Kamyonu taşıdınız da çileyi nereye taşıdınız?

Bazı kararlar vardır…
Alındığında havalı başlıklarla, süslü cümlelerle, müjdeli haber gibi sunulur. Yetkililer ellerini ovuşturur, "Vatandaş için yaptık" der. Ama işin aslına indiğinizde görürsünüz ki, o kararın faturası yine vatandaşa kesilmiş. Üstelik öyle bir kesilir ki, bu sefer bir kesimin rahatlaması adına başka bir kesimin hayatı altüst edilir.
İşte Çatalca’da neredeyse son bir senedir yaşadığımız kamyon trafiği meselesi tam da bu tür kararların tipik bir örneği. Daha önce de dile getirmiştik bu konuyu. Ama anlaşılan, kimsenin pek te bir tarafında olmamış. Konunun özeti şu; UKOME tarafından alınan bir karar var. Neymiş? Kamyon trafiği yön değiştiriyormuş. UKOME almış gibi gözükse de bu işin asıl sahibi, öneriyi ve dilekçeyi hazırlayan, süreci yürüten Çatalca Belediyesi. Birilerinin önerisiyle, birilerinin imzasıyla başlayan bu uygulama, bugün mahalle mahalle isyanı beraberinde getiriyor.
Eskiden bu kamyonlar nereden geçiyordu?
Kestanelik, Çanakça ve Dağyenice istikametinden. Yani belli bölgeleri kullanarak hafriyat, kum ve taş ocağı kamyonları işlerindeydi. Ancak bu güzergâhın değiştirilmesiyle birlikte kamyonlar artık Subaşı, Akalan, Kalfaköy ve Başakköy hattına yönlendirildi.
Peki ne oldu?
Özellikle Kalfaköy Mahallesi tam anlamıyla çileye mahkûm edildi. Trafik adeta felç. Yol dediğiniz zaten dar, sabah saatlerinde bir yanda köylünün traktörü, bir yanda öğrencileri taşıyan servisler, bir yanda yaşlılar bastonlarıyla yürümeye çalışıyor… Ve bunların ortasında tonlarca ağırlıktaki devasa kamyonlar. Tozuyla, gürültüsüyle, egzozuyla, trafiğiyle köyün düzenini altüst etti. Şimdi vatandaşlar her sabah sokakta, elinde telefon. Dakikada bir video çekiyorlar. Her gün, en az 4-5 video geliyor biz gazetecilere. Trafiğin hali, kamyonların oluşturduğu tehlike, çocukların okula yürürken yaşadığı korku, yaşlıların kenara kaçacak yer bulamaması, yolların titreşimi… Vatandaş artık çaresizlikten belge toplamaya başladı. Bu belgeleri önce bizlere gönderiyorlar, sonra da kendi sosyal medya hesaplarında paylaşıyorlar. Dertlerini duyurmak, seslerini birilerine ulaştırmak için uğraşıyorlar.
Ama bu durumu çözüm diye vatandaşın önüne koyanlar, bu işi “müjde” olarak lanse etti.
Evet, “Müjdeler olsun!” dediler.
Bir güzergâh değişikliğini, bir yerin yükünü başka bir mahalleye yıkmayı, birilerini rahatlatıp diğerlerini ateşe atmayı büyük bir hizmetmiş gibi duyurdular. Halbuki bu bir çözüm değil, sadece sorunu başka bir yere ihraç etmektir. Bir yerden kaldırdığın yükü başka bir yere koymak ne zamandan beri çözüm oldu? Kendi ilçende, kendi halkını karşı karşıya getirecek böyle bir uygulamanın sonu nereye varır sanıyorsunuz?
Şimdi açık açık yazıyorum:
Yarın bu halk o yolu kapatırsa hiç kimse şaşırmasın.
Hiç kimse “Ne oldu şimdi?” demesin.
Çünkü bir köyün sabrını, huzurunu, güvenliğini yok sayarak alınan her karar, dönüp dolaşıp o kararı alanı vurur.
Kalfaköy halkı sabırlıdır, ama sabrını zorlayanın da kim olduğunu unutmaz.
Bu işler hiç güzel işler değil!
Bu işler vatandaşa rağmen yapılacak işler değil!
Bakın buradan bir çağrı yapıyorum:
Yetkililer bu konuyu masaya yeniden yatırmalı. Sahaya inip vatandaşla konuşmalı.
Trafiğin yoğunluğu, kamyonların sayısı, geçiş saatleri, yolların fiziki durumu gibi detaylar yeniden gözden geçirilmeli.
Alternatif güzergâhlar değerlendirilmeli.
Ve her şeyden önemlisi, bu kararı “halka rağmen” değil, “halka danışarak” almalısınız.
Çünkü siz o kamyonları taşıdınız…
Ama halkın sırtına binen çileyi nereye taşıyacaksınız?
Unutmayın; yollar asfaltla yapılır, ama huzur halkla birlikte inşa edilir.