Eğitimde nerdeyiz?

Yıllardır olduğu gibi sorunlarla dolu bir eğitim ve öğretim yılını daha geride bıraktık. Eğitime dair toplumda oluşan genel kanı “sınıfta kaldığımız” şeklinde.
Geldiğimiz noktada eğitime dair sorunları sıralamaya kalktığımızda sayfalar yetmez. Yine de birkaç tanesinin üzerinde durmak isterim. Bunların en başında “eğitimde fırsat eşitliğinin yok edilmesi, kıyafet karmaşası ve kalitenin dibe vurması” geliyor.
Yusuf Tekin AKP iktidarının dokuzuncu milli eğitim bakanı. Demek ki bakanların ömrü yaklaşık iki buçuk sene sürüyor. Bu bile eğitimde gelinen noktayı açıklıyor sanırım. Hele de alanı eğitim dahi olmayan, merdivenleri zıplayarak profesör yapılan bir bakandan kaliteli ve adaletli bir eğitim sistemi kurmasını beklemek aklımızdan şüphe duymak olurdu.
Köy okullarının kapatılmasıyla eğitimdeki fırsat eşitliği yok edildi. Kendisi de Erzurum’un köyünden, cumhuriyetin sağladığı eğitimde fırsat eşitliği sayesinde okuduğunu unutmuş…
Sayın bakan yandaşları yönetici kadrolarına doldurarak liyakati ortadan kaldırdı. Yüzbinlerce öğretmen atama beklerken köle düzeni diye tanımlanan “ücretli öğretmenlik” uygulamasına devam edildi. Seçimlerden önce kaldırılacağını bilakis cumhurbaşkanının söylediği mülakat uygulamasından vazgeçilmedi.
Kendisinin “sivil toplum kuruluşları” olarak gördüğü tarikat ve cemaatlerin sınıflara kadar sokulmasıyla eğitimi ortaçağın dehlizlerine doğru çevirdi.
Okullarda bir öğün yemek veremediği halde bu hizmeti yapmak isteyen yerel yönetimlere engel çıkardı.
Seçerek öğrenci alınan okullardaki öğretmenleri hiçbir kriter olmaksızın başka okullara atayarak yerlerine tamamen kişisel tercihiyle öğretmen atadı. Bu atama listelerinin çeşitli dernek ve vakıflarla yandaş sendikanın hazırladığı söyleniyor, sorunların artarak devam ettiğini gösterir. Anlayacağınız eğitimde hiçbir sorunu çözemeyen bir anlayışla karşı karşıyayız.
Her ile üniversite açarak adeta sadece sokaklarda işsiz işsiz gezen diplomalı ordusu ortaya çıkardı.
Yeteri kadar yurt açamadıkları ortadayken yerel yönetimlerin yurt açma yetkisini neden geri aldıklarını topluma açıklayamadılar.
Sonucunun karmaşaya neden olacağı ta başlangıcından itibaren bilinen, ama birtakım gerici yapılara hoş görünmek için devreye alınan “okullarda kıyafet serbestisi” hayata geçirilmişti. Sayın bakanın okullarda gerek öğretmen, veli ve öğrenciler açısından sorun haline dönüşen serbest kıyafet uygulamasını önümüzdeki yıldan itibaren kaldırılacağını söylemesi en güzel haber. Tabii ki bunun altının nasıl doldurulacağını görmek gerekir.
Toplumu dinlemek yerine sadece kendi kafasındaki ideolojiyi topluma kabul ettirmek anlayışından uzak uygulamaları umarım önümüzdeki eğitim öğretim yılında görürüz.
Şunu unutmayalım ki bir ülkenin ekonomik olarak gelişmesi de çağdaş bir eğitim anlayışıyla mümkündür.