Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
25°
Ara

PKK'nın silah yakması, CHP ve Kılıçdaroğlu…

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
PKK'nın silah yakması, CHP ve Kılıçdaroğlu…

Bahçeli'nin TBMM Grup toplantısında, “PKK'nın kurucu önderi gelsin burada DEM Partisi grubunda konuşsun ve kurduğu örgütün lağv edildiğini açıklasın” demesinden sonra çeşitli görüşmeler oldu.

DEM’den İmralı heyeti oluştu. Öcalan’la görüştüler. Sonrasında Cumhurbaşkanımızla karşılıklı görüşmeler oldu.

İmralı mahkûmu Öcalan örgütünün faaliyetlerine son vermesini ve silahların bırakılmasını istedi. Bu açıklamayı PKK’nın yurt dışındaki yani Irak, Suriye ve İran’daki uzantıları açıklamaların Türkiye için olumlu olduğunu belirttiler ama kendilerini ilgilendirmediğini de açıkladılar.

Sonrasında PKK kongre yaparak Apo’nun kararının onaylandığı ve bazı şartları olduğunu açıkladılar. Bu açıklamalarda çeşitli kesimlerce değişik yorumlara sebep oldu.

Devlet Bey son olarak Cumhurbaşkanımız Tayyip Beyle görüştükten sonra, “PKK’nın kurucu önderi silah bırakma sözünü tutmuştur” diyerek İmralı heyetindeki Buldan’ı arayıp teşekkür etti.

Silahların yakılması

Bu görüşmeler sonrasında silahların bırakıldığı gün açıklandı. Davetler yapıldı, gözlemciler ve medya mensupları katıldı. 15 Kadın terörist ile 15 erkek terörist tek tip ve bol elbiseler giyerek belirlenen yerde askeri bir disiplin içerisinde tek sıra olarak geldiler. Kadın teröristlerin saçlarının aynı şekilde taranması ayrıca dikkat çekti. Teröristler büyük bir disiplin içerisinde sanki bir emir komuta zincirine uyulmuş görüntüsü ile kaleşnikoflarını ve fişekliklerini hazırlanan kazanın içerisine koyup sonra silahların altındaki odunları yakarak silahları ve kütüklüklerini yaktılar. Bir açıklama yaparak yine bir disiplin içerisinde tek kol yürüyüşle ilerleyerek dağlarına çekilip gözden kayboldular.

Bu 30 terörist kimliklerinin bilinip bilinmediğini sanıyorum devletimizin görevlileri biliyordur.  Silahların gömülmesi yerine yakılmasının ne anlama geldiği her halde hani, “Gemiler yakıldı geri dönüş yok” denilir ya sanıyorum bu manada yakılmış olmalı.

Temenni ederim ki, bu eylem ya da gösteri başlangıç olsun ve devamı bir şekilde gelsin ki, bunun sonucu başta ülkemiz olmak üzere tüm Ortadoğu'ya huzur ve silahsız gönlerin yaşamasına vesile olsun.

Burada ilginç bir durum ise Görevden alınmış ve yerine Kayyum atanmış olan Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bu törenden üç gün öncesi 8 yıllık yurt dışı çıkış yasağının kaldırılması dır.

Yine temenni edilir ki, İstanbul da Kent Uzlaşısı adı ile yapılan ittifakla sözde DEM kontenjanından geldiği söylenen meclis üyeleri ve tutuklu Belediye Başkanlarının da bu anlamda serbest bırakılması ve bu işlemler sonunda atanan kayyumların kaldırılarak görevin seçilmişlere devredilmelidir.

Diyarbakır Anneleri unutuldu mu?

Elbette bu silah bırakma ya da yakma töreni herkesi geleceğin huzuru ve kardeşliği için mutlu etmiştir. Ancak şimdi PKK terör örgütünün yapması gereken önemli bir husus daha var. Elbette 30 Teröristin yaptığı gösteri ile bu iş bitmiş sayılmayacaktır. Devamı temenni etmiştik ve takip te de olunacaktır. Ancak yıllardır dağa kaçırılıp terör örgütüne katılan Diyarbakır Annelerinin çocukları nerede diye sormak gerekiyor. Örgüt silah bırakırken, bir jest yapıp bu annelerin çocuklarını annelerine kavuşturması barış ve huzuru daha da güçlendirir kanaatindeyim. Belki de bu annelerin çocukları o silah yakan 30 teröristin içindeydi. Yıllar geçtiği için tanınmayan bilirler.

İçerde de huzur olmalı

Şimdi bir düşünün bakalım. Kim huzurlu ve demokratik bir ortamda, hak hukuk ve adaletin güvencesi ile yaşamak istemez ki?

Tüm silah bırakma ve huzur için çalışanlar, görüşenler, çaba sarf edenler elbette memnuniyet yaratmıştır. Ancak elbette hukuka karışma yetkimiz olmamakla birlikte Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın kanser hastası olduğu hapishanede kilo kaybetti ameliyata alındığı yoğun bakıma alındığı, anjiyo olduğu bilindiği halde, bu durumlar göz önüne alınarak tahliyesi istenmişti. Mahkeme sanıyorum Adli Tıp Kurumu’nun kararını bekleyecek. Mesele başkan hastaneden taburcu edilip hapishaneye gönderilirken, ayakta duramayan bu kişiye kelepçe uygulanması hoş karşılanmadı.

CHP ve Kılıçdaroğlu

Ülkemizde ve Ortadoğu da PKK’nın silah yakmasından sonra, huzurlu ve terörsüz günlerin başlangıcına işaret verirken, ülkemizde bir diğer huzursuzluk ise CHP’nin durumudur.

Bilindiği gibi hem İstanbul, hem olağan ve olağanüstü kurultaylarına karşı açılan davalar bilinmektedir. İşin garip tarafı CHP’de başarılı olamayan ve bu nedenle beklentisine erişemeyen bazı şahısların ki bunların arasında partiden ihraç edilen de var. Bunların açtığı davalar sürüp giderek temcit pilavına dönüştü.

Yine bilenler bilir her seçimde taraflar kazanmak için delege, üye ve seçmenlere bir şeyler vaad eder ve seçime girerler. CHP’nin seçimleri de Hakim kontrolünde yapılmıştır. Sonuçlar İl Seçim Seçim Kurulu ve Yüksek Seçim Kurulu tarafından onaylanmış. İtiraz süresi geçmiş. Sonrasında “Vay efendim biz bir yerde yemek yedik sonrasında para verildiğini duydum” gibi ve benzeri laflarla dava açılmış. Böylece asırlık parti tartışılır hale getirilmiş.

Yetmiyor mahkeme,  Mutlak Butlan kararı mı verecek, Kayyum mu atayacak? Tartışmaları başlamış. Bu tartışmaların hedefine Kılıçdaroğlu oturtulmuş. Görev verilirse kabul edecek mi, etmeyecek mi, ederse ne olacak? Tartışmaları sürüyor.

Mahkemenin mağdur olarak Kılıçdaroğlu'nu çağıracağı bekleniyor. “Ben partimi Adliye koridorlarında tartıştırmam” diyen Kılıçdaroğlu o zaman mahkemeye gidip, “Ben mağdur değilim gayet demokratik bir seçim yapıldı ve ben seçimi kaybettim ve yeni Genel Başkanımızı kutladım. Partimizin birinci parti olduğunu görüyor ve seçimlerde iktidar olması için elimden geleni de yaparım” diyerek bu tartışmalara son verdirip, Türkiye'nin Ana Muhalefet Partisinin mensuplarına da rahat bir nefes aldırmalı ve diğer Genel Başkanlar gibi yapılan Mitinglerde otobüsün üstünde görülmelidir.

 


 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *