
Beykoz’daki İthal vekil!

Siyaset, sadece seçim kazanmaktan ibaret değildir.
Halkın iradesini temsil etmek, o iradenin yükünü taşımak, yönetirken güven vermek gerekir.
Ama ne yazık ki Beykoz’da bugün yaşananlar, bunun tam tersine işaret ediyor.
Burası artık bir yerel yönetim krizi değil, açıkça bir siyasi tasfiye ve vesayet operasyonudur.
Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in cezaevinden gönderdiği mektup, adeta bu operasyonun şifresini çözen bir manifestodur.
Ve o mektubun hedefinde bir isim net şekilde beliriyor:
Özlem Vural Gürzel.
Beykoz’a kumpas planı mı!
Köseler’in mektubunda ima yoluyla değil, doğrudan şekilde işaret edilen kişiler var.
Beylikdüzü’nden Beykoz’a “gönderilen”, partinin kendi yerel örgütüyle ve halkın iradesiyle bağ kurmamış kişiler.
Fidan Gül ve Özlem Vural Gürzel, CHP’nin Beylikdüzü hattından ithal edilerek meclis listesine yerleştirilen, ama asıl aidiyeti İBB’ye uzanan bir ekip olarak tarif ediliyor.
Ve bugün bakıldığında, Köseler’in mektubundaki senaryo birebir hayata geçmiş gibi:
Alaattin Köseler tutuklu.
İddialara göre bu kumpasın taşlarını döşeyenlerden Fidan Gül de tutuklu.
Ama aynı yapının bir parçası olan Özlem Vural Gürzel, hâlâ başkan vekili koltuğunda oturuyor.
Fakat sadece oturuyor.
Çünkü yönetemiyor.
Vekil değil, vitrin figürü
Bugün Beykoz Belediyesi’nde karar alınamıyor, işler yürümüyor, kurumlar birbirini engelliyor.
Belediye içinde daireler arasında ciddi bir koordinasyonsuzluk var.
Müdür atamaları gecikiyor.
Meclis üyeleri dışlanmış.
CHP ilçe örgütüyle iletişim minimumda.
Ve halktan tamamen kopuk bir yönetim biçimiyle Beykoz adeta savruluyor.
Tüm bu kaotik ortamın ortasında Özlem Vural Gürzel, bir lider değil, bir memur gibi davranıyor.
Ne siyasal bir vizyon ortaya koyabiliyor, ne krizi yönetebiliyor, ne de halkla güven temelli bir bağ kurabiliyor.
Kimliksiz yönetim
Bir belediye başkanının sesi sadece konuşmalarında değil, dijital iletişiminde de çıkar.
Ama Gürzel’in o sesi sosyal medyada bile yok.
Beykoz Belediyesi’nin sosyal medya hesaplarına bakarsanız, İBB’nin klasik tarzı birebir uygulanıyor.
Aynı görsel dili, aynı cümle kalıpları, aynı gündem tepkileri…
Adeta bir “kopyala-yapıştır” yönetimi.
Bu bile Gürzel’in kendi yönetim kimliğini oluşturamadığının kanıtı.
Beykoz’un dili, kültürü, önceliği yok bu içeriklerde.
Çünkü kararlar oradan verilmiyor.
Çünkü burası artık bir belediye değil, İBB’nin taşra uzantısı gibi işletiliyor.
Mustafa Gürzel ne yapıyor?
Bir başka dikkat çeken detay ise Özlem Vural Gürzel’in eşi Mustafa Gürzel.
Neredeyse her etkinlikte, her kortejde, her açılışta, her toplantıda yanında.
Kol kola değil belki ama yan yana, hep yan yana.
Belediye protokolünde bu denli sık görünmek, sadece “eşlik etmek” değil, fiilî bir yönetim ortaklığı görüntüsü yaratıyor.
Bu durum, kamu yönetiminde ciddi bir güven sorunu yaratır.
Çünkü halk soruyor:
Mustafa Gürzel’in sıfatı nedir?
Ne yetkiyle bu kadar etkinliğe katılıyor?
Belediye içinde fiilî bir rolü mü var?”
Bu sorular cevapsız.
Ama görüntü çok net:
Şeffaflık yok. Hesap verilebilirlik yok. Güven hiç yok.
Ne zaman uyanacaksınız?
Sayın Özgür Özel, Beykoz’da olan bitene hâlâ sessiz kalmak, bu krize ortak olmak demektir.
Seçilmiş başkan kumpasla cezaevine gönderiliyor.
Yerine, örgütün tanımadığı bir figür, “vekil” sıfatıyla oturtuluyor.
Ve o isim, halkın iradesini değil, parti içi kliklerin ajandasını uyguluyor.
Bu tabloya karşı hâlâ sessizseniz, demokrasiden söz etmeyin.
Bu partinin tabanı, o koltukların meşruiyetini dışardan gelen isimlerden değil, sandıktan çıkan iradeden alır.
Bizim olanıgeri istiyoruz
Beykoz halkı artık yüksek sesle şunu söylüyor: “Biz Alaattin Köseler’i seçtik.
Bizi yönetsin diye Özlem Vural Gürzel’i değil, Beylikdüzü’nü hiç değil.”
Çünkü Beykoz sadece bir ilçe değil.
İstanbul’un boğaz hattında, geçmişiyle, doğasıyla, insan dokusuyla çok kıymetli bir yer.
Bu yüzden de üzerinde siyasi planlar kuruluyor.
Bu yüzden de dışardan gelen kadrolarla yönetilmeye çalışılıyor.
Ama bu millet emanetini kimseye teslim etmez.
Sandık günü geldiğinde, iradesine sahip çıkacak ve bu oyunu tersine çevirecektir.
SON SÖZ
Alaattin Köseler’i cezaevine gönderen akıl, bugün Beykoz Belediyesi’ni fiilen kilitlemiş durumda.
Özlem Vural Gürzel yönetmiyor; sadece oturuyor.
Ve o koltukta ne halk var, ne vizyon, ne de irade.
Sadece planlı bir kumpasın artık işlevsiz kalmış uzantısı duruyor.
Ama halk unutmaz.
İhaneti de, ihanete göz yumanı da.