Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
20°
Ara

Yanan Ormanlardan... 2025 yazı... Sürmeli kirpi

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Yanan Ormanlardan...  2025 yazı... Sürmeli kirpi

Kimi insanlar yazın gelmesini dört gözle beklerler. Bende yazı severim. Ancak buruk, endişe ve öfke karışımı bir duygu dolaşır bedenimde. Bu yüzden tansiyonumun çıktığı bile olur. Bilirim ki neredeyse rutine bağlanmış orman yangınları yine binlerce cana mal olacak. Etkili yetkili iktidar güçleri her seferinde aynı şeyi yaparak farklı şeyler beklerler. Şaka gibi yani! Doğal varlıklara bu kadar kör ve şaşı bakan bir devlet anlayışı ancak vahşi kapitalizmin yaşama bakışıyla sabit olabilir. Orman yangınları tamda bunun sonuçudur aslında. Elbette dünyanın her yerinden yangınlar oluyor. İlginçtir hep de kapitalizmin azgın olduğu merkezler. Yer küreyi mülkünüz gibi görüp diğer canlı varlıkların yaşam hakkı sizi çok fazla ilgilendirmiyorsa, kötülük ağlarını örüyor demektir. Savaşlar neden çıkıyor sorusuna verilecek cevap : Dünya nın canlı varlıklarına saygısı olmayanların kendi türüne saygısı olur mu?

Öykümüzü, orman yangınlarında yok olan bütün canlı varlıklara ve vicdanı olan insanlara ithaf edelim!

Sürmeli Gözlü 

Kirpi’nin son günü

Ben bir kirpiyim. Geceleri uyanırım, toprağı koklarım, yaprakların arasındaki böcekleri sabırla ararım. Gözlerim sürmeli gibi, karanlıkta parlar. Dikenlerim var ama kalbim narindir. Orman bana evdir, barınaktır, anadır. Ama bu yaz... bu yaz bizden çok şey götürdü.

Dün gece orman bir kez daha alev aldı. Önce uzaklardan gelen kuru sıcağı hissettik. Sonra kokusu geldi: yanık reçine, ölü çimen, is, kan... Bir gece önce taşın altındaki yuvama çekilmiş, yavrularımı sarmıştım. Sabahına kül olduk.

Ben size bir şey yapmadım. Ne ben ne yavrularım, ne de gökyüzünü terk edemeyen kaplumbağa komşularım. Ama yine yandık. İnsanlar yüzünden. Sizden biri sigarasını attı belki. Ya da inşaat ruhsatı alınsın diye biri "yanarsa alan açılır" diye düşündü. Belki ihmal, belki kasten, belki kar hırsıyla. Ama sonuç hep aynı: alev, çığlık, yok oluş.

Siz şehirlerde oturup "orman yandı" diye geçiyorsunuz haberi. Oysa orman bir kelime değil; bir yuva, bir ekosistem, bir yaşam zinciri. Biri yandığında hepimiz eksiliyoruz. Biz hayvanlar, sizinle konuşamıyoruz ama acıyı hissediyoruz. Korkuyoruz. Sığınacak kovuk, kaçacak dere arıyoruz. Ama her şey yanıyor.

Bu yaz sadece ormanlar değil, biz de yandık: Binlerce sincap, yılan, kaplumbağa, baykuş, domuz, geyik, serçe… İsimsiz, kayıtsız, haber bültenine bile girmeyen ölümler... Benim adım yok. Belki bu satırlarla hatırlanırım. Ben sıradan bir kirpiydim. Ama yandım. Bu bir kader değildi, bu bir cinayetti.

Ey insanlar! Benzin döküp sonra ağlayan siz misiniz? Kurumayan göz yaşınız mı, yoksa bir sonraki villanızın temeli mi olacak bu kül? Her yaz bu trajedi tekrar ediyor. Ama siz aynı hataları yapmaya devam ediyorsunuz: Ağaçları kesiyorsunuz… – Dereleri kurutuyorsunuz… – Beton ve asfaltla kaplıyorsunuz toprağı… – Doğayı sadece "tatil fonu" sanıyorsunuz… Oysa biz burada yaşıyoruz. Biz de “paydaşız” bu toprakta. Ama nüfus kütüğümüz yok diye göz ardı mı edileceğiz?

Ben bir kirpiyim. Sürmeli gözlü, gececi, ürkek ama sadık. Evimi savunamadım. Yanarak öldüm. Beni yakan kibrit belki bir belediye başkanının, belki bir müteahhidin, belki sıradan bir tatilcinin elindeydi. Ama sonuçta aynı cehennem…

Şimdi sizden tek isteğim var: Beni unutmayın. Ve bu yaz başka bir can yanmadan, gerçek anlamda bir önlem alın. Yoksa, gelecek yaz da başka bir hayvan, başka bir “küçük can” bu yazıyı yazacak. Belki o da yanmadan önce… 

Ama bilin, bu ateş gökten düşmedi. Onu ellerinizle yaktınız, yalanlarınızla körüklediniz. Bir ağacın gölgesini, bir canlının bakışını parasız sayan düzenin eseridir bu cehennem. O düzenin adı kapitalizmdir. Her şeyi satın alan ama hiçbir şeyi sevmeyen bir dünyada, yanmak kader değil. O yüzden şimdi bir kibrit gibi yanmayı değil, bir orman gibi birleşmeyi seçmeliyiz. Çünkü bu düzen, her yaz bizi küle çevirirken; ancak örgütlü iyilik, örgütlü vicdan ve örgütlü direniş bu karanlığı yarabilir. Sürmeli Kirpi’nin yandığı yerde bir tohum büyüsün: Yaşamı savunma yemini gibi, göğe yükselen bir ağaç gibi…


 


 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *