
Yönetici

Toplumsal yaşama geçme ile iktidar erkine sahip olmak aynı yakın zaman diliminde olmakta. İş bölümü görevlendirme ve iktidar erkine sahip olma mülkiyet ilişkilerinin yaşamda görülmesi yöneten ve yönetilen ilişkilerinin başlangıcını göstermekte. Askeri ve ekonomik gücü elinde bulunduran iktidara sahip olur. Güçlerin birliği özellikle mülkiyete sahip olanlar kendileri adına çalışacak, savaşacak ve tüketecek toplumu yönetir.
Mülkiyete ve iktidar erkine sahip olma hırs ve bencilliği daha da artırarak daha fazlaya sahip olmaya yönelmekte. Daha fazlaya sahip olmak için daha fazla yardımcı güçlere ihtiyaç duyulmakta. Bu nedenle iktidar erki merkezi olarak yanında yer alanlar gibi hâkim olduğu uzak yerlerdeki yerel güçleri de çıkar ve menfaat karşılığı iktidar erkine yamar.
İktidar erkine kim sahip olursa olsun egemenliği altındaki toplumu yönetmek için askeri ve ekonomik gücü yanında egemenliği altındaki toplum içinden çıkarına yarayacak kendini şirin gösterecek “işbirlikçiler” bulması gerekir. Egemenlik altındaki toplum içinden çıkarı ve menfaati için sınıf atlamak, kurulu sistemin çarkına destek vermek isteyen mutlak bulunur. Özellikle toplumsal yaşamda ağzı iyi laf yapanlar içinde çıkarı için her şeyi yapan gerektiğinde inkâr bile eden zaaflı kişi bulmak çok zor değil.
Hangi dönem olduğu hangi koşullarda bulunursa bulunsun ister seçilmiş ister atanmış olsun istisnalar haricinde “birileri” iktidara egemen güçlere kendini beğendirmek ister. Birlikte olduğu dostlarını, sıra ve sınıf arkadaşlarını, işyeri ve silah arkadaşlarını satıp ihanet bile eder. Tarihsel süreçte dostlarını, sıra ve sınıf arkadaşlarını hatta akrabalarını sırf çıkarı ve menfaati için kullanan ve satan kişilerle dolu.
Bunlar kimler diye etrafımıza bakmak yeterli. Kim olabilir bunlar?
İşyerinde, kamusal kurumlarda, demokratik kitle kuruluşlarında çalışan, üye, sokaktaki kişi de olabilir. İşyerinde çalışma yaşamında üst yöneticilerine ek ücret, üst makam yani maddi çıkar için kendi aralarındaki konuşmaları, hatta kendi yaptığı hata ve yanlışı bile onlar yapıyormuş gibi söylemek kötülemek isteyenler var. Kariyer basamaklarını tırmanma becerisinde olanlar, “onlar kötü ben iyiyim ne isterseniz yaparım ”der.
Demokratik kitle kuruluşlarından meslek odası ve sendika başkan ve yöneticileri üyelerinin meslek çalışanlarının demokratik ve ekonomik haklarını gündeme getirip talep edip alma sorumlulukları vardır. Bu kurumlar üyeleri ve meslektaşlarının hem yaşam hem de mesleki eğitim ve bilgilerinin toplumsal değer olduğu ve toplumu bilgilendirme yapmakla mükellef olduğunu bilirler. Yaşama bakış, emek, temel hak ve özgürlükler genelinde olması gerekirken mesleki kuruluş ve sendikaların birçoğu iktidarın egemen güçlerin ardına takılmakta. Hatta birçoğu iktidarın sesi olduğu gibi başkan ve yöneticileri milletvekili olmak için can atmakta.
Özellikle 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi sonrası bir sendika başkanı bakan olurken sonra ki dönemde birçokları ya iktidar ya muhalefet partisinden vekil oldu. Bu kişiler sendika yönetici olarak üyelerinin ekonomik ve demokratik haklarını savunup aldılar mı ki vekil yapıldı? Günümüzde meslek odası ve sendika kökenli vekiller mecliste asgari ücret memur ve emeklilerin maaş artışlarında neredeler?
Geçenlerde iktidara yakın sendikanın başkanları mecliste olurken şube başkanları çalıştıkları kamu kurumlarında müdür kadrosu peşinde olduğunu bilmeyen yok. PTT kurumunda memur sendika başkanı olup kurumunda basamakları hızla çıkanlar oldu. Eğitim kurumlarında örgütlü olan sendika şube başkanları ve yöneticileri mutlaka müdür kadrosu alarak başkanlığı bırakmakta. Sormak gerek ücretli öğretmenler ve usta öğreticiler için ücret ve örgütlenme konusunda ne yaptınız? Maaş ve emekli tazminatı neden geç ödettirmekte?
Sendika yönetiminde olup kurumlarında hızla basamakları kimler çıkmakta? Sendika sözleşmelerinde kurumun genel müdürü ya da başkanların sözünden çıkmadıkları sözleşmeyi onların istediği gibi imzaladığı bir gerçek. Sendika yönetimine muhalif üyelerin haklarını aramadıkları gibi promosyon gibi ekonomik haklarını en alt düzeyde imzaladıkları görülmekte. Hatta boş kâğıda imza atarak amirlerinin gözlerine girmeye çalışmakta. Kurumun amirleri sendika yönetimini parmaklarında oynatırken birilerine müdür kadrosu birilerine de lojman vererek çalışanların örgütlü birlikteliklerini bozmakta.
İktidara yakın sendikalarda bunlar olurken olmayanlarda bunların olmayacağını kim inkâr eder?
Meslek odası ve sendika başkanıyken kimler vekil yapıldı? İktidar partisinin ilçe ya da il başkanıyken kimler hâkim ve savcı yapıldı? Sendika yöneticisiyken kimler müdür kadrosu aldı?
...
Meslek odası ve sendika yönetimine giren ve girecek yöneticiler size sesleniyorum toplumun çıkarı mı kendi çıkarınız mı? Toplumun değerleri mi bireysel değerler mi önemli?
Alman şair Bertolt Brecht’in bir şiirinde dediği gibi, "Kurtuluş yok, ya tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz!” sözlerini hatırlayın.