Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
20°
Ara

Beni sevmeyin!

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Beni sevmeyin!

Beni sevmek zorunda değilsiniz. Neden mi?

Yaşamımın her hangi bir anında bireysel çıkarımı hiç düşünmedim. Çünkü kendi çıkarım için kimsenin yaşamınızı yok sayacak tavırlar içine girmedim. Aldığım mesleki ve sportif eğitimin üstüne bir şeyler koyarak yine eğitim ve bilgiye susamışlara ayırt etmeden çıkar gözetmeden verdim ve vermeye devam ediyorum.

Nerede olursa olsun mütevazi olmaya çalıştım, olur ya iyi bildiğim hiç bilmediğim olabilir diyerek. Bu nedenle yüksek perdeden konuşmadım, atıp tutmadım, hakaret edip karşımdakine saldırganca hareket etmedim.

Yaşamımda her hangi bir şeye başlamadan önce bunun artı ve eksisini düşündüm. Tıpkı çalışıp üretimde bulunurken zararı faydasını düşündüğüm gibi. Savaş Sanatı ustası Çinli Sun ’un dediği gibi “yararı düşündüğüm zaman işleri büyüttüm, zararı düşündüğüm zaman sorunları çözmeye çalıştım”.

Dost ve sıra arkadaşlarını iyi tanıyıp bilmeyen hemen her gün yoklama yapar gibi arayıp sorar. Dost ve sıra arkadaşlarına güvenmeyen ya da güven veremeyen yarınından hep korkmuştur korktuğu için “o nerede”, “bu nerede” diyerek sorar.

Elbette yaşamımda dostum ve sıra arkadaşım olmayan oldu var. Onlarla insani değerler, toplumsal yaşam ve doğaya saygı “güzel insan” değeri temelinde farklılığım var. Onlar insana değer vermeyip emeğe de saygısı yok. Biat edip ağızlarına bir parmak bal çalınınca emeğinin hakkını arayan ve yârinin yanağı haricinde her şeyde paylaşımcı ve üretici olana hakaret edip saldırmakta işte ben bunlara ve ağababalarına karşıyım.

Doğru tavır alıp dik durdukça, hata ve yanlışlarımı en aza indirdikçe onların hareket ve tavırları anbean değişmekte. Emeğin hakkı ve özgürlüğü temelinde sıra dostlarımın yanımda saf tutması onların arasındaki birlik ve ilişkisi karmaşaya dönüşmekte.

Onlar aralarında kargaşa olmadığını birlik ve beraberlik içinde olduklarını belirtip “ödül” dağıtıyorsa bilinmelidir ki topluma verecekleri bir şeyleri kalmamış. İşte bu nedenle ilkin ödül ve unvan verenler başarısızlığı devam ettiğinde sağa sola saldırıp ceza verirler ki bu yıprandıkları ve kaçacak yeri olmadıklarındandır.

Birileri sırça köşklerinde oturur dörder beşer maaş yanında huzur hakkı alıp devenin havuduyla götürürken topluma emeği ile geçinenlere asgari ücretle yoksulluğa ve açlığa mahkûm etmekte.

Daha dün “benden olan bendendir” deyip toplumu ayıran ve öteleyen şimdilerde birden bire belli bir neden yokken barış ve dostluk ister neden?

İktidarı yöneten güçler kendi içlerinde bir sorun olmadığında kendisi gibi düşünmeyene saldırganca “havuç ve sopayı” gösterir. Kendi içlerinde önemli bir sorun olduğunda ise karşı tarafa “barış ve huzur” talepleri yağdırır. Amaç karşıtlarının birliğini zayıf karakterli olanı bulup bölüp parçalarken kendi içindeyse güçlerini toparlamaya çalışır. Kapalı kapılar ardında birilerinin çıkar ve menfaati düşünülerek yaldızlı kelimeler ardında yeni ittifaklar kurulur ve toplum satışa getirilir.

Dost ve sıra arkadaşlarıma elbet güvenirim inanırım. Dün olduğu gibi bugünde ağzına bir parmak bal çalınan, makam ve koltuk sevdalısı, zoru gördüğünde tayin isteyip kaçan, iftira ve çamur atan, en yakın arkadaşını satıp ve menfaati için birilerine yaranan çıkacak. Toplumsal yaşama hiç bir katkısı olmayan, gölgeliklerde saklanan başarı ya da ödül töreninde herkesten önce sıraya girer. Ön sıraya girip vitrine oynayan gerçekleri görmeyenler tarafından kıymetli olmakta. Birilerinin kıymetlileri olan çıkarı için onları bile gözden çıkaracak.

“ Terzi kumaşı kesmeden önce birkaç kez ölçer ama bir kez keser”. Dün olduğu gibi bugünde dostlarıma ve yol arkadaşlarıma yazacak ve söyleyeceklerimi tartarak yapmaktayım. İşte bu nedenle gerçekler acıdır ve beni sevmeyin ”der, Sezai Sami.

Geçen gün değerli dostunun anmasına sağlık sebebi nedeniyle gelemediğini belirtti. Elime bu yazıyı verdi bende sizlerle paylaşıyorum.

Biz dostumuzu gerçekten seviyoruz gerçekleri ve doğruları söyleyip yanlış yapmayacağına inanıyoruz.


 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *