
TRT'den bakanlara 6 ay sonraya randevu

TRT, bu ülkenin devlet kurumu. Hepimizin vergileriyle ayakta duran, kamu yayıncılığı yapması gereken bir yapı. Ancak bugün geldiği noktada TRT, ne halka, ne dış yapımcılara, ne de devletin en üst kademelerine kapılarını açıyor.
Bunu ben bizzat yaşadım. TRT Türk’e sunduğumuz “Gelin Gittim Gurbeti” adlı program sırasında, dönemin koordinatörü Bülent Ata’nın sergilediği nezaketsiz tavır, TRT’nin dışarıdan gelen projelere yaklaşımının ilk işaretiydi. Ardından TRT Belgesel’e sunduğumuz 8 projenin 8’inin reddedilmesi, bu tavrın tesadüf olmadığını ortaya koydu.
Projelerin reddedilmesi bir hak olabilir. Ancak asıl mesele bundan sonra başlıyor: TRT Belgesele sunduğumuz 8 projeye red kararı veren Kanal Koordinatörü Ahmet Canbaz Bey’den defalarca randevu istememize rağmen yine verilmedi. Hatta Ahmet Canbaz Bey’in kaleminde görevli Ahmet Yağmur Bey, tüm sürece bizzat şahit oldu. Yani anlatmaya çalıştıklarımız sadece bizim iddiamız değil; oradaki muhataplarla da birebir örtüşüyor.
TRT Genel Müdürü Prof. Mehmet Zahid Sobacı’ya ulaşmak için defalarca özel kalemle görüştüm, konuyu mail olarak ilettim. Sonuç mu? Sıfır. TRT Özel Kalemi Taha Yasin Çelik, ısrarlı aramalarıma rağmen telefona dahi çıkmadı, hiçbir cevap vermedi. TRT Genel Müdürü’nün özel kalemi olması gereken bir kişinin, kendi kurumundan gelen taleplere yanıt vermemesi, yönetim zafiyetini gözler önüne seriyor.
Tekrar aradığımızda aldığımız cevap ise tam bir bürokratik ironi:
“Randevularımız 6 ay geriden geliyor. Size randevu verilip verilmeyeceği de kesin değil. Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanları bile TRT’den ancak 6 ay sonraya randevu alabiliyor.”
Düşünebiliyor musunuz? Devletin saygın bakanları dahi kendi devlet kurumundan randevu almak için aylarca bekletiliyor. Ve siz bir dış yapımcı olarak bu kuruma ulaşmaya çalıştığınızda, adeta görünmez oluyorsunuz.
Bütün bu süreç, TRT Genel Müdürü Prof. Mehmet Zahid Sobacı’nın kurumun yönetiminde iletişim kopukluğu ve bürokratik engelleri çözme konusundaki yetersizliğini ortaya koyuyor. TRT, dış yapımcılarla iletişim kurması, yeni içeriklere ve projelere açık olması gerekirken; bürokrasi duvarlarının ardına saklanmış, halka ve üretime kapılarını kapatmış durumda. Ne yazık ki bugün TRT, kendi asli görevini unutmuş, kamu yayıncılığı misyonunu rafa kaldırmış, kendi içine kapanmış bir kast düzeniyle yönetilen bir kurum haline gelmiştir.
Bir devlet kurumu, devletin bakanına dahi randevu veremiyorsa, dışarıdan bir yapımcının ya da bir vatandaşın bu kuruma ulaşabilmesi zaten mümkün değildir. Üstelik bunu bizzat çalışanlar da teyit ediyorsa, TRT Genel Müdürü Prof. Mehmet Zahid Sobacı’ya sormak gerekir: Bu kurum böyle mi yönetiliyor? Halktan kopuk, ulaşılmaz bir yapı mı olacak TRT?
TRT, artık kendine şu soruyu sormalı: Halkın kurumu mu, yoksa halktan kopmuş bir “ulaşılamazlar kulübü” mü?