Doymadınız mı?

Doymadınız mı daha neyi paylaşacaksınız?
Uzayda güneşin küçücük bir mavi gezegeni olarak görünmekte yer küremiz. 9 / 10 milyar yıllık bir zaman diliminde en fazla 100 bin yıllık zaman süresinin anca 5/10 bin yılını bilmekteyiz. Bu kısacık zaman diliminde bile toprağı ve üzerindeki ağacı bitkileri, göze, pınar, nehir, göl ve denizi, dağ ve tepeleri paylaştınız. Yetmedi çayır, orman dağ ve tepelerdeki hayvanları da paylaştınız. Bu da yetmedi mülkiyetinize aldığınız dağ taş tepe ve orman, göl gölet, deniz ve içindeki hayvanlar size yetmedi yetmez çünkü doyumsuzsunuz. Siz doymak nedir bilmez bencil ve sahiplenme güdüleri olanlar nereye kadar gidecek bu tutumunuz?
Doğanın taşını toprağını, çayırını ormanını, sularını pınarlarını paylaştınız yetmedi bunun için daha fazlasına sahip olmaya çalıştınız ve vahşice başkalarının elinde olanları almak için savaşlar çıkardınız. Daha fazlarına sahip oldunuz ama buralarda çalışacak insanlar yoktu. Topraklarından sürdüğünüz insanları mülkiyetinize aldığınız topraklarda karın tokluğuna çalıştırdınız. Mülkiyetinize aldığınız toprakları göl ve göletleri ailenizden miras kaldı dediniz oysa başkalarının yaşaması için kullandığı toprakları zorla ellerinden aldınız. Kurallarınızı yasa kendinizi de yürütme ve yasama gücü yaptınız.
Kendiniz gibi doyumsuz mülkiyet hırsızları arasında sözde dil sözde inanç sözde anlayış farkı var diyerek insanları böldünüz. Bölmekle de kalmadınız düşman edip kanlı bıçaklı yaptınız. Böylelikle kendi aranızda “al gülüm ver gülüm” diyerek hem “böl parçala yönet” hem de sorgulamayan itaatkâr toplum yarattınız.
Ürettim yaptığı yerde çalışacak, ürettiğini alacak, ağzı var dili yok topluluklar mülkiyet hırsızı bencil doyumsuzlar tarafından daha da sömürülmekte. Daha fazla üretirken ürettiğini alacak pazar olmayınca bu doyumsuzlar kendi aralarında pazar paylaşım savaşlarına girdiler. Üretim aletlerinin daha da mekanikleşmesi, ulaşım araçlarını da etkileyip uzağı yakın etti. Savaş aletleri daha da yıkıcı ve yakıcı oldu doymadınız.
Dün din ya da inanç için komşuna saldırdın, mallarını talan canlarını köle yaptınız. Dini, dili, derisinin rengi farklı gözleri çekik deyip ötekileştirdin yetmedi karın tokluğuna çalıştırdın yetmedi pazar alanının genişlemesi için eline silah vererek ölüme gönderdin değdi mi? Pazar alanlarının paylaşımı günler aylar ve yıllarca sürdü kazananı kim? Yine sen. Silah üreten sen pazarı yaratan yine sen doymadınız mı?
Toprakları ve denizi parsel parsel bölüp paylaşan sen değil misin? Günler geçmiyor ki mutlak küremizin bir yerinde bir bahane bulup sınırı ya da sınırı ötesi ülkelere bombalar atılmasın. Hâkimiyet mülkiyet hırsı devlet yöneticilerinde karakter halini almış. İktidarda kalmak koltuklarını terk etmemek için ister ülke içinde ister komşu ülkelerle bir bahanesini bulup kargaşa çıkarıp savaşlar çıkmakta.
Toplumsal yaşamda ayrımcılığı körükleyen, insanları bir birine düşman eden egemen güçler aksırana tıksırana kadar yedi semirdi ama yine de doymadı. Doğayı kirletti, topluma nifak soktu ayrımcılık yani ötekileştirme yaptı yine doymadı. Dünyanın tapusunu üstüne aldı doymadı. Doymadı vesselam.
Düşün toplumun yakasından sırtından bıkmadınız mı semirmekten sömürmekten?
Tuttuğunuz yeri yakıyorsunuz bencilliğinizle, şımarıklığınızla, ikiyüzlülüğünüzle, mülkiyet hırsıyla doymadınız mı bıkmadınız mı insanları birbirine düşürmekten?
Düşün toplumun yakasından.