
Bu memleket bizim!

Türkiye bir dönüm noktasında. Tarihin sayfalarına hangi manşetle geçeceğimiz, bu günlerde attığımız adımlara bağlı. Demokrasi mi kazanacak, yoksa tek adam rejiminin çürümüşlükleri mi? İşte bu sorunun tam ortasında, Ekrem İmamoğlu var.
O sadece İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı değil. O, haysiyeti, umudu ve halkın iradesini temsil ediyor. İmamoğlu’nun hapse atılma girişimi, bir yargı kararı değil, siyasi bir operasyondur. Bu kararla hedef alınan sadece bir kişi değil; milyonların oy hakkı, demokrasiye olan inancı, adalet duygusu ve birlikte yaşama umududur. Bu yüzden bu karar sadece hukuki değil, aynı zamanda vicdani olarak da hükümsüzdür.
Bugün Ekrem İmamoğlu’nun serbest kalması için mücadele etmek, yarın kendimize bakacak bir ayna bırakmaktır. Bugün susmak, yarın daha büyük bir karanlığa göz kırpmaktır.
Ama karanlığın ortasında bir ışık yanıyor. İsmi: Özgür Özel.
CHP, çok uzun yıllar sonra yeniden halkın dilini konuşmaya başladıysa, bu Özgür Özel’in yürüttüğü siyasetin sonucudur. Her şeyden önce, sahici bir cesaret örneğidir Özel’in duruşu. Makamdan çok, mücadeleyi önemseyen bir lider. Genel başkanlığın koltuğunu değil, sokağın ruhunu temsil ediyor.
Seçimden sonra içine kapanmak yerine Türkiye’nin dört bir yanını dolaşması, halkın taleplerine kulak vermesi, gençlerle, emeklilerle, işçilerle doğrudan temas kurması çok değerli. Bugün CHP yeniden konuşuluyorsa, “iktidar alternatifi” deniyorsa, bunda Özgür Özel’in kapsayıcı ve dinamik siyaset anlayışının payı büyüktür. O, sadece partisini değil; ülkenin muhalefet damarlarını da ayağa kaldırmıştır.
Ama bu yolda yalnız yürüyemez. Birlik ve dayanışma olmadan bu mücadele kazanılamaz.
Buradan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin eski genel başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na bir çağrı yapmak istiyorum.
Sayın Kılıçdaroğlu, bu partiye yıllarınızı verdiniz. Dürüstlüğünüzle, sakinliğinizle ve sabrınızla bir dönemin taşıyıcı direği oldunuz. Bu halk, size sadece siyasetinizi değil; tevazunuzu da sevdiği için inandı.
Ancak bugün bir geçiş dönemindeyiz. Kırgınlıkları, içerlemeleri, eski hesapları bir kenara bırakma zamanıdır. Bugün eski-yeni ayrımıyla değil, “haklı-haksız” ayrımıyla konuşmalıyız. Bugün kimse kişisel hırslarını partinin önüne koymamalı.
CHP, bölünmeye değil birleşmeye muhtaç. Sayın Kılıçdaroğlu, şimdi susmak değil, yanında durma zamanıdır. Ekrem İmamoğlu’nun yanında, Özgür Özel’in omuz omuza verdiği mücadelenin içinde olma zamanıdır. Aksi halde, bu suskunluk tarihe mahcubiyet olarak yazılır.
Bu ülkenin gençleri umutsuz değil, öfkeli. Emeklileri yorgun değil, hor görülmüş. İşçileri tembel değil, sömürülmüş. Kadınları suskun değil, bastırılmış. Bu halk artık göz boyayan seçim şovlarına değil, gerçekten yanlarında duranlara ihtiyaç duyuyor.
Ve biz biliyoruz ki bu halk, doğru zamanda doğru isimlerin arkasında birleşmeyi başarır.
O yüzden bu bir yazıdan fazlası olsun. Bu bir çağrı olsun:
Ekrem İmamoğlu derhal serbest bırakılmalıdır.
Özgür Özel’in demokratik ve halkçı siyaset anlayışı desteklenmelidir.
Kemal Kılıçdaroğlu, geçmişin yükünü değil, geleceğin sorumluluğunu taşıyarak ayağa kalkmalıdır.
Çünkü bu memleket bizim. Umudunu kaybedenlerin bile hâlâ gözyaşı döktüğü bir vatan bu. O yüzden hep birlikte haykıralım;
Bu gemi batmayacak...