendirir,” diyen sanatçı, Samatya’nın mozaik yapısının kendi sanatsal bakışını beslediğini dile getiriyor. Burçin Sezer’in eserlerine bakan biri sadece bir porselen ürüne değil, aynı zamanda onun ruhundan kopup gelen bir anlatıya, doğaya, zamana ve duyguya da tanıklık ediyor. Yetenekleri, çok yönlü sanat anlayışı, kendine özgü tarzı ve pozitif enerjisiyle Türk seramik sanatında fark yaratmaya devam ediyor.

Psikolojiden podyuma!

Klinik psikolog kimliğiyle insan ruhuna dokunan Merve Bektaş, modellik dünyasında da adından söz ettiriyor. Çok yönlü yapısı ve etkileyici duruşuyla hem akademik hem de estetik alanda kendine sağlam bir yer edinen Bektaş, başarılarla dolu modellik kariyerine 2022 yılında adım attı.


2023 yılında düzenlenen Best Model of North Cyprus yarışmasında ikincilik tacını kazanarak dikkatleri üzerine çeken Bektaş, bu başarısını 2024 Ekim ayında Top Model of University yarışmasında aldığı dördüncülük ve En İyi Fizik ödülü ile taçlandırdı. Sadece bir model değil, aynı zamanda sahnede bir duruş, bir karakter ve bir zarafet taşıyan Bektaş, modellik anlayışını bir kimlik haline getiriyor. Merve Bektaş’ın modellik yolculuğu, Kıbrıs’ta dünyaca ünlü tasarımcı Ali Karoui’nin defilesinde yürüme fırsatı bulmasıyla uluslararası bir boyut kazandı. Modellik kariyerinde Özer Akkeleş’in öncülüğünde ilerleyen Bektaş, podyumdaki özgün tarzı, güçlü iletişimi ve kendine has ışığıyla moda dünyasının yeni gözdesi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Klinik psikoloji alanındaki akademik birikimiyle insanı hem dıştan hem içten okuyan Merve Bektaş, sadece güzelliğiyle değil; vizyonu, pozitif enerjisi, düzgün fiziği ve kendine özgü yüz hatlarıyla da dikkat çekiyor. Her adımıyla profesyonelliği ve zarafeti birleştiren Bektaş, modern zamanların çok yönlü kadın figürünü başarıyla temsil ediyor.

Daha çok konuşulur

Merve Bektaş, kariyerini yalnızca podyumlarla sınırlamıyor; aynı zamanda güçlü iletişimi ve etkileyici duruşuyla genç kadınlara ilham vermeye devam ediyor. Güzellik, zeka ve zarafetin buluştuğu bu özel isim, önümüzdeki dönemlerde hem moda dünyasında hem de psikoloji alanında daha çok konuşulacak gibi görünüyor.

İlham veren bir hikaye

Bir sözle başlar bazen her şey... Bir umutla, bir hayalle… Kimi zaman hayat kulağımıza fısıldar, kimi zaman da kelimelerle sarsar bizi. Özlem Çelik’in öyküsü de, tam da böyle başladı: İçinde duyduğu o sarsıcı sesle...

İlk bakışta diğerlerinden farksız gibi görünen bir yolculuktu belki. Ama onun hikâyesi daha çok dinlemeyi bilen, daha çok hisseden, daha çok ışık saçan biri olmayı seçmesiyle farklılaştı. Akademik kariyerinde istikrarlı adımlar atan Özlem Çelik’in medya dünyasıyla yolu Hakan Öztürk Medya ile kesiştiğinde, bu buluşma adeta hayatının dönüm noktalarından biri oldu. Sunuculuk kariyerine uzanan yolda yürüttüğü projeler, gerçekleştirdiği yüz yüze görüşmeler, kamera önündeki profesyonel duruşu, hepsi bu yükseliş hikâyesinin yapı taşları oldu. Ama Özlem Çelik’in hikâyesi sadece ona ait değil; bu, hayatına dokunmak isteyen, hayallerini gerçeğe dönüştürmek isteyen herkesin ortak hikâyesi olabilir.

Pes etmek nedir bilmiyor

"Pes etmemek" onun mottosu. Çünkü hayat tüm zorluklarına rağmen insanın içine hediyeler de koyar: Rol yapabilme yeteneği, dili doğru ve etkili kullanma becerisi, beden diliyle güçlü iletişim kurma kabiliyeti... Ama asıl önemlisi, inanç ve azimdir. Özlem Çelik de tam olarak bu noktada parlıyor. Hayaline tutkuyla sarılan, geceyi gündüze katarak çalışan bir kadın o. Bir gece aldığı kötü bir haberin ardından ekranda görevini tamamlayıp gözyaşlarına boğulduğunu anlatıyor. Ama pes etmedi. "Evet, ben güçlü bir kadınım!" diyerek yoluna daha da kararlı adımlarla devam etti. Onun için Marcus Aurelius’un şu sözü bir yaşam mottosu gibi: “Kim ne derse desin, ya da ne yaparsa yapsın, ben rengini yitirmeyen bir zümrüt olacağım.”

Çok yönlü bir yetenek 

Bugün Özlem Çelik, yalnızca bir sunucu ya da haberci değil… Aynı zamanda çok yönlü bir yetenek, ekranlara ışık saçan bir vizyon kadını. Kendine özgü sunum tarzı, güçlü diksiyonu, etkileyici duruşu ve pozitif enerjisiyle izleyicinin gönlünde taht kuruyor. Güzel fiziği, ışıl ışıl yüzü ve zarif tarzı da ekranın estetik yönünü tamamlıyor.
Özlem Çelik’in yolculuğu, sadece bir kariyer hikâyesi değil; hayallerine tutunan, yılmadan çalışan, kararlılığıyla örnek olan bir kadının gerçek başarı öyküsüdür.

Yıldızların ışığında moda yolculuğu

İstanbul’un enerjisiyle yoğrulmuş, modanın ruhuyla şekillenmiş bir isim: Zehra Gürsoy. 19 Şubat 1999 doğumlu genç moda editörü, stil danışmanı ve medya profesyoneli, çok yönlü birikimiyle moda dünyasında kendine özgü bir iz bırakıyor

Bahçeşehir Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olan Gürsoy’un kariyer yolculuğu, çocukluk yıllarında kumaşlara duyduğu merakla başladı. Tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir babanın kızı olarak, daha küçük yaşlarda renkleri, dokuları ve detaylardaki hikâyeleri fark etti. Bu erken farkındalık, zamanla profesyonel bir tutkuyu besledi ve onu moda sektörüne taşıdı. Zehra Gürsoy için moda sadece kıyafet seçmek ya da trendleri takip etmek değil; sanat, psikoloji ve bireysel ifade biçiminin harmanlandığı bir yaşam biçimi. Bu bakış açısıyla sanat terapisi eğitimi aldı, modaya derinlikli ve çok katmanlı bir perspektiften yaklaşmayı öğrendi.

Stil kavramına yeni bir soluk 

Stil kavramını bir duruş, bir ifade biçimi ve kişiliğin dışavurumu olarak tanımlayan Gürsoy, saç modelinden aksesuara, kıyafet seçimi ve beden diline kadar her ayrıntının benliği yansıttığına inanıyor. Bu felsefeyle yola çıkan başarılı isim, bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışında pek çok defileye katıldı; markalarla çeşitli projelere imza attı ve ünlü isimlerin styling süreçlerinde önemli deneyimler edindi. Sahne arkasındaki bu yoğun mesainin yanı sıra, medya alanında da kendini geliştirmekten geri durmayan Gürsoy, diksiyon ve sunuculuk-spikerlik eğitimlerinin ardından, Hakan Öztürk Medya’dan bireysel eğitimler aldı. Bugün, Gentleman Türkiye dergisinin moda editörlüğünü üstleniyor; aynı zamanda styling alanında yeni projelere ilham ve emek veriyor.
Disiplini, üretkenliği ve merakıyla dikkat çeken Zehra Gürsoy’un hayat mottosu ise bir hayli anlamlı: “Yorulduğumda durur, güç toplar, sonra yeniden yola koyulurum.” Bu söz, onun içsel gücünü ve bitmeyen azmini özetliyor. Her zaman en çok inandığı şeyse yıldızlar... Çünkü “gecenin en karanlık anında en parlak hâllerindedirler.” Zehra Gürsoy, sadece özgün çalışmaları ve tarzıyla değil, aynı zamanda vizyoner bakışı, güçlü iletişimi, pozitif enerjisi, ışıltısı ve zarafetiyle de moda dünyasının parlayan yıldızları arasında yerini çoktan aldı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *