Gerçeklerden Haberdar Olun
İstanbul
Açık
14°
Ara

Bu variyet nereden?

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Bu variyet nereden?

Doğa döngüsel faaliyetleri içinde canlılara yaşam alanı sağlamakta. Canlılar içinde bir sonra ki günü düşünen onu planlayan ve diğer canlıları yaşamlarının bir parçası yapan insan evladıdır. İnsan evladı bencillik, kibir, mülkiyet ve sahip olma hırsı canlıların dışında da ayrımcılığa başladı. Sadece mülkiyet hırsıyla sorun bitmedi ister istemez kendisini koruyacak silahlı güçleri, yasaları ve görünüşte inanç değerleri yaratmaya başladı. Oysa doğa, canlılara ve insan evladına yaşaması için bereketli topraklar sunmuştu. Günümüzde bu bereketli topraklar birilerinin elinde tapulu arazi olarak görünmekte. Hakikaten bu araziler ne zamandan beri bu zatıâlilerin mülkiyetinde hem de tapulu?
Günümüzde kara parçaları dışında deniz ve hava da kıta sahanlığı yani parsellenme mülkiyet hırsı devlet boyutunda hat safhaya ulaştı. Oysa doğa toprağı, suyu ve havayı canlıların kullanımına sundu. Birileri toprağı çevirdi sahiplendi; birileri de pınarın kaynağın başına geçti mal ya da para vermeyene su vermeyeceğini söyledi. Topraktan demiri çıkaran kesici ve delici alet yaptı, yaptıklarıyla ya birilerinin güvenliğini sağlayan oldu ya da toprağı çevirene de suyun başını tutana da karşı çıkıp bayrak salladı.
Homeros’un destanında güç sembolü “ateş ”ti, “ateş” bilimdi aydınlanmaydı. Tanrıların elinden ateşi alıp insanlara veren Prometheus ’tu. Ne ateşin varlığı ne suyun başındakinin kovulması ne de çitlerin sınırların kaldırılması kölelik ruhuyla yaşamını devam ettirenlere bir şey sağlamadı. Bencillik, kibir, sahip olma ve yönetme hırsı her dönem katlanarak büyüdü. Toplumsal ayrışma yöneten ve yönetilen, çalışan ve çalıştıran kulübede oturan ile sarayda sırçalı köşkte oturan arasında ayrışma karakterize edilerek sınıfsal boyuta çıktı.
Toplumda ayrışma gücü elinde bulunduran egemenliğini ilan etti. Egemenliğini ilan eden koltuğunu sarayını, saltanat çadırını ya da kayığının devamı ve sürekliliği ve koruması için birilerinin ağzına bir parmak bal çaldı. İktidarlar değişse bile ağızlarına bir parmak bal çalınanlar kendilerini iktidarı yöneten zannetti. Oysa iktidara sahip olan bir avuç olurken koca yığınlar onların değirmeninin dönmesi için kovalarla su taşımakta. Bir avuç yalancının dolandırıcının sözlerine inananlar ardında koca bir yığın olmakta.
Dünden bugüne değişen hiçbir şey yok yine birileri toprağı parsellemiş, yine birileri yalan söyleyip koca kara kaplı kitapları ellerinde tutarak yasa, kural ve inanç adıyla biat etmelerini istemekte. Toplumda kabul edilmişlik boyun eğmek dahası suskunluk insani değerlerin olmadığını gösterir. Canlılar topluluğuna sürü denir, insan bunların arasından ayrılmış toplumsallaşmış. Bunlar yaşamın gerçeği olurken günümüzde toplumu meydana getiren insanlarda sürü karakteri oluşmaya başladı. Sürü karakteri beliren toplumlarda sorgulama yapılamadığından kabul edilmişlik yeni karakteri haline geldi.
İktidarı eline alan kurulu siteminin devamı için yeni ittifaklara başladı. Egemen güçlerin ittifakları kurulu sistemin devamını sağlarken biat eden kitlede giderek çoğalır. Neden ittifak ettiğini açıklayamayan tıpkı kurulu sistemin devam ettiricileri kibir ve benciller gibi toplumdan bir şeyler saklamakta. Sadece bunlar mı bir şeyler saklıyor. Daha dün birlikte yol arkadaşlığı yaptığımız hiçbir meziyet olmadığı halde sadece “evet” dediği ve birde çanta taşımayı iyi becerdiği için mevki/makamları hızla atlayanlar kimler? Hele birde her makam atlayışında variyeti hızla arttıran kimler?
Kara kaplı kitapları ellerinde tutanlara sormak gerekir yasa ve kurallar herkes için geçerli mi? Şayet evet diyorsanız maaşı yani ücreti dışında bir geliri olmayan zatı muhteremlerin variyeti nereden gelmekte? Ülkenin yargı, idari ve mali üst denetim kurulları olan bunları neden incelemeye almaz?
Dün seçimlerden önce cebi delik, ayakkabısının ökçesi yamuk, çay içmek için birine yanaşan, para vermemek için arabasına bindiğine yaltaklanan bugün variyetinin hesabını bilmemekte. Sormazlar mı bu değirmenin suyu nereden gelir? Sakın, olmayan paşa, ağa, hacı dedenden miras demeyin. Osmanlı biraz palazlanan paşaları ve ayanları birbirine düşürür mallarına “müsadere” koyar bunları geçin.
Devletin hesap soracak kurumları var elleri kolları bağlı olarak mı tutuluyor?
Dünden bugüne kimler geldi kimler geçmiş olsa da variyetlerinin hesaplarını vermeyecek mi?
Sahiden, tayin gittiği her yerde variyeti olan gibi başka diyarlarda variyeti olanın kaynağı nereden gelir?
Devletin makam yetkisini kullanarak olmayacak işlere onay veren kimler?
Ekende yok biçende yok gerçekten bu variyet nereden?
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *